Çete saldırıları ve ambargo altındaki Rojava ve Şêx Meqsud

Rojava devriminin ilk günlerinden bu yana gerek Türk devleti ve gerekse de Barzani/KDP Kürt Özgürlük Hareketi karşıtlığı temelinde birleşti ve Rojava düşmanlığını her geçen gün daha da artırdı.

Rojava devriminin ilk günlerinden buyana gerek Türk devleti ve gerekse de Barzani ve KDP’si Kürt Özgürlük Hareketi karşıtlığı temelinde birleşti ve Rojava düşmanlığını her geçen gün daha da artırdı.

Tabi Türk devleti ve Barzani ve KDP’si Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığını Suriye’deki savaşın kilit noktası olan Halep Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallesine de yaydı ve de geliştirdi. 

Kürt Özgürlük Hareketi ve Rojava devriminin tasfiyesi ve de boğulması temelinde ortaklaşan Türk devleti ve Barzani ve KDP’sinin savaşmaları için vekalet verdikleri çete grupları Şêx Meqsud Mahallesi, Eşrefiye mahallesi Ezaz ve Efrin hattında saldırılarını yoğunlaştırarak sürdürüyor.

Türk devleti Ezaz ve Efrin hattında sadece çete gruplarının saldırıları ile de yetinmiyor, bizatihi bölgede QSD güçlerini, özellikle de sivil yerleşim alanlarını bombalıyor. Bu da yetmezmiş gibi Kobanê ve Suruç arasındaki Mürşitpınar sınır kapısını da tüm insani yardımlara kapattı.

Türk devletine paralel olarak Barzani ve KDP’si de Semalka sınır kapısını tüm geçişlere kapattı. Barzani ve KDP’si buna ek olarak Rojava’ya geçiş yapmak isteyen uluslararası heyetleri dahi engelliyor. Barzani ve KDP bağlantılı ENKS çeteleri de bu süreçte Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallelerinde, Şehba bölgesinde, Ezaz ve Efrin hattında Kürt katliamlarına imza atıyor.

Hatırlanacağı üzere kendilerine Rojava peşmergeleri adı veren ENKS çeteleri Ezaz hattında bir açıklama yaparak Ezaz, Cerablus ve Mınbiç’in düşmesine izin vermeyeceklerini basına ve kamuoyuna açıklamıştı. Tabi bu durum Türk devleti ve Barzani ve KDP’sinin Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı temelinde ortaklaştığının bir kez daha kanıtlanması anlamına gelmektedir. 

ŞÊX MEQSUD VE EŞREFİYE MAHALLELERİNE YÖNELİK SALDIRI VE AMBARGO

Halep’in Şêx Meqsud ve Eşrefiye Mahallesi Suriye savaşının başından bu yana DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Cephet El Şamiye, Ceyş El İslam vb. çete gruplarının hedefi oluyordu. 

Şêx Meqsud ve Eşrefiye Mahallesi özellikle de 2015 Mayıs ayından bu yana Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve KDP bağlantılı ENKS çetelerinin yoğun saldırıları altında. Şu ana kadar çete saldırıları sonucu onlarca sivil yaşamını yitirirken, yüzlercesi de yaralandı.

YPG Halep Komutanlığı da saldırıların ve saldırgan grupların Türk devleti ve Barzani ve KDP’si tarafından koordinasyonu yapıldığını her fırsatta dile getiriyor. YPG Halep komutanlığının bu türden açıklamalarını YPG’nin tutukladığı çete üyelerinin verdiği itiraflar ile kesinleşiyor.

Suriye savaşın ağırlaşmaya başlaması ile birlikte Halep Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallesine dönük Kürtsüzleştirme politikaları devreye konuldu. YPG/YPJ güçlerini alt edemeyen çete grupları Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallesine yönelik bombardımanlarını artırırken, bölgeye dönük kuşatma ve ambargo uygulamaya başladı. 

Kuşatma ve ambargo nedeniyle Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallerinde yaşayanların gündelik yaşamı oldukça zorlaştı. Bölgede özellikle de ilaç ve sağlık malzemeleri konusunda büyük bir sıkıntı yaşanıyor. 

Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallerinde ilaç ve sağlık malzemeleri oldukça sınırlı. Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallerinde halk SUK ve ENKS çetelerinin yoğun saldırıları, kuşatma ve ambargosu altında yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Böylesi bir durumda BM başta olmak üzere uluslararası insan hakları örgütlerinin sessizliği dikkat çekiyor.

