Bu filmler Vatikan’ı çok kızdıracak!
Bu filmler Vatikan’ı çok kızdıracak!
Bu filmler Vatikan’ı çok kızdıracak!
Hristiyan dünyası Papa 16. Benedikt’in istifasıyla çalkalanırken, Papa’nın ülkesi Almanya’nın başkenti Berlin’de devam eden film festivali 63. Berlinale’de yarışan iki film Vatikan’ı kızdıracak gibi görünüyor. ‘İn The Name Of’ ve ‘La Religieuse’ filmleri kilise ve manastırlarda yaşanan gizli ilişkileri irdeliyor.
63. Uluslararası Berlin Film Festivali, devam ediyor. Festival kapsamında birçok film gösteriliyor. Bunlardan ikisi, güncel gelişmeler dikkate alındığında oldukça ilginç. Biri Polonyalı yönetmen Malgoska Szaumowska’nın “İn The Name Of”, diğeriyse Fransız yönetmen “Guillaume Nicloux’un “La Religieuse ” filmleri.
Her iki film, kilise ve manastırlardaki baskı, eşcinsel, lezbiyen ilişkileri irdeliyor. Papa 16. Benedikt’in istifasına tesadüf eden bu filmler, Vatikan ve radikal Hristiyan gruplarını kızdıracak türden. “İn The Name Of" Polonya’daki bir kilisenin rahibinin, öğrencisiyle yaşadığı eşcinsel ilişkiyi, “La Religieuse” ise, 1765’li yıllardaki Fransa’da bir manastırda, baskı, şiddet, işkence ve lezbiyen ilişkileri konu ediniyor. Her iki film de, 63. Berlinale’nin büyük ödülü olan “Altın Ayı” için yarışıyor.
KİLİSEDE, EŞÇİNSEL İLİŞKİLER…
Malgoska Szaumowska’nın “İn The Name Of” filmi Polonya’nın taşra bölgesinde geçiyor. Küçük bir köyde, kilisede yaşanan bir hikâyeyi anlatıyor. Yönetmen, 4 yıl önce bir gazetede benzer bir haber okuduğunu ve bundan yola çıkarak, konuyu beyaz perdeye taşıdığını söylüyor. Altın Palmiye için yarışan 19 filmden biri olan filmin ana karakteri Adam (Andrzej Chyra) isminde bir Katolik kilise rahibi. Çevik, atletik ve sportif bir vücuda sahip olan Adam, bir rahipten daha çok sporcuyu andırıyor. Kullandığı spor araba ve şık kıyafetleriyle dikkatleri üzerine çeken Adam, kiliseye hiç de uygun olmayan bir yaşam sürüyor. Öğrencilerle, birçok sosyal aktiviteye de katılan rahip Adam, saldırgan ve de sert. Şiddet ve psikolojik, imgelerin de kullanıldığı filmde yönetmen, rahip şansında kilisede yaşananları sert bir dille eleştiriyor. Rahip Adam ile uzun saçlı öğrencisinin arasındaki yakınlaşma başta her ne kadar izleyicide ‘insani duygularla yapılıyor’ hissi uyandırsa da, filmin sonuna doğru bu ilişkinin eşcinsel bir ilişkiye dönüşmesi, izleyicide soğuk bir duş etkisi yaratıyor. Benzer ilişkiler öğrenciler içinde de boy göstermeye başlıyor. Adam, artık bir rahip gibi yaşamaktansa alkol için krizler geçiren bir birey olarak yaşamaya başlıyor. Filmde dramın yanısıra, komedi sahneleri de var. Özellikle Adam’ın evinde içip sarhoş olması ve dans partnerinin istifasını veren Papa 16. Benedikt’in dev posteri olmasıysa oldukça ilginç, görüntülere sahne oluyor. Adam’ın bu yaklaşımını gören kilise yöneticilerinden Michael, Adam’ın ihanet ettiğini düşünerek, üste şikâyet ediyor. Ve rahiplikten ayrılarak, köyü derk ediyor.
GENÇ BİR KADININ MANASTIRA KARŞI SAVAŞI
Fransız yönetmen Guillaume Nicloux’un filmi “La Religieuse ” de benzer bir konuyu irdeliyor. Filmin 1764 yıllarında, Fransa’da bir manastırda geçiyor. Film, Denis Diderot’un romanından sinemaya uyarlanmış. Ünlü Fransız oyuncu Isabelle Huppert’in de rol aldığı film de ana karakter ise 17 yaşındaki Suzanne Simonin (Pauline Etienne).
Ailesi tarafından manastıra gönderilen Suzanne, oradaki yaşamı gördükten sonra kendisine göre olmadığını düşünüp ve geri geliyor. Ancak saygın bir aile olan Simonin ailesi, kızlarının bu kararını kabul etmeyip, yeniden manastıra gönderiyor. Başlangıçta bir baş rahibe genç kadına sempatiyle yaklaşıp onun endişelerini anlıyor. Fakat bu durum Suzanne’in manastırda kalmak istememesi gerçeğini değiştirmiyor. Suzanne manastırdan gitme istediği için ise işkence, hücreye kapatılma, dua etmeme, saçlarının kesilmesi, kırık camlar üzerinden yürütülme gibi cezalara çarptırılıyor. Hayat tam bir işkenceye dönüşürken, Suzanne, başka bir manastıra gönderiliyor. Orada da, baş rahibe (Isabelle Huppert) karşılıyor genç kadını. Baş rahibenin yakınlık göstermesi insanı kuşkulandırıyor ve filmin gidişatında, baş rahibenin amacı gün yüzüne çıkıyor. Baş rahibenin bir aşka tutulduğu görülüyor, bunun acısıyla kıvranan rahibe, Suzanne’a lezbiyen bir ilişki teklifinde bulunuyor. Genç kadının karşı çıkması baş rahibenin acısını daha arttırıyor. Ve Suzanne, yardımlarla manastırda, kaçmayı beceriyor… Manastırdaki yaşama karşı açtığı savaşı ve böylece kazanıyor.
Yönetmen kamerasını, katı ve acımasız Katolik bir manastırda yaşanan gizli ilişkilere doğrultmuş. Sadist, despotik bir yaşamın pençesindeki genç kadınların yaşadıkları, rahip ve rahibeler için yasak ve cinsel ilişkilerin ne gibi sonuçlara yol açtığını açık bir dille beyaz perdeye taşıyor. Bunu da oldukça başarılı bir üslup ile yapıyor. Döneme ait görüntüler, kurgudaki sistematik bir gidişat, bize filmi daha da çekici ve izlenir kılıyor. Filmler hakkındaki kararını festival sonunda Wong Kar Wai başkanlığındaki jüri verecek.