ANF’ye bilgi veren İşçi Sinema Kolektifi üyesi yönetmen Garip Çelik “Sinema sektöründeki sendikal örgütlenmeye destek olmak, sanatın da her şey gibi hızla tüketildiği ve sansüre takıldığı bir ortamda üretimi pekiştirmek, sinema emekçilerinin sorunlarına çözüm bulmak için böyle bir karar aldık” diye konuştu.

SÖMÜRÜ ÇARKINA DUR DEMEK İÇİN…

Türk sinemasının şu anda kimlik bunalımı yaşadığını belirten Çelik, bu kurumsallaşmayla bu bunalımı gidermeyi ve bağımsız sinemanın önünü açmayı amaçladıklarını vurguladı. İşçi Sinema Kolektifinin sinema sektöründeki örgütsüzlüğü gidermek ve mevcut sorunlara ortak çözümler üretmek için 2015’te sinemanın çeşitli alanlarında üretim yapan bireylerin oluşturduğu bir yapı olduğunu anlatan Çelik, meclis usulü oluşturulan bu yapının kolektif üretimi ve üretim araçlarının kamusallaştırılmasını sağlamayı amaçladığını belirti. Hakları gasp edilen, sigortasız, güvencesiz ve baskı altında uzun saatler çalıştırılan set işçileri başta olmak üzere sinema emekçilerinin sesi olmak ve bu sömürü çarkına karşı çözüm üretmek için kurulan bir yapı olduğunu vurgulayan Çelik, “İşçi Sinema Kolektifi bir sınıf hareketidir. Örekileştirmeye, mobbinge, tacize, faşist ve cinsiyetçi baskıya, gelir dağılımındaki eşitsizliğe karşı radikal çözümler üretip, aynı zamanda sektörde dayatılan ırkçı, gerici benzeri unsurlara karşı aktif mücadele yöntemi geliştirmeyi hedefler” dedi.

SANATIN İÇİNİN BOŞALTILDIĞI BİR DÖNEMDE YEK VÜCUT OLMAK!

İşçi Sinema Kolektifi olarak sinema sektöründeki örgütsüzlüğü tartıştıklarını ve kurumsallaşmayı düşündüklerini belirten Çelik, “Ayda iki kere toplantılar yapıp bu örgütsüzlüğün nasıl aşılabileceğini üzerine konuşurken kurumsallaşma fikri doğdu. Sinema sektöründeki sendikal örgütlenmeye destek olmak, sanatın da her şey gibi hızla tüketildiği ve sansüre takıldığı bir ortamda üretimi pekiştirmek, sinema emekçilerinin sorunlarına çözüm bulmak için böyle bir karar aldık” diye konuştu. Tüm sinema emekçilerini İşçi Sinema Kolektifi’ne üye olmaya çağıran Çelik, baskının giderek arttığı ve sanatın içinin boşaltılmaya çalışıldığı bu dönemde yek vücut olup kenetlenmeliyiz, sanatın birleştirici gücüyle toplumu bilinçlendirmeliyiz, aydınlatmalıyız” şeklinde konuştu.