Xidro: Hevrîn Xelef ruhuyla direneceğiz
Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Kadın Konseyi Başkanı Cihan Xidro, “Gerekirse hepimiz silah alırız ama asla Türk devletinin işgalini kabul etmeyiz. Hevrîn Xelef ruhuyla direneceğiz” dedi.
Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Kadın Konseyi Başkanı Cihan Xidro, “Gerekirse hepimiz silah alırız ama asla Türk devletinin işgalini kabul etmeyiz. Hevrîn Xelef ruhuyla direneceğiz” dedi.
Türk devletinin Serêkaniyê ve Girê Spî merkezli işgal saldırısının ilk günü olan 9 Ekim’den beri 300 binden fazla insan topraklarından göç etmek zorunda kaldı. 520’nin üzerinde sivil katledildi, 2 bin 750 sivil de yaralandı. Katledilenlerin arasında 23 kadın ve 8 çocuk da var. 140 üzerinde kadın ve 64 çocuk da işgal saldırılarında yaralandı. Siyasetçisi, askeri, doktoru, diplomatı; her meslek grubundan kadınlar büyük bir direniş sergiliyor. Bu kadınlardan biri de Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Kadın Konseyi Başkanı Cihan Xidro. Aynı zamanda Türk devleti, DAİŞ ve ÖSO etiketli çetelerin gerçeğini yaşayarak bilen bir kadın ve bu direnişte öncülük yapan Cihan Xidro, Türk devleti ve çetelerinin amaçlarını ve işgale nasıl direndiklerini, ANF’ye anlattı.
CEPHET EL EKRAD VE EFRÎN’E ÇIKIŞ
28 yaşında ve 3 çocuk annesi olan Cihan Xidro, şu anda Türk devletinin işgali altında olan Ezaz’da doğdu. 2011’de başlayan iç savaşın Şehba’ya yansıması ardından Kürtlerin kendilerini savunmak için kurduğu Cephet El Ekrad’a eşi ve kardeşleri de katılır. O dönem Cephet El Ekrad içinde kadınlar yoktur ama kadınlarda bu oluşumu destekliyor ve ellerinden geldiğince yardım eder. Temmuz 2013’te Türk devletinin talimatıyla içlerinde DAİŞ ve Cephet El Nusra’nın da olduğu 21 çetenin birleşerek Kürtlere saldırması üzerine Cihan’ın ailesi parçalanır. Erkekler Cephet El Ekrad’da olduğu için orantısız saldırıdan kurtulmak için Halep hattına çekilirken kadınlar bu çetelerin eline geçmemek için dağınık şekilde çıkar. O süreçte 3. çocuğunu dünyaya getirmeyi bekleyen Cihan, çocuklarıyla birlikte çetelerin içinde kalır. Cephet El Ekrad’a yardım ettiği gerekçesiyle Ebu Ducani isimli çete başı tarafından aranan Cihan, ancak 8 Ağustos 2013’te çocuklarıyla birlikte gizlice çıkar ve Efrîn’e geçer.
GÖÇMEN ŞEHBALILARIN ÖNCÜLERİNDEN
Cihan Xidro, Efrîn’e geçince kadın örgütlülüğü ve siyasi çalışmalarla tanışır. İlk olarak 2013-2014 yıllarında kadın çalışmalarında yerini alır. Göç etmek zorunda kalan sadece Cihan ve ailesi değildir. Temmuz 2013’te Türk devleti çetelerinin geliştirdikleri saldırıda binlerce Kürt aile Cerablus, Ezaz, Bab, Çobanbey vb. yerlerden kaçıp Efrîn’e sığınır.
Topraklarından olmanın acısı ve yaşamı yeniden kurmanın zorluklarına örgütlülükle direnen Şehbalıların Efrîn’deki öncülerinden biri olur Cihan. Efrîn’de 2015’te kurulan Şehba Halk Meclisi’nde yerini alır. Eşi de Cephet El Ekrad’ın bir üyesi olarak DAİŞ’e karşı mücadelededir.