Mahalleye yönelik kuşatma ve saldırılar sürerken, halk yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Mahalledeki ilaç ve sağlık malzemelerinde eksiklik yaşanması nedeniyle çoğu hastanın durumu gittikçe ağırlaşıyor.

BÖLGEDEKİ SALDIRILAR TÜRK DEVLETİ VE BARZANİ/KDP ORTAKLIĞINDA SÜRÜYOR 

Türk komutanlarından oluşan bir grup 16 Kasım 2015’te SUK ve ENKS çeteleri ile bir araya geldi. Türk komutanları ve SUK / ENKS çeteleri arasındaki toplantıdan Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallesine yönelik kuşatma ve ambargonun devam ettirilmesi kararı çıktı.

Bu toplantıda SUK ve ENKS çeteleri mahallelerin 5 yıldır saldırı, ambargo ve kuşatma altında olmasına rağmen mahalle sakinleri ve YPG/YPJ güçlerinin direndiğini söylemişti. Bu toplantı ardından SUK ve ENKS çetelerine Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallesine yönelik saldırı, kuşatma ve ambargoyu ağırlaştırması görevi verildi.

Türk komutanları bu görevin ifa edilmesi için SUK ve ENKS çetelerine İdlip, Ezaz, Cerablus üzerinden askeri ve lojistik sağlanacağını söyledi. Türk devleti SUK ve ENKS çetelerine İdlip, Ezaz ve Cerablus üzerinden onlarca araçlık konvoy ile askeri ve lojistik destek gönderdi. Söz konusu bu konvoylar uluslararası basın kuruluşları tarafından görüntülendi.

Türk devleti bununla da kalmayarak İdlip’ten getirdiği 2 bin çete üyesini bölgesine gönderdi. Ardından Cerablus bölgesine de SUK ve ENKS çetelerinden oluşan büyük bir grup ile çete takviyesi yaptı. Barzani ve KDP’si de Türkiye üzerinden kendilerine Rojava peşmergeleri adı veren ENKS’ye bağlı çeteleri Şêx Meqsud, Eşrefiye, Ezaz ve Efrin hattına yerleştirdi.

ŞÊX MEQSUD VE EŞREFİYE’DE KÜRTSÜZLEŞTİRME POLİTİKASI İZLENİYOR

Türk devleti ve Barzani ve KDP’si Ezaz ve Cerablus üzerinden bölgeye yerleştirdikleri SUK ve ENKS çetelerine yoğun askeri ve lojistik destek sağlayarak, hatta Ezaz ve Efrin hattında Türk devleti bizatihi gerçekleştirdiği saldırılar ile yoğun bombardıman ile bölgeyi Kürtsüzleştirmek istiyor.

Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallesine yönelik SUK ve ENKS çetelerinin gerçekleştirdiği yoğun saldırılar bu durumu özetliyor adeta. Şêx Meqsud mahallesi Heyva Sor a Kurd birçok kez BM başta olmak üzere uluslararası insan hakları örgütlerine halka yardım etmesi çağrısında bulundu. Heyva Sor a Kurd özellikle de ilaç ve sağlık malzemelerinin temin edilmesi için defalarca çağrıda bulunmuştu.

Heyva Sor a Kurd başta BM olmak üzere uluslararası toplumu, mahalle sakinlerinin yaşamlarının tehlike altında olduğunu ve bu tehlikenin ortadan kaldırılması için insani yardım koridoru açılması için defalarca duyarlılık çağrısında bulundu.

Bütün çağrı ve açıklamalarda günlük olarak sivillerin bombardıman altında olduğunu bu saldırılar sonucu birçok kişinin yaralandığı ya da öldürüldüğü belirtilmesine rağmen BM ve uluslararası kurumlar sessiz kaldı ve çağrıları yanıtsız bıraktı.

Tabi bu durum bölgenin insansızlaştırılmak özellikle de Kürtsüzleştirmek istendiğini, BM ve uluslararası kurumların sessiz kalarak bu planları onayladığı anlamına da gelmektedir.

İNSANLAR ÖLÜME TERK EDİLİYOR

BM, Suriye’nin Madaya, Fua ve Kefreya kasabalarına yönelik ambargo ve kuşatmanın kaldırması için toplantı gerçekleştirmiş ve bu görümeler sonucunda rejim ve çete grupları ile anlaşılmış bu bölgelere yardım göndermişti.

