'Amed halkı Sur için sesini yükseltmeli'

HDP Amed İl Eşbaşkanı Önen, devlet güçlerinin Sur'daki ablukasına karşı direnişin sürdüğüne değinerek, Amed halkının daha fazla ses çıkarması gerektiğini belirtti.

Amed'in tarihi Sur ilçesine yönelik kuşatma ve soykırımcı saldırılar üçüncü ayına yaklaşırken, YPS  güçleri öncülüğünde verilen direniş de devam ediyor. Türk devleti 3 aydır sürdürdüğü bu kuşatmada  tüm teknik imkânları kullanmasına rağmen Sur'a giremiyor. Sur’un yüzyıllık tarihi birçok ev ve camisi Türk devleti tarafından bilinçli bir şekilde yıkılırken aralarında çocuk, kadın ve yaralıların da bulunduğu yaklaşık 200 kişinin mahsur kaldığı mahaller ise son 7 günde yoğun bombardıman altında.
Ablukanın başından beri direnişi takip eden HDP Amed İl Eş Başkanı Ömer Önen, ANF'ye değerlendirmede bulundu...

‘KÜRTLER UYANDI!'

Önen, "Kürt Özgürlük Mücadelesi ile beraber artık Kürtler uyandı ve kendi varlıklarını ortaya koydu. '90’lı dönemlerde Kürtlere karşı hep bir imha etme, kendi köylerinden boşaltma çalışmaları ve binlerce faili meçhul cinayetlerle herkesi metropollere yayma durumu oldu. Kürtler, bu kadar baskı ve zulme rağmen büyük bir direniş gösterdi ve gittiği bütün metropollerde de mücadelesini kendi özüyle beraber devam ettirdi" dedi.

'90’LARIN ÇOCUKLARI BÜYÜDÜ'

"Şu anda Sur’daki direniş, '90’larda göç ettirilen çocukların büyümesiyle oldu" diyen Önen, şöyle devam etti:
"O dönemlerde büyük acılar yaşandı. O dönemlerin en büyük zulmünü gördüler ve o zaman 1-2  yaşındaki çocuklardı. O ruhla metropollere getirildiler. Gerek Sur’da gerek diğer metropol kentlerde direnen o gençlik ruhu aslında o '90’lı dönemlerin ruhundan gelen bir durum. Şu an Sur’daki durum da aslında budur. Özellikle oradaki ailelerimiz, vatandaşlarımız daha çok Mardin, Batman çevre illerinden devletin korucularının büyük baskılarına karşı gelip orada yerleşen insanlarımızdır. Bu çocuklar da hala o eski dönemin ruhunu taşıyarak kendi varlık gerekçesini ortaya koymuşlardır. Bu üç aylık Sur direnişinin kökeninin nereden geldiğini anlatmak gerekirse, 2013 yılında Sayın Öcalan ile bir süreç başlatılmıştı. Amed Newrozu'nda artık silahların anlamsız hale gelmesi, herkesin özgün kendi kültürü ile yaşayabileceği ve demokratik siyasetin önünün açılabileceği, halkın kendi kendini yönetebileceği bir evreye gelebilmesi için alt yapısını hazırlaması gerekiyordu. Öncesine dönecek olursak 2009’da Osto görüşmeleri zaten başlamıştı. O süreçte on binlerce insan tutuklandı. Siyasi soykırım yaşandı ve demokratik siyasetin önü kapatıldı. Bir tarafta çözüm aranırken diğer tarafta siyaset yapan kesimlerin gözaltı, tutuklama fulyası başladı. Bundan kaynaklı da 2011’de de aynı durum yaşandı. 2013’te gelişen durum diğer politikaları göz önüne getirerek bundan sonraki samimiyetini ortaya koyma durumu oldu. Kürtler aslında kendi kimliklerini ile Türkiye ortak bir yaşam bulması için gereken çabalarını ve samimiyetlerini ortaya koydu. Fakat AKP hükümeti 13 yıllık iktidarı aslında önceki devlet politikası neyse onu ortaya koydu. Bir taraftan bu sorun benimdir ben çözeceğim ama diğer tarafta hesabına gelmediği zaman da Kürt sorunu yoktur gibi sözler kullandı.

