YPS-JIN birinci konferansını gerçekleştirdi

YPS JIN, birinci konferansını gerçekleştirerek sonuç bildirgesini yayınladı.

YPS JIN, 29-31 Mart tarihleri arasında birinci konferansını gerçekleştirdi. Örgüt yayınladığı konferans sonuç bildirgesinde özsavunma temelinde mücadeleyi büyütmeye çağırdı.

YPS JIN tarafından yayınlanan sonuç bildirgesi şöyle:

29-31 Mart tarihleri arasında, direniş sahalarından birçok delegenin katılımıyla 1. YPS-JIN Konferansı gerçekleştirildi. Konferans Kürt halkı için tarihi bir sürecin ifadesi olan şehir direnişlerinin tüm yönleriyle tartışıldığı ve önümüzdeki mücadele süreci için büyük tecrübeler çıkarıldığı bir zemin olmuştur.

Konferans birleşiminin tarihi ve güncelliği bağlantılı ele aldığı siyasal sürecin açığa çıkardığı sonuçlar bir bir değerlendirmeye tabi tutuldu. Özellikle Kürt halkının, son yüzyılı, varlığının üstünü kapatan kara bulutları büyük bir mücadele ile atlattığına vurgu yapılırken, Kürtlerin büyük bir varlık yokluk savaşından sonra kendini günümüzün siyasal düzeyine ulaştırdığı belirtildi. Önder APO ‘40 yıllık amansız bir mücadele sonucu Kürtlerin artık negatif görev olan varlığını kabul ettirmede ciddi bir gelişme sağlandığını, şimdi ise pozitif görev olan demokratik özerkliği inşa etme sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini’ belirtirken her Kürt bireyinin dönem görevlerine de dikkat çektiğinin vurgulandığı konferansımızda buna denk bir halk savunma çizgisinin gelişmesi gerektiği belirtilmiştir.

TARİHİ ŞEHİR DİRENİŞLERİ TARTIŞILDI

Yaşanan tarihi şehir direnişlerinin her yönüyle irdelendiği konferansımızda Türkiye’deki Kürt soykırımı ve baskıların en üst düzeye çıktığı şiddet dolu bir süreçten geçtiğimize de özellikle vurgu yapıldı. Değerlendirmelerde savaş konseptinin her yönlü şiddetlendirildiği bu döneme zemin hazırlayan tarihsel gelişmelerin daha önceki süreçlerde yaşandığına dikkat çekildi. Özellikle Önderlik tarafından hazırlanan ve 2013 Newroz’unda ilan edilen deklarasyon ile Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözümü için tarihi bir adımın atılması, yine ardından çözüm için Önderliğimizin geliştirmiş olduğu bu tutumun 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe mutabakatıyla tarihi bir aşamaya varması bu sürecin kilometre taşı olarak ifadelendirildi. Erdoğan’ın demokratik çözüm sürecinin kendi çıkarlarını geliştirmediği tersine toplumsal barış ve Kürtler için tarihi kazanımları kendiyle getireceğini fark edip ardından masayı devirerek yeni bir imha ve inkâr sürecinin startını vermesiyle Kürt halkında da bir savunma hattı oluşturma gereği öne çıktı. Konferansımızda bu gelişmelerden kaynaklı böylesi bir direniş sürecine giriş yapıldığına özelikle dikkat çekildi. Demokratik ve barışçıl yolla ulaşılacak çözüm reddedilince, Kürtlerin elinde ikinci seçenek olarak kalan demokratik özerkliği tek taraflı inşa etme çalışmaları, ön plana çıkarılmıştır. Şiddetlenen imha ve inkâr politikalarına karşı Kürt halkı kendi öz yönetimlerini ilan ederek çözümün yeni yol haritasını belirlemiştir.

ŞEHİR DİRENİŞLERİ DEVRİMCİ HALK SAVAŞININ BİR AŞAMASIDIR

Konferansımızda yapılan tüm tartışmalarda şehir direnişlerinin tarihsel bir adım niteliğinde olduğu vurgusu yapılmıştır. Nasıl ki 15 ağustos hamlesi Kürt halkının varlığını kabul ettirme hamlesi olmuşsa, bu ikinci aşama da devrimci halk savaşının özgürlüğe bir bütünen yürüme aşaması olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Bu süreç çok görkemli ve fedai bir mücadele tarzıyla yürütülmüştür. Düşmanın hiç beklemediği ve ancak tüm gücünü seferber ettikten sonra bu direniş alanlarına müdahale etmeyi göze alabildiği tüm çevrelerce görülen bir gerçektir. Bu süreçte devrimci halk savaşına çok güçlü bir mücadeleyle giriş yapıldığı açıkça görüldü. Özgürlük mücadelesinde büyük bir seferberlik ruhunun geliştiği bu dönemde genç, kadın, yaşlı demeden binlerce yurtsever insanın, canını özerklik ilan edilen alanlara siper ederek savunma gücü içinde yerini aldığı tarihsel bir dönem yaşandı.

