‘Altın Ayı’nın güçlü favorileri…

‘Altın Ayı’nın güçlü favorileri…

63. Berlinale ödülleri yarın veriliyor. 399 filmin gösterildiği festivalde 19 film ‘Altın Ayı’ için yarışıyor.

63. Uluslararası Berlin Film Festivali, yarın akşam düzenlenecek ödül töreniyle son bulacak. Bu yıl, Yarışma, Berlinale Özel, Panorama, Forum olmak üzere çeşitli kategorilerde toplam 399 filmin gösterildiği festivalde 19 film “Altın Ayı” için yarışıyor.

Uluslararası eleştirmenlerin favorileri arasında şu ana kadar 3 film öne çıkıyor: Yönetmen Sebastian Leio’nun Şili-İspanya yapımı filmi ‘Gloria’, Calin Peter Netzer’in Romanya yapımı filmi “Cild’s Pose” ve Bruno Dumont’un Fransa Yapımı filmi “Camille Klaudel 1915”

GLORİA FAVORİ FİLM

Bu 3 film arasında ise ödüle en yakın Sebastian Leio’nun “Gloria” adlı filmi görülüyor. Filmin hikâyesinin merkezinde, 58 yaşındaki Gloria (Paulina Garcia) var. Gloria; şarkılar, dansın hâkim olduğu şiir tadında bir film. Yönetmen Sebastián Lelios, eşinden ayrı yaşayan bir türlü mutlu olamayan ama sürekli aşkın peşine düşen, arayışları olan bu kadının hikâyesini sinemaya yansıtıyor. Filmin sonlarında doğru eski eşiyle yolları yine kesişen Gloria’nın albümündeki fotoğraflar, onu geçmişe götürüyor.

Oldukça güçlü bir yapıt olan film,  günümüz toplumunun, bireyin içinde bulunduğu psikolojiyi ve hayat karşısındaki duruşunu irdeliyor. Güçlü senaryosu ve sinema estetiğiyle insanı filminin içine çeken yönetmen, her yaşta aşkın olabileceğini anlatıyor.

ACITAN BİR HİKÂYE:  CAMİLLE CLAUDEL

Fransız yönetmen Bruno Dumont ise, geçtiğimiz yüz yılın başlarında 29 yılını bir akıl hastanesinde geçiren Fransız heykeltıraş Camille Claudel’in hikayesini beyaz perdeye yansıtıyor. 55 yaşında olan Bruno Dumont , farklı bir sinema geçmişine sahip. İlk filmi olan “La Vie De Jesus”u 38 yaşında çeken Dumont, şimdiye kadar film çekmemiş. “Camille Klaudel 1915” de, yönetmenlerin en iyi filmleri arasında. Ünlü Fransız oyuncu Juliette Binoche’nin de rol aldığı film, “Altın Ayı’nın en güçlü adayları arasında yer alıyor. Bir klasik biyografi olan film, akıl hastanesinde geçiyor. İleri derecede hastalar, siyah giyimli kadın bakıcılar, gri duvarlar ve bir birini kovalayan dramatik bir hayat hikayesi kesitleri… Heykeltraş Claudel’in yaşam öyküsü daha da geniş ama yönetmen hikayenin bir bölümünü almış. Böylelikle 20. yüzyılın Fransa’sındaki akıl hastanelerinde ilişkiler ve Claudel’in hayatını eksiksiz bir şekilde yansıtmış.

SIKIŞMIŞLIKLAR ARASINDA…

Calin Peter Netzer’in ”Cild’s Pose” filmi ise, Romanya’daki yoksulluk, adaletsizlik, sosyal dengesizlik arasında sıkışmışlığı irdeliyor. Bunu da bir anne ve çocuğun ilişkilerinden yola çıkarak, bize gösteriyor. Yönetmen filminde, zenginliğin, iktidarın çürümüşlüğünün, kültürel yozlaşmanın yanı sıra yoksulluğun getirdiği zorlukları karşılaştırıyor. Keskin psikolojik ivmelerin hâkim olduğu filmde, demokratik ve baskı rejimlerinin arasındaki fark, bürokrasinin katı kurallarıyla gösteriliyor. Film, empati, dram ve klasik sanat tarzını iyi işleyerek, eserine hayranlık uyandırıyor. Kameranın oldukça iyi kullanıldığı filmde Peter Netzer, müzikal açıdan da doğru tercihlerde bulunmuş.

BİNOCHE BERLİNALE’NİN ‘EN İYİ KADIN’I OLACAK MI?

Bu filmler dışında, İran rejimini eleştiren yönetmen Jafar Panahi’nin “Perde” isimli filmi, Amerika’da tarım arazilerine zarar veren ilaç şirketlerinin ilişkilerini irdeleyen ve başrolünde Matt Damon’ın da rol aldığı Gus Van Sand’ın filmi, “ Promised Land”. Alman yönetmen Thomas Aslan’ın 18. Yüz yılın sonunda Kanada’da bir grup göçmen Alman’ın altın arayışını konu alan “Gold” filmi de “Altın Ayı” için şansa sahip filmler arasında gösteriliyor. Ancak bu tür festivallerde, jürinin her zaman eleştirmenlerin tahminlerini bir yana bırakarak, sürpriz filmlere ödül verdiği de, altı çizilmesi gereken bir gerçek.

Öbür taraftan da, “Gümüş Ayı” adayları arasında, “En iyi Kadın” dalında,  Camille Claude rolüyle Juliette Binoche önde olurken, “ En iyi erkek” dalında ise Matt Damon’ın performansı alkışlanacak düzeyde.