Ertan: Van'da fiili sıkıyönetim hali var

Belediyelerinin gasp edilmesi ve kendilerine karşı yürütülen saldırılara ilişkin konuşan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Bedia Özgökçe Ertan, Van'da fiili sıkıyönetim hali olduğunu söyledi.

AKP-MHP rejiminin Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) 3 büyükşehir belediyesini gasp etmesinin üzerinden 46 gün geçti. Amed, Van ve Mardin'de yaşayan HDP'lilerin, belediye gasplarına karşı direnişi de devam ediyor. Belediyelerini alana kadar direnişlerinden vazgeçmeyeceklerini söyleyen HDP'liler, tüm engellemelere rağmen her gün sokaktalar. Zılgıtların, direniş şarkılarının ve sloganların eksik olmadığı direniş alanlarına, Türkiye ve Avrupa'da yaşayan Kürtler de destek eylemleri ile katkıda bulunuyor.

Tutsak HDP'li vekillerin kitaplarını imzalamak için TÜYAP'ın düzenlediği Amed 7. Kitap Fuarı'na katılan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Bedia Özgökçe Ertan, AKP-MHP rejiminin kayyum politikalarını, 46 gündür süren direnişlerinin yansımalarını ve karşılaştıkları engelleri ANF'ye anlattı.

'HALKIN VİCDANINA MÜDAHALE EDİLDİ'

Siyasi iktidarın iç ve dış siyasetteki tüm politikalarının çökmüş vaziyette olduğunu belirten Ertan, ülkenin artık yönetilemediğine dikkat çekti. Özellikle OHAL döneminden beri haklarının daha fazla gasp edilmeye başlandığının altını çizen Ertan, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik ağır saldırıların devam ettiği vurguladı. Ertan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Türkiye halkları, hiçbir dönem bu kadar ağır tahribatın yaşandığına şahitlik etmemişti.

Özellikle son birkaç yıldır, Kürt siyasetine ve halkına dönük yaşam hakkı ihlali başta olmak üzere her türlü hak talebi ağır bir şiddet yöntemi ile bastırılmaya çalışılıyor. 19 Ağustos'ta yapılan şey, OHAL KHK'si ile kanuna yedirilmiş ve kanun haline getirilmiş. Ama anayasaya aykırı olan bir yetkiyi, tam anlamıyla kötüye kullanarak, Kürt halkının seçme-seçilme hakkını elinden alan bir şeydir. Halkın kendisini yönetme hakkına, vicdanına ve biçimine müdahale edilmiştir."

'KÜRT HALKI BU ZULMÜ KABUL ETMİYOR'

Hem partilerine oy vermiş, hem de vermemiş olan insanların söz konusu haksızlığı kabul etmediklerini aktaran Ertan, "Geçen dönem, bir takım gerekçeler oluşturarak Türkiye kamuoyunu kısmen de olsa manipüle etmeyi başarmışlardı. Türkiye'yi ne hale getirdiklerini ve ayrımcılığı ne kadar körüklediklerini toplumun tüm kesimleri görüyor. Kürt halkı, elbetteki hiçbir koşulda yapılan bu haksızlığı ve zulmü kabul etmiyor.

Kürtler bunu zaten sokaklarda, evlerinde ve tüm yaşam alanlarında her yönüyle ifade ediyorlar. Ama bugün demokratik hak arama yöntemlerinin tamamı askıya alınmış vaziyette. Söz söyleyen herkesin gözaltına alındığı, tutuklandığı ve hatta ağır işkencelerden geçtiği bir dönemde yaşıyoruz. Türkiye'nin bütün bölgeleri aynı iklimde yaşıyor" diye konuştu.

'ANTİ PROPAGANDALARA RAĞMEN HALK TERCİHİNİ YAPTI'

Gasp edilen belediyelerine tepki olarak gelişen Van'daki toplumsal atmosfere ilişkin de bilgi veren Ertan, şunları paylaştı: "Tepkilerin, medyaya yansıyanlardan daha çok olduğunu söyleyebilirim. Kaldı ki tepki gösterilecek alanları da çok ciddi oranda kıstıkları ve engelledikleri için gerçek tepki bugün sokakta çıkmıyor olabilir. Ama gerçek tepki zihinlerdedir, yüreklerdedir ve ilk fırsatta devasa boyutta açığa çıkacaktır. Bize yapılan şey, şahsımıza yapılan bir şey değildir elbette.

Bizim şahsımızda somutlaşan şey, milyonlarca seçmenin vicdanıdır, geleceğidir ve nasıl yönetilme isteğidir. Sonuçta halkımız, 31 Mart'ta hem 'Kayyum istemiyoruz' diye sandığa gitti, hem de 'Biz onca karalamanıza, yıpratmanıza, vekilleri ve eş genel başkanları tutuklanmanıza, kriminalize etmenize rağmen, biz yine bu insanları seçiyoruz' dedi. Bu, çok önemli bir mesajdır. O yüzden devletin bugünkü müdahalesi şahsımıza değil, işte tam da bu halk iradesine yöneliktir."

VAN HALKI YANIMIZDA

Van'da AKP polislerinin engelleme ve saldırılarına ilişkin de konuşan Ertan, şunları ifade ederek konuşmasını tamamladı: "Van'da 3 yılı aşkın bir süredir sıkıyönetimi aşan koşullarda engellemeler ve ablukalar söz konusu. Bunu kentin Valisinin kararına dayandırarak ve güvenlik gerekçesine bağlayarak uyguluyorlar. Yani şu anda Van'da, fiili sıkıyönetim var. Çünkü her türlü eylem, etkinlik, düşünce açıklama vesaire yasak. Ama bunların hepsi sadece bir kesime yasak. Yoksa her an, herhangi bir kalabalık camilerden çıkıp, arkasına devlet erkanını da alıp yürüyüşler yapabiliyor.

Diyelim ki bir müzik festivalinin iptal edilmesi için kendilerine 'Ahlak hareketi' diyen ama aslında gerçek ahlaksızlıkları da görmeyen kalabalıklar, yürüyüşler düzenleyerek harekete geçip iptal edebiliyorlar. Ama bizler gibi, gerçek hakikat arayışçısı olan ve hak talebinde bulunanlara, Kürtlere, partimize çok ciddi saldırılar ve engellemeler var. Sürekli bizi ablukaya alarak sesimizin duyulmasını istemiyorlar. Sanki bizler, yüz binlerce insanın oy verdiği kişiler değiliz de, marjinal bir grupmuşuz algısını yaratarak saldırıyorlar. Ama her şeye rağmen halk her zaman bizim yanımızda duruyor."