SAVAŞ TECRÜBESİ GÜÇLÜ BİR KAZANIMDIR

Konferansımızda geçmiş süreçler bir bütün ele alınıp yaşanan eksikliklerin öz eleştirisi verilirken gelecekte yapılması gerekenlere de vurgu yapılmıştır. Şimdiye kadarki pratikle, YPS-JIN örgütü olarak bir döneme damga vurulmuş yine kahraman fedai şehitleri ile manevi değerlerini ortaya çıkararak güçlü bir temel ve şehir direniş tecrübesi ortaya çıkarmış olması geçmişin güçlü kazanımları olarak ele alınmıştır. Direnişler boyunca, tarihi destanlar yaratılırken, YPS, YPS-JIN güçlerimizin Bakure Kürdistan savunma güçleri olarak bu süreçte üzerine düşen tarihi rol ve misyonunu layıkıyla yerine getirmeye çalıştığı görülmüştür. Bu süre boyunca; Varto’da Ekin Van arkadaşımızın direnişi ile başlayıp, Cizre’de Ruken, Bişeng, Sur’da Nucan Ruken, Bağlar’da Berfin, Nusaybin’de Bınevş Mizgin, Şırnak’ta Rengin Zeryan, Hezex’de Warbin Nuda, Silopi’de Hebun İsyan, Kızıltepe’de Dorşin Jinda, Derik’te Tekoşin Yıldız, Kerboran’da Emgihan ve Helin Koçer, Gever’de Zilan, Koçerin ve Sur’da sembolleşen komutan Çiyager yoldaşlar tarih sayfalarını kahramanlıklarıyla şereflendirmişlerdir. Bu yoldaşlar şahsında tüm direniş şehitlerimiz zirveleşen fedai ruhla bu sürecin öncülüğünü yaparak zaferin yolunu açmışlardır. Yürütülen tartışmalarda halkımızın her zamankinden daha fazla özgürlüğe yakın olduğu bu süreci zaferle taçlandırmanın şehitlerimizin izinde yürüyen YPS, YPS-JIN güçlerinin önündeki temel görev olduğuna dikkat çekilmiştir. Evde, sokakta hayatın her alanındaki kadının ve halkın savunmasını öncelikli görevi sayan YPS-JIN gücümüz konferans tartışmalarında önümüzdeki süreçte her kadını; kendinin, toprağının ve toplumunun savunmasını yapacak düzeye getirme iddiasını öne çıkarmıştır. Konferansımız, tüm kadınlara kadının öz-savunma gücü etrafında birleşerek, egemen erkek sisteminin dokunmaya korkacağı öz-savunmanın dikenleri bol ve keskin gül bahçesinde yerini alması için çağrı niteliğinde gelişmiştir. Bu temelde konferansımız tüm kadınları YPS-JİN saflarında özsavunma temelinde örgütlenme ve mücadeleyi büyütmeye çağırmaktadır.

BU SÜRECE KATILIMIMIZ SÜRECİN GİDİŞATINI BELİRLEYECEK

Sonuç itibariyle kadınlar olarak bu sürece katılımımızın sürecin gidişatını belirleyeceğine vurgu yapılmıştır. Tüm alanlarda kadınların direnişe öncülük etmesinin tarihi bir anlam taşımış olması yine kadının toplumsal inşaya ve direnişe katılımının demokrasinin ve toplumsal özgürlüğün rengini belirleyeceği konferansımızın en önemli belirlemeleri arasında olmaktadır. Özellikle Varto’da Ekin Van, Surda Berfin Cizre, Cizre’de Ruken Hoser, Şırnak’da Zeryan yoldaşlar direnişin öncüsü ve sürükleyeni olmuşlardır. Seve, Pakize, Fatma, Asya Yüksel, Taybet ananın toplumsal direnişte kadının öncülük çizgisinin sembolü olmaları önümüzdeki mücadele sürecine de netlikle giriş yapmamızı sağlayacaktır. Bilindiği gibi bizde bu direniş ve özgürlük bilincini yaratan esas gerçek Önder APO’dur. Konferansızı yaptığımız 2017 yılı hem varlığını koruma hem de özgürlüğü sağlama için en üst düzeyde mücadele yürütme yılı olacaktır. Önümüzdeki süreç egemen erkek zihniyeti, sistemiyle güçlü bir hesaplaşma yılı yapılacaktır. Aynı zamanda kadının özgürlük yılı, direniş yılı yapma temelinde öz savunmamızı, özgürlük mücadelemizi büyütüp, toplumsallaştırmak dışında onurlu bir seçeneğimiz olmadığı görülmektedir.

Konferansta tüm yönleriyle değerlendirilen direniş sürecinin kendi öncü komutanlarını da yarattığı belirtilmiştir. Şehit Ekin Van arkadaşın direnişin ilk şehidi olması itibariyle yeni bir dönemin başlangıcına öncülük etmesi ve Şehit Rûken Hoser dönemin emek, direniş ve kadın özgürlük çizgisinin öncü komutası, Şehit Zeryan arkadaş öz yönetim direnişlerinin ve YPS-JIN komuta ruhunun temsili, öz-yönetim direniş şehitleri çizgisinin sembolü olarak kabul edilmiştir. Öz-yönetim direnişlerinin komuta ruhunun temsili, öz yönetim direniş şehitleri çizgisinin sembolleri olan Şehit Ekin, Şehit Rûken, Şehit Çiyager ve Şehit Zeryan, Şehit Xebatkar aynı zaman da halkın öncülerinden Sevêler, Mehmetler şahsında tüm öz yönetim direniş şehitleri ve devrim şehitlerine bağlılığın gereği olarak mücadelenin etrafında kenetlenileceği dile getirilmiştir.

Son olarak konferans bileşenimiz ‘Bi jinên berxweder, ber bi Kurdistan’a Xweser’ şiarıyla yürütülen tartışmaları büyük iddia düzeyiyle taçlandırıp yeni dönem mücadelesinin zafere kilitlenme sözünü yineleyerek konferansı başarıyla sonuçlandırmıştır.