GÖRÜNTÜLÜ

Amed Barış Anneleri'nden Sur eylemine çağrı

Amed Barış Anneleri, Sur için düzenlenecek eyleme katılım çağrısı yaptı.

Amed Barış Anneleri, Sur için düzenlenecek eyleme katılım çağrısı yaptı.

Amed'de HDP, DBP, DTK ve KJA tarafından Sur'da üç aydır devam eden ablukanın kaldırılması için Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde süresiz dönüşümlü başlattığı nöbet eylemi 7'nci gününde devam ediyor. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek ile DTK Eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selman Irmak'ın da dün katıldığı nöbet eylemindeki Amed Barış Anneleri, yarın Sur için yapılacak yürüyüşe katılım çağrısında bulundu.

Annelerin mesajları şöyle:

'HALKIN MÜCADELESİ HAKLIDIR'

Rahime İnce: Sur’da devletin saldırısı sonucunda bodrumlarda mahsur kalan ailelerimiz için nöbet eylemindeyiz. Yarın da yürüyüş olacak. Bir kadın olarak bütün Amed halkına çağrıda bulunuyorum. Çağrım ayrıca bütün Kürdistan halkınadır. Herkes elinden olabildiğince Sur’a destek vermeli. Yarın yapılacak yürüyüşe herkesin gelmesi gerekir. Sur’da ikinci bir Cizre katliamı olsun istemiyoruz. Artık hiçbir kadının ağlamasını istemiyoruz. Bu savaşın derhal son bulması gerekir. Şunu da belirtmem gerekir ki kanımın son damlasına kadar halkımızın mücadelesinin arkasında duracağız. Çocuklarımızın mücadelesinin takipçisi olacağız. Bu halkın verdiği mücadele haklı bir mücadeledir ve yaşamak direnmektir, diyorum.

'SUR ONURUMUZDUR'

Kudret Eryılmaz: Artık her anne empati kurarak çocuğunu Sur’da düşünsün ve durumu öyle değerlendirsin. Bunu herkes hissetmeli. Belki o zaman kimse evinde oturarak olası bu katliama bakmaz. Cizre gibi olsun istemiyoruz. Gün uyuma günü değildir. Gün derin uykudan uyanma ve halkın mücadelesine sahip çıkma günüdür. Ben bir hafta Sur’da mahsur kaldım. Bazı annelerimiz ise haftalarca orada mahsur kaldı. Devletin baskısı tek kelimeyle vahşetti. Çağrım şu ki; ben insanım diyen herkes, elini vicdanına koyan herkes o vicdanını Sur'a koysun. O vicdanını Sur'da hissetsin. Herkes Sur için ne yapabilirim, demeli kendine. Hadi diyelim bütün dünya Kürtlerin bu çığlığına duyarsız, peki ya Kürtlerin kendisi? Kimsenin malına mülküne zorla sahip olmadık. Kimsenin suyunu habersiz almadık. Burada tek suçumuz Kürt olmak mı! Bu tarihin bu mal ve mülkün bu toprakların ve bu kültürün sahibi biziz. Elin adamları tankıyla topuyla bizim topraklarımızı gasp ettiler, evlerimizi talan ettiler. Bu bir değil eskiden de bunu yaptılar. Erdoğan gözünü açmalı. Tansu Çiller bizi nasıl köylerden etti, o da onu yapmaya çalışıyor. Biz asla ama asla yuvalarımızı terk etmeyeceğiz. Evlerimizi yıksalar bile çadır kurar yine topraklarımızda yaşarız, terk etmeyeceğiz. Ben bütün kürt anneleri Sur’a böyle bakmalı. Sur namusumuzdur, Sur onurumuzdur. Toprağımızdır sur. Sur elimizden giderse şerefimizi de kaybederiz. Bu yüzden Sur’da direnenlerin her birini gözlerinde öpüyorum. Onların tarihi direnişini selamlıyorum. Resullulahın eli onların omuzlarında olur inşallah.

'KÜRT ÖLDÜRMEYE İSTEKLİ CUMHURBAŞKANI!'

Nevriye Kaçan: Sur’un direnişini selamlıyorum. Dilerim özgür ve barış günleri görürüz. Ne kadar acı çektiksek o kadar güzel günler de görürüz. Erdoğan gibi bir insanın cumhurbaşkanı olması ne yazık... Bir cumhurbaşkanı insanını, halklarını ölüme terk eder mi? Kimse insanını ölüme terk etmez. Eskiden kurtlar koyunlarına arasına kaçınca hepsini öldürürdü. Yemiyorlardı sadece öldürüyorlardı. İşte bu cumhurbaşkanı bana o kurtları anımsatıyor. Ne kadar Kürt öldürse o kadarını daha öldürmeye istekli bir cumhurbaşkanı! Türkler onu dostumuzdur diye görmesin. Böylelerinin kimseye faydası yoktur, olamaz. Bu yüzden ben Türk halkına çağrıda bulunuyorum. Siz de kendinize gelin. Ölen hep fakir insanların çocukları. Gelin hep beraber bunun mücadelesini verelim. Biz insanlığı savunuyoruz. Ayrıca Kürt halkına çağrı yapıyorum; şerefi olan herkes, insanlığı davasını savunan herkes yarın bu çığlığa yanıt versin ve sokaklara çıksın. Sur'a gelin hep beraber sahip çıkalım. Onlar bizim insanımız. Orada bulunanlar bizim insanlarımız.