GÖRÜNTÜLÜ

KONGRA GEL 10. Genel Kurulu yapıldı

KONGRA GEL 10. Genel Kurulu, Medya Savunma Alanları’nda 161 delegenin katılımıyla gerçekleştirildi. KONGRA GEL Eşbaşkanlığı'na Remzi Kartal ve Hacer Zagros, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı'na da Cemil Bayık ve Besê Hozat yeniden seçildiler.

KONGRA GEL 10. Genel Kurulu 161 delegenin katılımıyla 1 Ağustos tarihinde Medya Savunma Alanları’nda başladı. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından Genel Kurul açılış konuşması KONGRA GEL Eşbaşkanı Hacer Zagros tarafından yapıldı. Genel Kurul’a katılanları selamlayan Zagros şunları söyledi: “Tüm zorluklara rağmen kendilerini bize ulaştırıp kongremize gelen tüm delegeleri selamlıyorum. Özellikle de şehitler diyarı Kobanê’den , kutsal Laleş’ten, Berivanların ve Berxwedanların diyarı Şengal’den gelen ve aynı zamanda tüm parçalardan ve yurtdışından gelen delegelerimizi selamlıyoruz. Yine her şeyden önce 10. KONGRA GEL Genel Kurulu adına Kürdistan’ın özgür dağlarından demokratik konfederalizmin önderi Önder Apo’ya sevgi ve selamlarımızı sunuyor ve kongremizi Önder Apo'ya armağan ediyoruz.

Tüm devrim şehitlerini anıyoruz. Yine son olarak gerçekleşen acı olay Rojava’nın Qamışlo kentinde yaşanan patlamada yaşamını yitirenlerin ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyoruz. Bu patlamayı gerçekleştirenleri kınıyor, onların mücadelelerinin takipçisi olacağız sözümüzü veriyoruz. Kongremizi gerçekleştirdiğimiz anlarda Minbic hamlesi başarıyla sonuç almaya doğru gitmektedir. Ebu Leyla şahsında bu kutsal hamleyi selamlıyoruz.’’

Açılış konuşmasından sonra delegeler Kürtçe, Arapça, Farsça ve Türkçe yemin etti. Daha sonra tüm bileşenler Genel Kurula raporlarını sundu. Ardından siyasal süreç değerlendirmelerine geçildi. Genel Kurul’un tüm gündemlerine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın değerlendirmeleri damgasını vurdu. Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlüğü de Genel Kurul’un öne çıkan başlıklarından oldu.

ORTADOĞU’YA MÜDAHALE ÖCALAN’A YÖNELİK KOMPLO İLE BAŞLADI

Ortadoğu’ya yapılan müdahaleye de dikkat çekilen değerlendirmelerde, bu müdahalenin ilk olarak 1998’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yapılan komployla başladığı vurgulandı. Devamla şunlar belirtildi: “Ortadoğu’ya bir müdahale var. Bu müdahale ilk başta 1998’de Kürt Halk Önderi’ne yönelik uluslararası komployla başladı. Bu, Ortadoğu üzerinde en aktif ve güçlü müdahaleydi. Bu aynı zamanda Türkiye üzerinde de bir müdahaleydi. Bu komplodaki esas amaç Önderliğimizi ve Hareketimizi tasfiye etmek, Türkiye’de etnik ve diğer bölge devletlerinde de mezhep savaşı geliştirmekti. Bu şekilde uluslararası güçler sermayenin çıkarları temelinde Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmek istedi. Ancak komplo planladıkları biçimde yürümedi, Önderlik bu komployu boşa çıkardı, mücadelesiyle Ortadoğu'daki gelişmelere yeni bir yön kazandırdı. Bu nedenle onlar da stratejilerinde değişime gitmek zorunda kaldılar. “

TÜRKİYE’DE YAŞANANLAR 30 YILI AŞKIN DEVRİMCİ SAVAŞIN SONUÇLARIDIR

Türkiye’deki yaşanan kaosa yönelik şu ifadelere yer verildi:  “Birkaç tespit yapmak, doğrultuyu bütünlüklü ortak görüş olarak oluşturmak önemli. Çeyrek asırlık 3. Dünya Savaşı mevcut haliyle Türkiye’ye kilitlenmiş durumda. Türkiye’de olup bitenleri Ortadoğu'da yaşanan savaşın dışında ele almamak gerekiyor. Türkiye’deki savaş da en son 15 Temmuz’daki askeri darbe girişimi ve 20 Temmuz AKP’nin Olağanüstü Hal ilanı biçimindeki karşı sivil darbesiyle belirginleşiyor. Bunun içerisinde kuşkusuz Türkiye’deki mevcut durumun çok fazla asgari boyutu yok diye savaş kapsamından saymamak büyük yanlışlıklar içerir. Zaten 3. Dünya Savaşı’nın karakteri budur. Askeri boyut az, siyasi boyut çok önde olan bir savaştır bu. Türkiye’deki durum tam olarak buna uyuyor. Mevcut yaşanan iç çelişki ve çatışmalı durum, iktidar kavgası 2 yönden kaynaklanıyor. Bir tanesi çeyrek asırlık 3. Dünya Savaşı’nın sonucu, diğeri de 43 yıldır Önder Apo öncülüğünde yürütülen özgürlük mücadelemiz. Yaşananlar, 30 yılı aşkın süren devrimci savaşın sonuçları oluyor.  Böyle bir çelişki ve çatışmalı durumu esas olarak bizim mücadelemizin yarattığını belirlememiz gerekli.”