EFRÎN DİRENİŞİNE AKTİF KATILDI
Şehba’nın 74 köyünün Cephet El Ekrad’ın da içinde yer aldığı devrimci güçler tarafından 2016’da özgürleştirilmeye başlamasıyla birlikte Cihan da Şehba Halk Meclisi’yle birlikte Şehba’ya geri döner. 2016-2018 yılları arasında Şehba Halk Meclisi Eşbaşkanlığı yaparak, zor koşularda Şehba’da yaşamın yeniden kurulmasına çalışır. Üç çocuk annesi olan Cihan, Şehba’da çocuklarını bırakabileceği bir kreş olmadığı için her akşam Efrîn’e evine döner. Efrîn işgal saldırısının başlaması ardından tümden Efrîn’de kalıp direnişe katılmaya karar veren Cihan Xidro, bu süreçte çocuklarıyla birlikte birçok defa ölüm tehlikesi atlatır.
Cihan Xidro, Eylül 2018’de Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin kuruluşunda yer aldı ve Kadın Konseyi Başkanlığı görevini üstlendi.
EN BÜYÜK ZARAR TÜRKİYE’DEN
Cihan Xidro, yaşanan acı ve direnişin aktif canlı bir öznesi ve tanığı. Xidro, 2011’den itibaren Suriye halkları ve kadınlarının en fazla Türk devletinden darbe yediğini dile getirerek, şunları söyledi: “Kadınlar olarak rejim döneminde de pek irademizi tanımazdık. Rejim de bunu tanımamıza müsaade etmezdi ama 2011’de başlayan iç savaşla birlikte ‘muhalif’ olduklarını söyleyenler, kadını rejimden de fazla hiçe saydı. ÖSO’da kadının iradesi tanınmıyordu. Kadınlar rahat rahat sokaklarda dolaşamıyordu. Taciz ediyorlardı, kaçırıyorlardı. Daha sonra Türk devleti, ÖSO da dahil muhalefetin hepsini cihatçı yaptı.
ONLARCA KADINDAN HABER YOK
Ben kendim bir dönemin şahidiyim. Til Eran, Til Hasıl’dan başlayan Şehba Kürtlerine saldırıda, kaçırılan 40-50 kadından halen bir haber alınamıyor. ÖSO, Cephet El Nusra, Ahrar Şam vb. gibi çetelerin DAİŞ’ten ciddi bir farkı yoktu. Hepsi Türkiye’den destek alarak kadınlara ve toplumumuza saldırıyordu.
AĞABEYİNİN AKIBETİ BİLİNMİYOR
Ağabeyim 2013’te Ahrar’u Şam tarafından kaçırıldı. Sonra Cephet El Nusra’ya, Nusra da DAİŞ’e verdi. Bugün kendisinden herhangi bir haber yok. İşte bu kadar iç içedir Türk devleti çeteleri.”
DEVRİM İÇİNDE DEVRİM
Türk devleti ve DAİŞ il diğer çetelerin kadına bakış ve kırımındaki ortak zihniyete işaret eden Cihan Xidro, Rojava’da ise Suriye’de iktidar çatışmasının geliştiği ve yine Türk devleti çetelerinin işgali altında olan alanların tam tersine gerçek bir devrim ve kadın devrimi yaşandığını kaydetti. Cihan Xidro, şunları dile getirdi: “Ben Efrîn’e geçtiğimizde kadın kimliğimle ve gücümle tanıştım. Örgütlülüğün gücünü ve tek başıma olmadığımı, Efrîn’de Rojava Devrimi’nin bir parçası olarak anladım. 19 Temmuz 2012’de başlayan Rojava Devrimi içinde aktif yer alan kadınlar, bir kadın devrimi yaptı.
Teorinin ötesine geçip yaşamımızla özgürlük arayışında olduk. Siyasi, sosyal, kültürel, askeri alanlarda kendimizi kanıtladık. YPJ, bugün dünya çapında biliniyor ve sahipleniliyor. Bu kendi kendine mi oldu? Rojava’da kadın örgütlülükleri, kadın sistemi, savunması, eşbaşkanlık sistemi, her alanda kadınların aktif olması kendi kendine mi gelişti? Hayır, büyük bir mücadele yürütüldü. Savaş içerisinde ve zor koşularda hem topraklarımızı ve geleceğimizi savunduk hem de içte her türlü gericiliğe karşı mücadele ederek geleceğimizi kurduk.”
