Amed’de DİK ve DTK’dan seydalarla istişare toplantısı

DİK ve DTK’nin Kürdistan’da yaşanan devlet vahşetine ilişkin yaptığı istişare toplantısında konuşan Amed DİK Eşbaşkanı Fadıl Bedirhanoğlu, “Bu vahim sessizliği anlamakta zorlanıyoruz. Bizler kendimizi birer Müslüman olarak gözden geçirmeliyiz” dedi.

DİK ve DTK’nin Kürdistan’da yaşanan devlet vahşetine ilişkin yaptığı istişare toplantısında konuşan Amed DİK Eşbaşkanı Fadıl Bedirhanoğlu, “Bu vahim sessizliği anlamakta zorlanıyoruz. Bizler kendimizi birer Müslüman olarak gözden geçirmeliyiz” dedi.

Amed Demokratik İslam Kongresi (DİK) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) son dönemlerde Kürdistan’da yaşanan vahşete dikkat çekmek için Kürdistan’daki seydalarla istişare toplantısı düzenledi. Bağlar Belediyesi’nde düzenlenen toplantıya çok sayıda din insanı katıldı.

Seyda Osman Akçay’ın Kuran tilaveti ile başlayan toplantıda ilk konuşmayı ise Amed DİK Eşbaşkanı Fadıl Bedirhanoğlu yaptı. Toplantının 28 Şubat Dolmabahçe mutabakatının yıl dönümüne denk geldiğini hatırlatan Bedirhanoğlu, bu mutabakatın temellerinin öncesinde atıldığını, ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ben bu mutabakatı tanımıyorum” dediği günden bu yana Kürdistan kentlerinde kirli savaşın yaşandığını söyledi.

“Sokaklarda bekletilen ve acımasızca yakılan cenazeler bu katliamın açıkça göstergesidir” diyen Bedirhanoğlu, şöyle konuştu: “Bu topraklarda yaşayan kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılar ve karşı karşıya kaldığı katliamlar hiçbir dini inançta yer almamaktadır. Bu vahim sessizliği anlamakta zorlanıyoruz. Bizler kendimizi birer Müslüman olarak gözden geçirmeliyiz. Bu katliamlardan nasıl kurtulabiliriz ya da bu katliamlara karşı nasıl durabiliriz. Ama içinde bulunduğumuz durumu ne bir din ne bir inanç kabul etmemektedir.

Bizi yaratan Allah Kürt olarak yarattı. Eğer insanların tek bir ırktan yaratılsaydı belki bugün dünyada bu kadar savaş ve katliamlar yaşanmazdı.”

Kürt halkının Kürtçe konuşması ve ibadetini Kürtçe yerine getirmesinin ne başka dilleri ne de başka dinleri rahatsız ettiğini de vurgulayan Bedirhanoğlu, “Ve hiçbir şekilde zarar vermemektedir. İslamiyet bir hoşgörü dinidir ve Kuranı kerimi İslamiyet’i parça parça yaşamak ve anlamak fayda etmez. Bunu bir bütünlük içerisinde kavrayıp anlamak gerekir. Ve böyle bir rehber etmek lazım ve bu çerçevede sorunlarımıza çözüm aramak zorundayız. Kuranı kendimize böyle rehber etmek zorundayız. Biz bu katliamları kabul etmiyor ve yaşananları lanetliyoruz” dedi.

‘HALKIN SESİ HALKTAN ÇIKAR İKTİDARDAN DEĞİL’

DİK eş sözcüsü Hüda Kaya da içinde bulunduğumuz şartların başta kadın ve çocukların bu ülkede hakikatten çarpıtılmaya çalıştığını vurguladı. 28 Şubat’ın yıllarca başörtülü, dindar kadınların yaşamlarına, hayatının tamamına müdahale eden bir zulüm günü olduğunu bildiklerine ve canlı şahitleri olduğunu da sözlerine ekleyen Kaya, şunları ifade etti: “IŞİD ne kadar İslam’a zarar verdiyse bu saray zihniyeti de aynı şekilde İslam’a zarar veriyor. Ancak iktidar İslam’ın siyasetini değil istismarını yapıyor. Halkın sesi halktan çıkar iktidardan değil. Diyanet kurulduğundan beri İslam’a, halka, gerçeğe ve hakikate değil iktidara hizmet eden bir kurum olduğunu defalarca ortaya koymuştur. Bir kısım insanları kandırabilirler ama biz halkı tarihi asla kandıramayacaklar” dedi.

