'Beni Cizre'de yoldaşlarımın yanına gömün'

Cizre’de vahşet bodrumunda katledilen Murat Şimşek, katledilmeden önce “Şehit düştüğümde beni Cizre’de yoldaşlarımın yanına, Xelîl Xemgîn’in ‘Egîdêxwe rakin’ şarkısıyla defnedin” dedi.

 Şırnak’ın Cizre ilçesinde Sur Mahallesi’nde bulunan 3’ncü vahşet bodrumunda katledilenlerin arasında 16 yaşındaki Murat Şimşek’te bulunuyordu. Geçtiğimiz günlerde Mardin’in Nusaybin ilçesinde düzenlenen kitlesel törenle Hacılar Mezarlığı’nda defnedilen Murat’ın ailesi ilçede kurulan taziyede baş sağlığı dileklerini kabul etmeye devam ediyor. Saldırıda kullanılan kimyasal madde nedeniyle yüzü tanınmayacak hale gelen Şimşek, hayatta olmayan annesine özlemini ifade eden sağ kolundaki , “Canım anam” dövmesiyle teşhis edilebildi. Daha 40 günlük bebekken annesi Hacer’i kaybeden Murat’ın babasından ise 16 yıldır haber alınamazken, kendisi amcasının nüfusuna geçirirken, ablası Berivan’ı diğer amcası, ağabeyi Yunus’u ise bir dedesi kendi nüfusuna almış.

Yetim büyüyen 3 kardeş çocukluklarını Nusaybin Cizre arası gidiş gelişlerle geçirmek zorunda kalırken, 40 günlük bebek Murat için “öldü ölecek” derken ona Cizre’deki komşuları sahip çıkmış. Şırnak merkeze bağlı Sipîvîyan (Karageçit) Köyü’nden koruculuk dayatması yüzünden evini barkını terk etmek zorunda kalan ailesinin Cizre’ye göç ederek, kendi imkânlarıyla inşa ettikleri tek göz odada yaşam mücadelesi verdiğini söyleyen Murat’ın nenesi Cizre Barış Annelerinden Adla Şaşmaz, “Asıl hikâyemiz o günlerde başladı. Oğlum Mehmet Sait’in 1990 yılında PKK’ye katılmasının ardından devlet bize gün yüzü göstermedi. Cizre’ye göç ettik. Her gün farklı bir mazeretle tepemize dikilen postalların gölgesinde yaşam mücadelesi verirken, Murat’ın annesini kaybettik. 3 kardeşi aramızda bölüştürüp büyüttük. Bir yandan devlet kapılarında Dargeçit’te şehit düştüğünü duyduğum oğlumun kemiklerini bulmak için mücadele ederken, bir yandan da eve dönüp Murat’ımı komşulara götürüp emzirtiyordum. Aç susuz bir şekilde onları büyüttüm. Murat’ın ardından birçok ananın gözü yaşlı kaldı. Murat sadece bizim değil onu emziren tüm Cizreli annelerin çocuğuydu. Onunla gurur duyuyorum, küçücük yüreğinde büyüttüğü amcasının direniş mirasını sırtlayan bir Egîd büyüttüm ben” dedi

