Çelik: Ablukaya boyun eğmedik, TOKİ’ye de izin vermeyeceğiz

Sur ilçesi Lalebey Mahallesi muhtarı Abdullah Çelik, devlet ablukasına boyun eğmedikleri gibi TOKİ’ye de izin vermeyeceklerini söyledi.

Sur ilçesi Lalebey Mahallesi muhtarı Abdullah Çelik, devlet ablukasına boyun eğmedikleri gibi TOKİ’ye de izin vermeyeceklerini söyledi.

ANF’ye konuşan Çelik, “Tek kişi de kalsam Sur’u terk etmeyeceğim. Ben Kürdüm ve kimliğimle gurur duyuyorum. Beni kabul eden böyle etsin” dedi. Kürt halkının Cizre’dekinin ardından Sur’da ikinci bir toplu katliamı kaldıramayacağını vurgulayan Çelik, devlet yetkililerine: “Yeter artık, bu vahşeti sonlandırın” diye seslendi.

Devlet kuşatmasının 91 gününü doldurduğu Sur ilçesinin Lalebey mahallesinde 20 yıldır muhtarlık yapan Abdullah Çelik mahalle sakinlerinin en büyük destekçisi. Devlet ablukasının ve saldırısının yarattığı tedirginliğe karşı yurttaşlara adeta moral kaynağı olan Çelik’in ne ablukaya boyun eğmeye ne de TOKİ’ye izin vermeye niyeti var. Sur’un mahallelerine yönelik devlet saldırıları başlayınca, Lalebey mahallesinden de çok sayıda göç yaşandığını anlatan Çelik, 2 bin seçmenden yüzde 10’unun devlet baskısı nedeniyle göç etmek zorunda kaldığına dikkat çekti. Çelik, “Lalebey’de sokaklar tarandı, Simar sokakta, bir de ana sokakta patlamalar oldu, büyük hasarlar meydana geldi. Mahalle halkı evlerini terk etmemek için çok direndi. Ancak silah ve bomba sesleri eşliğinde sürekli yapılan ‘Evlerinizi boşaltın’ anonsları mahalle halkının büyük bir endişeye kapılmasına neden oldu” dedi.

‘DEVLET ZULMÜYLE GEÇEN BİR ÖMÜR’

Aslen Amed Kulplu olan Abdullah Çelik, Kamışlı köyünün askerlerce boşaltılması üzerine Sur’a göç etmek zorunda kalmıştı. Yıllarca yaşadığı devlet zulmünü, “55 yaşındayım ve inanın ki tüm yaşamım bomba ve silah sesleriyle, göç ve zulümle geçti” diyerek özetleyen Çelik, “Askerler köyümüzü boşalttığında esnaftım. Bize ‘Ya korucu olacaksınız ya da köyü boşaltacaksınız’ dediler. O zaman hiçbir eşyamızı almadan çoğu ailenin göç ettiği Sur’a geldik. Burada çok yoksulluk çektik. Bir dairede beş aile yaşıyorduk” diye konuştu. Seneler önce yaşadıkları devlet zulmünün aynısını bugün Sur’da kat be kat yaşadıklarına işaret eden Çelik, ancak bu kez inadına göç etmeyeceğini ve sonuna kadar direneceğini vurguladı.

‘KÜRT HALKI BİR TOPLU KATLİAMI DAHA KALDIRAMAZ’

Kürt halkının bunca yıl içerisinde sadece çözüm süreci döneminde, iki yıl rahat nefes alabildiğini belirten Çelik, devlet terörünün tekrar karabasan gibi hayatlarını işgal ettiğini söyledi. Şu anda Sur’da, tıpkı daha önce Cizre’de olduğu gibi, 200’ü aşkın insanın bodrum katlarında ölüme terk edildiğini hatırlatan Çelik, devlet yetkililerine ve sivil toplum örgütlerine seslenerek, “Artık yeter, bu vahşeti sonlandırın. Biz son Ankara saldırısında hayatını kaybeden insanlar için nasıl ki çok üzüldük, tüm kesimler de burada mahsur kalan insanlarla empati yapsın ve derhal harekete geçsin” dedi. Kürt halkının bir toplu katliam daha kaldıramayacağını vurgulayan Çelik, bu abluka böyle devam ettiği takdirde olayların metropollere de sıçrayabileceği uyarısında bulunarak, çözüm masasının tekrar kurulmasını istedi.

‘BEN KÜRDÜM, BENİ KABUL EDEN ÖYLE ETSİN’

“Sur’da Kürt, Türk, Alevi, Zaza, Arap hepimiz kardeş gibi yaşayıp gidiyorduk” diyen Çelik, bu son savaşın herkesi bir yerlere savurduğunu, yeniden ölümlerle sarsılmaya başladıklarını ifade etti. Çelik, medeniyet beşiği olan Sur’da evlerin harabeye döndüğünü, kültürün yok edildiğini belirtti. TOKİ’nin Sur’a girmesine de kesinlikle izin vermeyeceklerini kaydeden Çelik, TOKİ zihniyetini şöyle özetledi: “5-6 sene önce Lalebey mahallesinin bir kısmında ve Alipaşa mahallesinin birkaç sokağında TOKİ konutları yaptılar. Tüm insanları kandırdılar. Değeri çok yüksek olan evleri yıkıp, o ev karşılığında yurttaşlara basit birer daire verdiler. İnsanlar 70 yaşında kiracı oldu. TOKİ’yi kabul etmeyeceğini ve hiçbir yere de gitmeyeceğini vurgulayan Çelik, “Tek kişi de kalsam mahallemi terk etmeyeceğim. Ben Kürdüm ve kimliğimle gurur duyuyorum. Babamın adı Alo ise ben ona Ali diyemeyeceğim gibi, annem Fatê ise ona Fatma diyemeyeceğim gibi, ben de anadilimle, kimliğimle, kültürümle Kürdüm. Beni kabul eden böyle kabul etsin” dedi.