ORTADOĞU’DA GELİŞEN SAVAŞIN ULUSLARARASI ETKİLERİ TARTIŞILDI

Ortadoğu’da gelişen savaşın uluslararası alandaki etkileri üzerinde durulan Genel Kurul’da, “Ortadoğu’da süren savaşta küresel güçler olan ABD-AB ile AKP arasındaki çelişki ve çatışmanın geldiği düzey, bizim mücadelemizle de eşzamanlı birleşince, bir süredir bu güçler arasındaki yoğun çelişki ve çatışma daha da artmış bulunuyor. Davutoğlu hükümetinin düşüşü bununla bağlantılıdır. Bu güçler arasındaki mücadelenin sonucu Tayip Erdoğan yönetimi hamle yapıp Davutoğlu’nu görevden alınca, bu sefer diğer güçler de 15 Temmuz darbesiyle kendi pozisyonlarında yaşadıkları zayıflığı aşmak istediler. Ancak bu iktidar mücadelesinden şimdilik başarılı çıkan Tayyip Erdoğan kanadı oldu. Darbe başarısız kaldıktan sonra Tayyip Erdoğan kurduğu faşist soykırımcı blokla darbe karşıtlığı adı altında ak, kara, yeşil faşizmini birleştirerek Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı bir saldırı cephesi oluşturmuştur.

3. Dünya Savaşı’nın geldiği noktayı 1. Dünya Savaşı’nın sonrasındaki Lozan’dan önceki süreçle kıyaslamak çok yanlış değil. Mevcut haliyle Kürt’ü inkar eden, imha etmek isteyen ulus-devletçi sistemi oluşturan ulusal ve bölgesel güçler arasında 93 yıllık birlik parçalanmıştır. Çok sert bir iktidar savaşının içerisindedirler. Birbirlerine karşı hamle ile etkili olmak istiyorlar. Tabii nasıl sonuçlanacağı mücadele eden güçlerin durumuna bağlıdır. Böyle bir durum da açığa çıkmış ve netleşmiş değil. Mevcut durumu hem dış güçlerle o zamanki ilk iktidar güçleri arasındaki çatışmayı, hem de Türkiye’nin kendi iç çatışmasını o dönemle insan rahat kıyaslayabilir” denildi.

ŞENGAL KATLİAMI ANMASI YAPILDI

Ayrıca kongrenin üçüncü gününde Şengal katliamının yıldönümü vesilesiyle bir anma gerçekleştirildi. Burada PADE üyesi Heci Hesen tarafından bir konuşma gerçekleştirildi.

KONGRE GEL EŞBAŞKANLIĞI’NA ZAGROS VE KARTAL GETİRİLDİ

KONGRA GEL Eşbaşkanlığı’na tekrardan Hacer Zagros ve Remzi Kartal seçildi.

CEMİL BAYIK VE BESÊ HOZAT YENİDEN SEÇİLDİ

Ayrıca yarısı kadınlardan oluşan 34 kişilik KCK Yürütme Konseyi üyeleri seçildi. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’na yeniden Cemil Bayık ve Besê Hozat seçildiler.

KAPANIŞ KONUŞMASINI KCK YÜRÜTME KONSEYİ EŞBAŞKANI BAYIK YAPTI

4 gün süren kongrede kapanış konuşması KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık tarafından yapıldı. Bayık konuşmasına genel kurula teşekkür ederek başladı ve şunları söyledi:

Konuşmama başlamadan önce, 10. KONGRA GEL Genel Kurulu bir kez daha eşbaşkanlık görevini bizlere verdiği için teşekkür ediyorum. Bizim dışımızda da Genel Kurul tarafından görevlendirilen arkadaşlara başarılar diliyorum. 161 delegenin katıldığı Genel Kurulumuz başarıyla sonuçlanmıştır. Kongre boyunca tüm arkadaşlarda netleşme ve kararlılık vardı. Bu da Genel Kurul’un başarıyla sonuçlanmasını sağlamıştır. 10. Genel Kurulu Şengal şehitlerine, Rojava şehitlerine, Bakurê Kurdîstan’da özyönetim mücadelesinde şehit düşen tüm arkadaşlara adıyorum. Bu kongrede önemli tartışmalar yürütüldü. Bu esaslar üzerinden ortak irade olarak bazı kararlar ortaya çıktı. Bu kararlar temelinde bir kararlaşma ve netleşme ortaya çıkmıştır. Artık konuşmalar tamamlandı, değerlendirmeler tamamlandı, kongre kararları üzerinde pratiğe girmemiz gerekiyor. Söz değil pratik zamanı! Geliştireceğimiz pratikle sonuçlar ortaya çıkacaktır. Eğer Genel Kurul başarıyla sonuçlanmışsa bunda Önderliğin emeği, halkımızın, gerillanın büyük çabası ve emeği çok büyük olmuştur. İnşa ve direnişin birlikte yürütülmesi gerekiyor. Yine kongrenin hazırlama sürecinde emek veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.

