'Mesrur Barzani’nin tutumu Türk işgalini meşrulaştırıyor'

Güney Kürdistan’daki kitlesel protestoların hareketlerine mal edilmeye çalışıldığını belirten KCK Dışilişkiler Komitesi: Bu propagandayı yapanlar çok bilinçli bir şekilde halkı birbirine karşı kışkırtmakta ve gerginliğin derinleşmesine hizmet etmektedir.

Güney Kürdistan hükümeti başbakanı Mesrur Barzani’nin dün yaptığı değerlendirmeler ve Güney Kürdistan’daki kitlesel protestolara ilişkin açıklama yapan KCK Dışilişkiler Komitesi “Mesrur Barzani aynı basın toplantısında PKK’nin Kürdistan da Türk işgaline karşı verdiği kahramanca direnişi de ters yüz ederek bu direnişi karalamıştır. Güney Kürdistan topraklarının bir bölümünü işgal eden faşist Türk devletine hiç değinmeyen Başbakan Mesrur Barzani’nin bu tutumu ancak Türk işgalini meşrulaştırmakta ve devamını sağlamaktadır” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan KCK Dışilişkiler Komitesi şunları belirtti: “Kürdistan Hükümeti başbakanı Mesrur Barzani dün basın toplatısında yaptığı açıklamalar ile birçok olayın iç yüzünü çarpıtmıştır. 2014 yılında DAİŞ Şengal’e saldırdığında Êzidî halkını korumayarak terk eden KDP, 9 Ekim tarihinde Irak hükümetiyle yaptığı anlaşma ile Êzidî halkını yeni bir tehlike ile karşı karşıya getirmiştir.

DAİŞ saldırılarına karşı Êzidî halkına yardım eden ve onları katliamdan kurtaran PKK hareketi Êzidîler kendilerini savunur ve yönetir duruma geldikten sonra Ağustos 2018’de resmi olarak Şengal’den çekilmiştir. Tüm dünya bu geri çekilmeyi basından takip ederek şahit olmuştur. Ama KDP ve Türk devleti sürekli tersini propaganda yaparak oradaki halkın öz yönetim ve öz savunmasını hep kriminalize etti ve saldırdı.

Oysa şimdiye kadar 74 ferman ile yüz yüze gelen Êzidî halkının kendisini yönetmesi ve savunması temel hakkıdır. Şengal halkı Irak yasalarıyla garantiye alınmış öz savunma ve özerkilikelerini talep etmektedir. Biz de halkın bu meşru ve haklı talebini hep destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz. 9 Ekim Hewlêr-Bağdat mutabakatını buna karşı bir girişim olarak gören Şengal halkı 2 aydır eylemler yapmakta ve anlaşmanın geri çekilmesini talep etmektedir. Ama Mesrur Barzani dün yaptığı açıklama ile Şengal’i yeniden hedef göstermiştir. Şengal halkının özerkliği Kürdistan ve Irak yasalarına aykırı değildir. Tam tersine onları güçlendirecektir.

MESRUR BARZANİ KAHRAMANCA DİRENİŞİ KARALADI

Mesrur Barzani aynı basın toplantısında PKK’nin Kürdistan da Türk işgaline karşı verdiği kahramanca direnişi de ters yüz ederek bu direnişi karalamıştır. Güney Kürdistan topraklarının bir bölümünü işgal eden faşist Türk devletine hiç değinmeyen Başbakan Mesrur Barzani’nin bu tutumu ancak Türk işgalini meşrulaştırmakta ve devamını sağlamaktadır. Biz Türk işgaline karşı KDP’nin yanımızda yer almasını ve karşılıklı diyalog ve görüşmelerle sorunların ele alınmasını bir kez daha belirtiyoruz.

PROTESTOLARDA PARTİ BİNALARININ YAKILMASI KÜRT DÜŞMANLARINA HİZMET EDİYOR

Diğer taraftan KDP’ye yakın bazı basın organları birkaç gündür Güney Kürdistan’da meydana gelen kitlesel protesto gösterilerinde orataya çıkan bazı şiddet olaylarını hareketimize mal etmeye çalışmaktadır. Bu propagandayı yapan kesimler çok bilinçli bir şekilde halkı birbirine karşı kışkırtmakta ve gerginliğin derinleşmesine hizmet etmektedir. Hatta bilinçli bir şekilde Türk devletinin Güney Kürdistan’ı istikrarsızlaştırma ve iç çatışma çıkarma politikasına zemin hazırlamaktadırlar. Zaten Türk MİT’i bu yönlü ciddi bir çalışma ve provokasyon içerisindedir. Biz hareket olarak diğer tüm kesimler gibi halkın meşru taleplerinin karşılanmasını ve sorunların demokratik taamüller temelinde çözülmesini hep dile getirdik. Bu son protesto gösterilerinde de aynı tutum sahibiyiz. Son yaşanan olaylarda bazı parti binaları ve resmi kurumların yakılması şiddet kullanılması kabul edilemez ve ancak Kürt düşmanlarına hizmet eder. Diğer taraftan göstericilere karşı şiddet kullanmayı ve silahlı saldırıları kınıyoruz. Halkın talepleri meşrudur ve acil olarak demokratik yollar kullanılarak çözüme kavuşturulmalıdır. Bu vesile ile protesto hakkını kullanan kitlelerin de provokasyonlara gelmeden taleplerini barışçıl ve demokratik yollarla dile getirmesinin gerekliliğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.”