YURTSUZ, GELECEKSİZ BIRAKMAK İSTİYOR
Türk devletinin, Demokratik Özerk Yönetim ve kadın özgürlükçü sistemin nasıl bir model haline geldiğini gördüğü için önce Şehba, ardından Efrîn, şimdi de Serêkaniyê ve Girê Spî’yi işgal ettiğini kaydeden Cihan Xidro, şöyle devam etti: “Devrimci Güçler, 2016’da Şehba’yı DAİŞ’ten özgürleştirmek isterken Türk devleti saldırıya geçti ve Şehba’yı işgal etti. Ardından 2018’de Efrîn’i işgal edip yüz binlerce insanı göç etmek zorunda bıraktı. Efrîn ve Şehba’yı birer DAİŞ ve cihadist yuvası haline getirdi. Efrîn’in demografisini değiştirdi. Efrîn ve Şehba’da kadınlara her türlü zulmü yaptı. Şimdi de Serêkaniyê ve Girê Spî’de aynı şeyleri yapmaya çalışıyor. Kuzey-Doğu Suriye halklarını ve kadınları yurtsuz, geleceksiz bırakmak istiyor. Hevrîn Xelef’in nasıl katledildiğini, Türk savaş elemanlarının çektiği videolardan izledik. İşte Erdoğan ve çetelerinin kadına reva gördüğü gelecek budur.”
HEVRÎN XELEF RUHUYLA DİRENECEĞİZ
Cihan Xidro, bu süreçte Hevrîn Xelef ruhu ve pratiğiyle direneceklerini söyledi. Cihan Xidro, “Hevrîn arkadaşı yakından tanıma fırsatım oldu. Gerçek bir öncü siyasetçiydi. Kendini kadınlara ve toplumun özgürlüğüne adamıştı. Onunla MSD çalışmalarında birlikte kaldık. Yine yurt dışına bir diplomatik çalışma için birlikte gittik. O süreçlerde gördüm. Toplumun ve kadınların yaşadığı tüm sorunları, kendi sorunu sayar hep çözmek için uğraşırdı. En büyük sorun özgürlük sorunu derdi.
Arap kadınlara ayrı bir ilgisi vardı. Hep onlarla ilişkilenir, örgütler, sorunlarını dinler ve çözüm geliştirirdi. Arap kadınlarının Kürt kadınlarından çok daha fazla ezildiğini söylerdi. Bugün Serêkaniyê, Girê Spî, Eyn Îsa, Til Temir cephesinde en ön saflarda savaşan Arap kadınları var. Bu bir umuttur. Bugün Kürt, Arap, Süryani ve Ermeni kadınlar, işgale karşı direniyor. Gerekirse hepimiz silah alırız ama asla Türk devletinin işgalini kabul etmeyiz. Hevrîn Xelef ruhuyla ruhuyla direneceğiz.”
HEP BİRLİKTE KAZANALIM
Cihan Xidro, son olarak dünya kadınlarına seslendi: “Erdoğan faşizmi, tüm dünya halklarını ve kadınları tehdit ediyor, kadının umudunu boğmak istiyor. DAİŞ’in en büyük destekçisi, bugün DAİŞ’i Girê Spî ve Serêkaniyê’ye taşıdı. Burada besleyip yeniden büyüterek tüm dünya kadınlarını kara ve kanlı bir geleceğe mahkum etmek istiyor. Biz kadınlar, bu süreci çok daha büyük kazanımlara dönüştürebiliriz. Emek veriyoruz, kanımızı döküyoruz, canımızı veriyoruz. Hepsi, hepimizin geleceği için. Artık hep birlikte bu kadın düşmanına ‘dur’ diyelim. Kadın düşmanı AKP ve Erdoğan faşizmine karşı 25 Kasım’da alanlarda en büyük eylemleri gerçekleştirelim.”