GÖRÜNTÜLÜ

'Uluslararası toplum Türk devletine baskı uygulamalı'

Irak Umut İnsan Hakları Derneği'nden Mıhemed, Kuzey Kürdistan halkının direnişinin meşru olduğunu belirtti. Mıhemed, batılı güçleri ve insan hakları savunucularını AKP'ye karşı tavır almaya çağırdı.

 
Irak Umut İnsan Hakları Derneği'nden Mıhemed, Kuzey Kürdistan halkının direnişinin meşru olduğunu belirtti. "Türk devleti kadınlar ve gençler şahsında halkımızın özgürlük talebini bitirmek istiyor" diyen Mıhemed, batılı güçleri ve insan hakları savunucularını AKP'ye karşı tavır almaya çağırdı.
Irak Umut İnsan Hakları Derneği Kerkük Şubesi Başkanı Srud Mıhemed, AKP'nin Kuzey Kürdistan'daki katliamcı uygulamalarına ve kadınları hedef almasına ilişkin ANF'ye konuştu.
Mıhemed, Türk devletinin Kürt gençleri ve kadınları şahsında bir bütünen Kürtlerin özgürlük talebini yok etmek istediğini belirtti.
Mıhemed, AKP iktidarının son dönemlerde çok sayıda kadını sokak ortasında infaz etmesine tepki göstererek, şöyle dedi: "Türk devleti bilinçli olarak kadın ve gençleri hedef alıyor. Kadın ve gençler toplumun öncü güçleri olduğu için her gün sokak ortasında katlediliyorlar. Kürt kadını topluma öncülük etme konusunda dünyanın başka hiçbir yerinde olmadığı kadar aktif bir biçimde siyasetin ve yaşamın içinde. Kürt kadınları bu konuda dünya genelinde mücadeleleri ile herkesi kendilerine hayran bırakmış durumda. BM Sözleşmesinin 16 ve 25. maddeleri, kadının toplumsal barışı ve huzuru sağlamasındaki rolüne ilişkindir. Kürt kadınları bunu fiili olarak uyguluyor."

'AKP'NİN ÇÖZÜMÜ YOK'

"Tıpkı Bosna’da olduğu gibi Türkiye’de de savaşın en fazla etkilediği kesim şüphesiz kadınlardır" diyen Mıhemed, devamla şunları kaydetti: "Tecavüze uğrayan, öldürülen, işkence yapılan, acı çekenler kadınlar oluyor. Türk devleti özgürlük mücadelesi veren kadınlara saldırarak toplumun özgürlük mücadelesini darbelemek istiyor. Erdoğan iktidarı, kadınlara saldırarak Kürtlerin öz yönetim mücadelesini bitirmek, yenilgiye uğratmak istiyor. Çünkü Erdoğan’ın Kürt sorununun çözümü diye bir gündemi yok."

'DİRENİŞ MEŞRUDUR'

Mıhemed, Türk devletinin 2013 Newrozu'nda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı barış ve demokratikleşme sürecine doğru yaklaşmadığını ve bu süre zarfında çok sayıda insan hakkı ihlallerinin yanı sıra katliamlara başvurduğunu söyledi. Devleti kastederek, "Süreci doğru ele almadılar ve değerlendirmediler. Katliamlar, tutuklamalar ve binlerce hak ihlali yaptılar. Bugün de topyekün bir saldırı içerisindeler" diyen Mıhemed, "Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesinin 1. maddesi insan hak ve hürriyetlerini korumaktır. Ancak Türkiye’de bırakalım insan hak ve özgürlükleri, Kürt halkı yok sayılıyor. Ana dilde eğitim talebi reddediliyor. Düşünce özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü yok. Böylesi bir ortamda bir halk olarak hak talebi çok meşrudur" diye kaydetti.

'DEMOKRATİK ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR'

Toplumsal ihtiyaçları karşılayabilecek bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Mıhemed, "Tekçi bir anayasa var. Bütün etnik ve dinsel kimliklerin tanındığı, güvenceye alındığı demokratik bir anayasaya ihtiyaç var. Türkiye’de yaşayan Ermeni, Kürt, Rum, Çerkes, Arap, Roman vb. farklı kimliklerin varlıkları benimsenmeden, hakları güvenceye alınmadan, Ermeni Soykırımı başta olmak üzere geçmişle yüzleşilmeden ülkeye barış gelmez" şeklinde konuştu. 

'BATILI İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI ARTIK SES ÇIKARMALI'

Avrupa ülkelerinin ve batıdaki insan hakları savunucularının Kuzey Kürdistan’da yaşananlara sesiz kalmasını eleştiren Mıhemed, batılı güçleri ve kamuoyunu Türk devletine baskı uygulamaya ve Kürtlerin haklı mücadelesini görmeye çağırdı. Mıhemed, "İnsan hakları savunucuları batıda gelişen hak ihlalleri için kıyamet koparırken, Türk devletinin Kürdistan’da gerçekleştirdiği zulme, katliamlara sessiz kalamaz. Uluslararası toplum Türk devletinin baskı ve katliam politikalarına karşı tavır almalı, baskı uygulamalıdır" dedi.

'ANA-AKIM MEDYA KATLİAMCI ZİHNİYETİ BESLİYOR'

Irak Umut İnsan Hakları Derneği Kerkük Şubesi Başkanı Srud Mıhemed,  Türk medyasının iktidara bağımlı bir yayıncılık izlediğini de söyleyerek, şöyle konuştu: "Maalesef medya bu zulme sessiz kalıyor. Savaş, medya üzerinden de yürütülüyor. Demokrasinin ayaklar altına alınmasının, insan hak ihlallerinin temel bir nedeni de medyanın insan haklarını esas almayan taraflı duruşudur. Bir polis öldüğünde ağız birliği etmişçesine ortaklaşan medya, Kürtler katledildiğinde olayları çarpıtıyor, yalan yanlış haber yapıyor. Ana medya bu duruşuyla katliamcı zihniyeti besliyor."