Aynı BM ve uluslararası kurumlar kuşatma ve ambargo altında olan ve de SUK ve ENKS çete gruplarının saldırıları altında yaşam mücadelesi veren Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallesini görmüyor. Keza aynı şekilde Dêra Zor bölgesindeki insanların yaşamları da rejim ve DAİŞ arasındaki çatışmalar nedeniyle zor durumda. Bölgede hem DAİŞ hem rejim ambargosu söz konusu.

Hal böyle olunca insan sormak istiyor; Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallesi Suriye’nin bir mahallesi, bir parçası değil mi? Şêx Meqsud ve Eşrefiye kuşatma ve ambargo altında değil mi? Yani bu mahallerde Suriye haritasının içinde değil mi?

BURJUVAZİNİN ÖRGÜTLENME HIZI, DEVRİMİN ÖRGÜTLENME HIZINDAN DAHA HIZLI

Savaşın acımasızlığı ve yıkıcılığı dünyanın her yerinde olduğu gibi Rojava ve Suriye gerçeğinde de kendisini gösteriyor.

Dünyadaki tüm savaşlar incelediğinde görülecektir ki her savaş beraberinde fırsatçılığı ve savaş piyasasını getirmiştir. Bu durum Rojava ve Suriye gerçeğinde çok daha acımasız bir şekilde kendisini gösteriyor.

Türk devleti ve Barzani ve KDP’sinin Kürt Özgürlük Hareketi ve Rojava devrimi düşmanlığı temelinde uyguladığı ambargo sonucu bu ambargoyu fırsata dönüştürmek isteyen birçok tüccar ortaya çıktı.

İnsan tüccarları, silah tüccarları, ticaret tüccarları bunlardan başlıcaları. Bunlara karşı her ne kadar önlemler alınmaya çalışılsa da aslında pek başarılı olunduğu söylenemez. Tabi bu durum esas olarak kapitalist savaş düzenin ve burjuvazinin örgütlenme hızının devrimin örgütlenme hızından daha çabuk ve daha hızlı olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. 

KOBANÊ VE CİZİR KANTONU DA AMBARGO VE KUŞATMA KISKACINDA

Türk devleti ve Barzani ve KDP’si tarafından Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahalleleri, Ezaz ve Efrin hattında uygulanan Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı Rojava kantonları Kobanê ve Cizir kantonunda da devrede.

Türk devleti ve Barzani ve KDP’si tarafından Rojava’da uluslararası alanda da bir suç olan ‘açlıkla terbiye’ politikası izliyor. 

Emperyalizmin yeni dönem stratejisi olan ‘boğulma hissi ver, kurtar’ politikasının bir parçası olan ‘açlıkla terbiye politikası’ gereği olarak Mürşitpınar sınır kapısı Türk devleti tarafından, Semalka sınır kapısı da Barzani ve KDP’si tarafından kapatılmış durumda.

Kobanê’nin yeniden inşası amacıyla gönderilen ilaç ve gıda yardımları, inşaat malzemeleri Türk devleti ve Barzani ve KDP’si tarafından Mürşitpınar sınır kapısı ve Sêmalka sınır kapısı kapatılarak engellendi. 

Semelka sınır kapısı ve Mürşitpınar sınır kapısının kapatılması dezavantaj sağladığı gibi kimi avantajlarda sağlıyor. Örneğin alternatif yönelimler gelişiyor. Örneğin Kobanê’de Yeniden İnşa Koordinasyonu, yüz binlerce ekmek çıkaran Kaniya Kurda ve Berxbotan köylerinde fırın kurarken, değirmen, beton ve briket santrallerini, mucur ocağı, içinde 11 büyük tanker bulunan Memit yakıt deposu, Alman sağlıkçıların ortaklaştığı sağlık merkezi yaparak, tüm sınır kapısı ambargolarına rağmen çalışmalarına ara vermeden devam ediyor.

Ancak yine de her iki kantonda da sınır kapılarının kapatılması dolayısıyla halkın gündelik ihtiyaçlarını karşılamada sorunlar ile karşılaşıyor. Kapitalist savaş düzeni ve burjuvazi bu iki kantonda da iş başında.