HER ZAMAN ÇALIŞMALARIMIZIN MERKEZİNE ÖNDERLİĞİ KOYMALIYIZ

Her zaman çalışmalarımızda, mücadelemizde, direnişimizde, savaşımızda Önderliği merkeze koymayı esas almalıyız. Çünkü tüm gelişme ve değişimler Önderlik çizgisi etrafında gelişmektedir. Sadece Kürdistan'da değil, Ortadoğu'da ne oluyorsa hepsi Önderliğimizin etrafında gelişmektedir. Eğer bizler bundan böyle değişimi ve gelişimi yaşayacaksak, önümüze koyduğumuz hedefleri hayata geçireceksek, Önderliği bu çalışmaların merkezine koyduğumuz oranda bu hedefleri gerçekleştirebiliriz. Bu nedenle gerek hareket olsun, gerek hareketin kurumları olsun, gerekse kadro, çalışan ve halkımız olsun, Önderliğin çizgisi, ölçüleri, Önderlik felsefesini, Önderliğin çalışma tarzını esas alması gerekir. O zaman tüm sorunları çözebilir, gelişim ve başarı sağlayabilir, halkımız için özgürlüğü gerçekleştirebiliriz. Gelişim ve başarılarımızın tamamı bu gerçekliğe bağlıdır. Ben inanıyorum ki tüm arkadaşlar bu gerçekliğin farkındadırlar. 10. Genel Kurulumuz soykırım saldırıları gölgesinde gelişti, böyle bir ortamda başarıya ulaştı. Eğer böyle bir durumda bu kurul başarıya ulaşmışsa burada önderliğin duruşu esastır.

Önderlik çok zorlu koşullar altında, baskı altında Kürt sorununun çözümü için birçok çalışma yürütmüştür. O çalışmaları yürüttüğü zaman da bizi ve halkı defalarca “bu çalışmaları demokratik siyasal çözüm için yürütüyorum, ancak bunun gerçekleşmeme ihtimali de vardır” diyerek uyarmıştır. Demokratik siyasal yolarla çözülmediğinde de halkın kendi çözümünü kendisinin gerçekleştireceğini vurgulamıştır. Dolayısıyla geçmiş dönemde görüşmeler oluyor, sorun çözülmüş gibi yaklaşımlar çokça karşılaştığımız gibi gafleti ortaya çıkarmıştır. Görüşmeler var, bir daha savaş olmaz gibi yaklaşımların nasıl bir gaflet olduğunu herkes yaşayarak görmüştür. Bu açıdan son bir yılda olduğu gibi savaş bundan sonra daha da şiddetli biçimde yaşanacaktır. Tarihimiz göstermiştir ki, halkımız üzerinde sürekli katliamlar yürütülmüştür. Bu bazen yoğun oldu, fakat hiçbir zaman durmamıştır. Bu nedenle Önderlik; örgütlülüğünü geliştirmek, öz savunmayla kendini korumak, her zaman temel bir görevdir, demiştir.

İnşa ve direnişin birlikte yürütülmesi gerekiyor. Eğer bunlar birlikte yürütülmezse bizler hedeflerimize ulaşamayız. Ne kadar inşayı geliştirirsen o kadar direnişi güçlendirirsin, ne kadar direnişi geliştirirsen o kadar inşayı geliştirirsin. İnşa sadece bir dönem için değildir. Her dönem içindir. Eğer inşa bu şekilde doğru anlaşılırsa, doğruda geliştirilir. O zaman amaçtan uzaklaşma olmaz. Bizim sloganımız inşa ve direnişi birlikte geliştirmektir. Genel Kurul da sloganını bu temelde “Demokratik özerkliği geliştirelim, Önderliğin ve halkın özgürlüğünü kesinleştirelim” biçiminde belirledi.  

Çok defa halkımızın özgürlük mücadelesinin önünü kesmek istediler. Her bunu yapmaya kalktıklarında hareket hamleler geliştirdi ve onların çabalarını boşa çıkardı. Bu nedenle ben herkese bu esaslar ve özgürlük ruhu temelinde aldıkları sorumlulukları ve görevleri en yüksek düzeyde yerine getirmeye çağırıyor, bu temelde tüm arkadaşlara başarılar diliyorum.

Bijî 10. Genel Kurul,  Bijî kahraman şehitlerimiz,  Bijî Serok Apo. ”

...