Bahar, gerilla ve AKP’nin yanlış hesabı…-Baki Gül

AKP yanlış hesabının bedelini çok ağır ödeyecek. Ne olursa olsun AKP ve Tayyip Erdoğan kaybedecek, Kürdistan ve Türkiye halkları kazanacak. Baharın müjdelediği budur.

Şimdi size dağda olmanın ve dağın birbaşka duygusunu anlatmaya çalışayım... Toprağın kokusu, badem ağaçlarının çiçekleri, patikaların dolanarak uzadığı dağ dorukları... Doruklardaki kar, dağların eteklerindeki meşe ağaçları; bahar neşesiyle öten kuşlar, çiçeklenmiş toprak... Toprağın kokusunu içine çeken o gençler... Şengal, Maxmur ve Kerkük’tekiler için kırmızı mekaplılar... Kobanê için direnişçilerin karakterini ifaden eden korkusuz devrimciler... Amed, Cizre, Dersim için dağdaki özgürlük savaşçıları... Hiç durmadan, yılmadan savaşan gerillalar...Kürdistan’ın dört tarafı için umudu yaşama çeviriyor onlar.

Onların gözü ve yüreği ile olan biteni anlamak, yaşanılanları tanımlamak, anlam vermek ve değer yüklemek günümüz Kürdistan’ı ve Ortadoğusu’nda artık bir zorunluluk. Her siyasal denklem içinde belirleyen bir konumdalar.  Genç yürekleri ile zamanın derinleştirdiği bilge insanların ortaklaştığı halk öncüleri... Temel karakteri inançlı ve direnişçi olmaları. Onların gittiği her yer baharlaşır. Onlarla Şengal’in ölüm fermanları yırtılır... Kobanê dünya insanlığının vicdanı olur. Onlarla Rojava devrimleşir. Başur kişilik kazanır. Rojhilat ölüm uykusundan uyanır. Bakur devrime yürür. Çünkü dağlar yüceliğini onlarla paylaşır. Ormanlar kardeşi sayar onları. Irmaklar kesintisiz akar, bentleri yıkarak ab-ı hayat olur ovalara...

Onlar ölümü umursamaz. Yorgunluk ve bıkkınlık bilmezler. Nerede halkın bir ihtiyacı olsa oradalar. Ve şimdi patikalarda, dağların bağrından halkın bağrına yürüyüş halindeler. Karınca gibi çalışıyorlar. Her konuya kafa yoruyorlar. Nerede bir direniş kıvılcımı görseler üzerine titriyorlar. Kış boyunca öfke biriktirmiş gerillalar. Öylesine öfkeliler ki, bakışlarından hemen anlayabilirsiniz. Ne Farqîn’de olup bitenleri unutmuşlar, ne Nusaybin, Silopi, Cizreyi, Gever’i ne Varto’yu, ne Ekin Wan’ı ne Hacı Birlik’i ne Pakize Nayır’ı, Sêvê Demir’i, ne de Mehmet Tunç, Mehmet Yavuzer’i ne de Sur’da katledilen Liceli Fatma Ana’yı...

Gerillalar, 7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesi ve sonrası AKP’nin yaptığı katliamların hiçbirini unutmamışlar. Suruç’taki sosyalist gençleri de, Ankara’daki yüzü aşkın barış yürüyüşçüsü emekçisini de, Kobanê’deki katliamı, 23-24 Temmuz’daki ve sonrasındaki hava saldırılarını da unutmamışlar. Tayyip Erdoğan ve çetesinin her konuşmasındaki Kürt düşmanlığını da, havuz medyasının yalan haberlerini de... Her şeyi bir yere kaydetmişler. Olan biteni her yönü ile değerlendirmişler. Strateji ve taktiklerini oluşturmuşlar. Dağdan gelen her sözün ne anlama geldiğini ve sözün bir eylem olduğunun farkındalar.  

Ve Kürdistan devriminin 2015-2016 kışında farklı bir zeminde YDG-H, YPS ve halk meclislerinin öncülüğünde sıçrama kaydettiğini ve bunun karşısında AKP’nin vahşileşerek katliamlar yaptığını biliyorlar. Ve AKP’nin büyük korku ile saldırgalaştığını, Türk milliyetçiliğini merkeze alarak kendini kurtarmaya çalıştığını tahlil ediyorlar. Ve bütün bu olup bitenleri dünya, bölge ve Kürdistan-Türkiye özgünlüğünde değerlendiriyorlar. Ortaya çıkan sonsuz, kesintisiz halk direnişi ile Özerk Kürdistan, Demokratik Türkiye formülasyonu kuruyorlar. Bunun için 2016 baharı gerilla ve Kürdistan için sadece bir mevsim değişikliği değil, dahasıdır...

AKP yanlış hesabının bedelini çok ağır ödeyecek. Ne olursa olsun AKP ve Tayyip Erdoğan kaybedecek, Kürdistan ve Türkiye halkları kazanacak. Baharın müjdelediği budur.