'DEVLET SAMİMİ OLSAYDI HENDEKLER ORTAYA ÇIKMAZDI’

Bizler de içlerinde olmak üzere on binlerce insan suçsuz yere, sadece siyaset yaptıklarından dolayı tutuklandı.  İşte 2013’te Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu durum daha çok aslında hükümete, devlete samimiyetini ortaya koymasıydı. Ama Sayın Öcalan’ın büyük bir sabrı da vardı. Kürt hareketinin de, Kürt mücadelesini yürüten gençlerin de büyük sabırları vardı. Bu zamana kadar barış sürecinin tek taraflı olduğunu söylüyordu. Resmi boyutu yoktu ama ortak mutabakatla iki tarafın gerek devletin Kürt hareketinin ortak bir şekilde bir deklarasyonu yaratıldı. Devlet o zaman samimi olsaydı, bugünkü Sur’daki hendekler de ortaya çıkmayacaktı. Cizre’deki o vahşet ortaya çıkmayacaktı, binlerce insan yaşamını yitirmeyecekti. Siyasetin o kendi rolünü oynamaması bir kaosun devreye girmesiydi, bu da Cumhurbaşkanı'nın Dolmabahçe Mutabakatı'nı ve masayı tanımama durumuyla gerçekleşti. Sur, Cizre ve Kürdistan'daki hendek durumu bundan gelmektedir."

'HİÇBİR GÜÇ KIRAMAZ'

Gençlerin direnişin ruhunu Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve '90'larda yaşananlardan aldığına dikkati çeken Önen, şunları da ifade etti:
"Amed; Mazlum Doğanlar'ın, Kemal Pirler'in mücadele tarihinde direnişleriyle görülen bir yer... Özellikle Vedat Aydın dönemlerinde, yüz binlerce kişi alanlarda bu zulme karşı direniş göstermişti. 12 Eylül dönemiyle en barbar ve sıkıyönetim döneminde yine çıkış Amed’den olmuştu. 7 Haziran'dan sonraki siyasi diyebileceğimiz bu süreç gençlerin halkını, kültürünü, dilini ve kendini savunma refleksiydi. Ve o ruhla 88. gün bu kadar toplar, tanklar devletin gücü olmasına rağmen ama hala Sur’daki halkımız bu barbar ve egemen güçlere karşı direniyor. Binlerce insanın yaşadığı, bütün inançların var olduğu bir ilçemizde üç aydır orada yaşam durmuş. En son tarih yok ediliyordu, Sayın Tahir Elçi orayı dikkati çekmek için gittiğinde öldürüldü. Oradaki tarihi, insanlığı savunan kesimler devlet tarafından suçlu, terörist olarak görüldü. Yasak boyunca Sur’da doğan bebek var ve hala orada 90 günlük bebek direniyor! Oradaki maneviyatı hiçbir gücün yıkamayacağını görmeleri gerekiyor."

‘AMED HALKI SUR İÇİN DAHA FAZLA SES ÇIKARMALI'

Önen, Amed halkının üç aydır devam eden ablukaya daha fazla ses çıkarması gerektiğini söyleyerek, "Sur’da direnen halk Amed’in bir parçası, kalbiydi ve orada gerçeklik bu kentin özünü gösteriyor. Orada gerçekleşen direniş bütün sokaklarda, mahallelerde, evlerde olması gereken bir durumdu ve bu konuda Amed halkı biraz eksik kaldı. Ruhsal, manevi, inançsal anlamda bütün desteğini gösterdi ama o barbarlığını yıkabilecek insanların ölmemesi için ve orada duran yaşam için her yeri bir Sur gibi yapma konusunda eksik kaldığımızı biliyoruz. Sur’da yaşanan tarihsel girişimi bütün yerlere anlatma durumumuz olmadı ve buradan bunun özeleştirisi verilebilir. Bizler üç aydır elimizden ne geliyorsa yapıyoruz, her gün eylemlerle ayakta kalıyoruz ama bunu her eve, her sokağa, her mahalleye anlatamadık. Anlatsaydık eğer biliyoruz ki Amed halkı -çocuğundan tut herkes- bu sürece, bu halka, bu tarihsel direnişe ne kadar inandığını daha öncelerden de göstermişti. Sürecin ruhuna göre hala Amed halkı Sur için direnmeye devam ediyor" şeklinde konuştu.
HDP Amed İl Eş Başkanı Önen, son olarak şunları kaydetti:
"Türkiye Kürtlerin statüsünü kabul etmediği sürece, anayasa değişikliği olmadığı sürece ve demokrasi olmadığı sürece biz bu yolda mücadelemizi devam ettireceğiz. 21.yüzyılda bu halk özgürlüğe susamıştır. Ve bizler Kürt halkının her zaman arkasında olup bütün gücümüzle barışsal bir ortam için sonuna kadar gideceğiz."