‘TÜM DEMOKRASİ TALEBİ OLANLARIN SORUNUNU ÇÖZMEK İÇİN OTURDUK O MASAYA’

DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle ise her zaman düşüncelerine önem verdikleri din insanlarını selamlayarak, bugünün önemli bir tarih olduğunu söyledi.

“Hem İmralı heyetinin üyesi olarak sürçe şahit olmuş, tanıklık yapmış biri olarak bugün neden bu masa devrildi? Bütün toplum barış umudu ile kitlenmişken neden bugün ki acı ve trajedi günlerini yaşıyoruz. 2013-2014 yılları görüşmelerle geçmişti. Sadece Sayın Öcalan Kürtlerin sorunlarını çözmek için bir görüşme yürütmüyordu” diyen Dicle, Türkiye’de tüm demokrasi talebi olanların sorunlarını çözmek için o masaya oturduklarını vurguladı.

‘KADININ ÖZGÜR OLMAYACAĞI BİR TOPLUM ÖZGÜR OLAMAZ’

Öcalan’ın kadının özgür olmadığı bir toplumun özgür olmayacağını sürekli belirttiğini de kaydeden Dicle şöyle devam etti: “Önderlik, ‘ben bunu da çözmek zorundayım. Biz burada sadece 5-10 kişi oturup karar vermeyeceğiz buna örneğin azınlık sorunlarımı tartışıyoruz onların temsilcilerini de buraya çağırıp ve onlarda taleplerini burada söyleyecekler’ diyordu. Bu şekilde biz ancak bu barışı topluma yayabilir toplumun desteğini alabiliriz. Bunu yaparsak bütün dünyaya örnek olacağız.

Devlet heyetleriyle iki buçuk yıla yakın süren tartışmalarla gelmiş kamuoyunun huzuruna çıkmış bir mutabakat metniydi. Bu mutabakat metni izleme kurullarının önünde karşılıklı imza altına alınacak ve 3-4 ayda bitirebiliriz diyordu” diye konuştu.

‘TÜRK DEVLETİ DAİŞ İLE İÇ İÇE’

28 Şubat’ta Dolmabahçe mutabakatının ilan edilmesinden 30-35 gün sonra Erdoğan’ın, “Kürt sorunu yoktur, teröristlerle masaya oturulmaz vb.” biçimde konuşmaya başladığını da hatırlatan Dicle, bu yaklaşımların bugün yaşanan vahşetin temel nedeni olduğunu da sözlerine ekledi.

Rojava’daki gelişmelerin, DAİŞ’in Kobanê’ye saldırısının kırılmasının devletin oradaki politikalarını boşa çıkardığını ve bununla birlikte de Erdoğan’ın politikalarının adım adım değişmeye başladığını söyleyen Dicle, “2014 Eylül ayında bizimle görüşen devlet heyetleri aynı devlet içinde çökertme planları hazırlıyorlarmış. Devletin Rojava’da Eylül ayından itibaren DAİŞ’e saldırılarıyla bu çökerme planı aynı tarihlere rastlıyor” dedi.

Öcalan’ın, özgürlük hareketinin Erdoğan’ın DAİŞ ile içi içe olduğunun farkında olduğunu da belirtti.

Kürtlerin direnmekten başka çaresi olmadığını da söyleyen Dicle, “Biraz geçmişi hatırlayın Kürtler sadece Kürtçe konuştukları için bıçaklandı öldürüldü. Biz burada şu an devletle karşı karşıyayız ama yarın metropollerdeki Kürtler aynı zamanda oradaki bu ırkçı kesimlerle de karşı karşıyadır. Bir gün Sayın Öcalan şunu dedi ‘Eğer bu masa devrilirse biz devirmeyeceğiz ama diğer taraf devirirse AKP hükümeti gerçeği görmüyor önce darbe girer tanklar şehirlere iner Kürdistan’da büyük katliamlar olur ve onlar Kaddafi gibi sokak ortalarında linç edilir.’ Bugün adeta Sayın Öcalan’ın söyledikleri gerçekleşiyor” diye konuştu.