Duymak: 5 kilo kemik vererek, 'Al bu senin eşin' dediler

Lütfiye Duymak, “Bana 5 kilo kemik vererek, 'Al bu senin eşin' dediler. Hesabını soracağım” dedi.

Cizre’deki birinci vahşet bodrumunda katledilerek ailesine külleri teslim edilen 51 yaşındaki Mahmut Duymak, Cizre’yi terk etmemiş ve bağlandığı televizyon programında, “İnsanlık nerede, nasıl hesap verecekler. Cesetlerimize mi hesap verecekler?" diye tepki göstermişti. Sesleri duyulmayan eşinin cenazesini alan Lütfiye Duymak, “Bana 5 kilo kemik vererek, 'Al bu senin eşin' dediler. Hesabını soracağım” dedi.

Geri adım atmayan duruşuyla Cizre'de günlerce süren direniş, Kürt tarihine şimdiden adını yazdırdı. Devletin halkın iradesine yönelik ağır silahlarla ve psikolojik savaş yöntemleriyle yürüttüğü topyekun saldırıya karşı, ilçe halkı ve onlarla dayanışmak için Cizre'ye gelen 200'ün üzerinde insan can verdi. Can verenler arasında üniversite öğrencisi, kadın, yaşlı, çocuk, bebek, hatta anne karnındaki masumlar yer alıyordu. Yaşamını yitirenlerden biri de 6 çocuk babası 51 yaşındaki Mahmut Duymak'tı. Cizre’nin Cudi Mahallesi’nde yaşıyordu. Şehir içi nakliye işi ile uğraşan Duymak, 90’lı yıllarda devlet tarafından yakılan köyleri Deştalelan'dan Mersin’in Tarsus ilçesine göç etti. 2001 yılında tekrar doğduğu Cizre'ye, toprağına döndü. Ailesi Cudi Mahallesi’nde yoğun saldırılar nedeniyle Nur Mahallesi’ne geçerken, o devlet saldırıları sonucu yaralananları kurtarmak için canı pahasına mücadele etti.

Duymak, Cizre’de 20 Ocak tarihinde devlet güçleri tarafından katledilenlerin cenazelerini almak için HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız ile birlikte beyaz bayraklarla yola çıkan ve 3 kişinin kameralar önünde katledildiği, İMC TV kameramanı Refik Tekin ile birlikte 9 kişinin yaralandığı grup içinde en önde görüntülenmişti. Devlet güçlerinin saldırısından yara almadan kurtulan Duymak, Cizre’de kalmaya ve direnişe destek vermeye devam etti. Duymak, son olarak Ahmet Tunç ile Cudi Mahallesi’ne gitti, yanındaki arkadaşının katledilmesi üzerien korunmak için Cudi Mahallesi’ndeki ‘vahşet bodrumu’ olarak anılan 23 numaralı binanın bodrumuna sığındı. Bu bilgi, televizyona katılarak durumlarını anlatmasıyla ortaya çıktı.

Duymak o telefon bağlantısında AKP’nin katliamlarına karşı dünyanın sessizliğine şu cümlelerle sitem etmişti: “İnsanlık nerede, nasıl hesap verecekler. Cesetlerimize mi hesap verecekler! Yazıklar olsun insanlığa. Bu insanlık kendisinden utansın. İnsanlık Cizre’de toplarla tanklarla dövülüyor. Keskin nişancılar tarafından öldürülüyor. Yeter artık. Biz de insanız, nerede bu insanlar? Eğer insanlık yaşatılacaksa herkesin buraya müdahale etmesi gerekiyor. Belki bir daha konuşamayız. Saygılar selamlar.”

Duymak’ın Silopi Habur Sınır Kapısı’ndaki geçici ATK’de bekletilen cenazesi günler sonra DNA eşleştirmesi ile tespit edilebilirken, Duymak’ın cenazesinin tamamen yakıldığı ortaya çıktı. Duymak’ın eşi Lütfiye Duymak, eşinin katillerinin peşini ömrünün sonuna kadar bırakmayacağını belirterek, “Nereye kadar giderse gitsin. İki elim onların yakasında olacak. Bu davanın peşini bırakmayacağım. Katliamın hesabını soracağız” diye konuştu.

Eşinin cenazesini teşhis edilmesinin imkansız olduğu için DNA eşleştirmesi yapıldığını belirten Duymak, acı dolu şu sözlerle tepkisini gösterdi: “Benim kocamı katlettiler. Bugün benim elime 5 kilo kemik veriyorlar. Al bu senin eşin diyerek. Eşimi vahşice öldürmüş. Yakmışlar. Hiçbir şeyi kalmamış...”

Duymak’ın oğlu Fırat Duymak da babası ile arkadaş iki arkadaş gibi olduklarını, babasının vahşice katledilmiş olmasının hesabını soracaklarını vurguladı.