Murat’ı büyüten amcasının eşi Rahime Atak, “anne şefkatine aç bir çocuktu” diyor Murat için. Atak, “Bana ‘anne’, eşime de ‘baba’ derdi. Ben koynumda ninnilerle büyüttüğüm oğlumu kaybettim. Hasta düştüğünde küçücük ellerini öpe öpe başında dururdum sabaha kadar. Cizre’de saldırılar ağırlaşınca ablası ve ağabeyi mahalleden çıktı. Kendisi kalmayı tercih etti. Her gün onu arıyordum. Gülerek telefonu cevaplıyordu, ‘ben iyiyim, keyfim yerinde, hayatta kimsenin eline düşmeyecek bir onuru yaşıyorum’ diyordu. Şehit düşmesine yakın bir günde yine beni aradı, ‘Sen benim annemsin, seni anne bildim. Anne ahı almak büyük günah. Hakkını helal et’ dedi. Ağladım, ağıt yaktım, ben ağlarken o da bana Nizamettin Ariç’ın ‘dayê delalaminî’yi söyledi. Uzun uzun söyledi, sonra ‘ablama ve ağabeyime selam söyle, beni unutmasınlar. Şehit düştüğümde beni Cizre’de yoldaşlarımın yanına, Xelîl Xemgîn’in ‘Egîdêxwe rakin’ şarkısıyla defnedin’ deyip kapadı telefonu. Cizre’de defnedemedik ama burada yoldaşlarının yanına defnettik. Bir hafta önce Nusaybin’de devlet tarafından katledilen Gülşah Ak’ın mezarının yanına defnettik. Tesadüf mü bilmem ama şimdi de Gülşah Murat’a annelik ediyor” diye anlatıyor. ‘N

Murat’ın ağabeyi Yunus Şaşmaz’ın telefonunda Murat’ın Cizre sokaklarında kendisi gibi katledilen arkadaşlarıyla birlikte, katledilmeden önce söyledikleri direniş şarkıları çalıyor. Yanı başında ise Murat ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının bulunduğu masa ise nergis çiçekleriyle donatılmış. “Nergis çiçeğini ve şarkı söylemeyi çok severdi kardeşim” diyor ağabey Şaşmaz. Telefonda çalan Murat’a ait şarkının nakaratında “susadım su verin” nakaratı geçerken, ağabey Şaşmaz gözyaşı döküyor. Ağabey Şaşmaz ise kardeşiyle anılarını şöyle anlatıyor: “Ben evlendikten sonra kardeşlerimi de yanıma alıp, Sur Mahallesi’nde bir yuva kurduk kendimize. Hayallerimiz vardı, artık bizim de bir ailemiz olacaktı, kim bilir belki de çocuklarım olacaktı ve onları Murat büyütecekti. Devrim ateşi mahallemizi sardı, kardeşimin yüreğindeki önderlik ateşiyle daha da gürleşti. Hepimiz çok mutluyduk, biz aile hayali kurarken daha güzel şeyler için mücadeleye başladık. Özgürlüğümüz için kardeşim canını ortaya koydu. Mahallesini korumaya başladı, hep özlem duyduğumuz ve sonunda sahip olduğumuz yuvamızın koruyucusu Murat oldu. Saldırılar yoğunlaşınca evimiz yandı, gözlerimizin önünde küle döndü. Terk etmek zorunda kaldık. Ama kardeşim zor kavuştuğu yuvasını o kadar sahiplendi ki küle dönen evini yine de korumaya karar verdi.”

Sol elinde annesinden kendisine son kalan anne sütü ve külle yaptığı 3 kardeşi sembolize eden deqini öperek kardeşini anlatan Berivan Şaşmaz ise şöyle anlatıyor: “Evimiz olduktan sonra her gün Murat’ın şarkılarıyla uyanırdık. Çok heyecanlı bir çocuktu, ‘şarkılarda ölmek isterim’ derdi. Nitekim öyle oldu, son dakikaya kadar devrim şarkıları söyledi. Her gün konuşuyorduk telefonda. ‘Her şeye anlam veriyorum da, biz burada mücadele verirken, hiçbir şey yapmayan Kürtlere ve korucuların ihanetine asla anlam veremiyorum. Onları hiçbir zaman affetmeyeceğim’ diyordu. Şimdi ne evimiz, ne de mahallemiz var. Kardeşimi emziren analarla geçirdiğimiz güzel günlerden hiçbir şey kalmadı geride. Ama yine de alnımız dik, onurluyuz. Bu devrimde bizim de emeğimiz geçti. Vasiyetidir, ben de bu şahsiyetlerle asla bir araya gelmeyeceğim.”