Musul operasyonu bilmece olmaktan çıkıyor/Cihan Özgür

DAİŞ Suriye’de her gün mevzi kaybederken, Irak’ta ise gözler olası Musul operasyonuna çevrilmiş durumda.

DAİŞ Suriye’de her gün mevzi kaybederken, Irak’ta ise gözler olası Musul operasyonuna çevrilmiş durumda.

Irak hükümeti Selahaddin ve Anbar vilayetlerinde çete örgütüne karşı elde ettiği başarılarla DAİŞ’i Musul’a sıkıştırdı ve Musul operasyonunu gündemine aldı.

Irak Başbakanı Haydar El Ebadi, 2016 yılında Musul’u özgürleştireceklerine dair halka söz verdi.

Her ne kadar, hangi güçlerin Musul operasyonuna katılacağı, nasıl bir strateji izleneceği ve kurtarılan Musul’un hangi otorite tarafından yönetileceği gibi temel konular belirsizliğini korusa da, yapılan açıklamalar bütün güçlerin ilk etapta Musul’un DAİŞ’ten temizlenmesi gerektiğinde hemfikir olduğunu gösteriyor.

Irak merkezi hükümeti, DAİŞ ile mücadelede Suriye’de oluşan konseptten faydalanmak istiyor. Büyük operasyon için iç ve dış koşulların oluştuğu görülüyor.

Türkiye’nin Rojava konusundaki tutumunun Türk devletini uluslararası alanda yalnızlaştırması, Suudi ile birlikte başını çektiği Sünni blokun Irak’ta kurmayı hedeflediği Musul merkezli Sünnistan hedefini zora sokmuş durumda. Ayrıca Başika krizinde Türkiye, KDP dışından hiçbir güçten destek alamadı ve geri adım attı. Bu durum Irak’ın elini güçlendirdi.

Öte yandan Bağdat hükümetinin geçen haftalarda Rus yetkililerle gerçekleştirdikleri bir dizi görüşmede, Musul konusunda Moskova’nın destek sözü verdiği belirtiliyor.

 

MUSUL KONUSUNDA BAĞDAT İLE KÜRTLER ANLAŞTI MI?

 

Son günlerde Irak ordusuna ait yüzlerce zırhlı araç, tank, ağır silah ve binlerce asker ve Şii milis, Hewlêr güzergahını kullanarak Kürt güçlerin denetiminde bulunan Maxmur ve Gwer bölgesine konumlandırıldı.

Hem Iraklı askeri yetkililer hem de Peşmerge Bakanlığı, yapılan güç takviyesinin Musul operasyonuna hazırlık olduğunu gizlemiyor. Öyle görünüyor ki Bağdat ile Kürtler bir koordinasyon dahilinde hareket ediyor.

Ebadi’nin geçen günlerde Sünni aşiretlerin önde gelen isimlerini kabul etmesini de Musul için hazırlık kapsamında değerlendirmek mümkün.

Malum, Musul Irak’ın en büyük kentlerinden birisi ve hala yüzbinlerce sivil yaşıyor. Dolayısıyla operasyonun kolayca sonuç alacağını beklememek gerekiyor ama Irak merkezi hükümeti eğer komşu ülkelerle(İran-Türkiye) bir güç dengesi oluşturmak ve ülke içerisinde yitirdiği otoritesini geri kazanmak istiyorsa Musul’u almaktan başka çaresi bulunmuyor.

 

Şİİ SÜNNİ MUAMMASI...

 

Bölgesel konjonktür ve uluslararası siyaset böylesi bir operasyona imkan verse de, göz ardı edilmemesi gereken en önemli etken sahadaki durum elbette.

Sahada irili ufaklı onlarca askeri güç var ve bu güçlerin bağlı olduğu siyasi merkezler var. Sahada Irak ordusuyla birlikte Iraklı Şii milislerin yanı sıra İran’ın, Lübnan’ın güdümünde olan Şii milisler var. Öte yandan Başika-Zardik, Maxmur, Kerkük, Şengal bölgesi Kürtlerin denetiminde. Buralarda peşmergenin yanısıra HPG gerillaları ve Êzdixan Savunma Güçleri(YBŞ) bulunuyor. Bir de tabii ki Nuceyfi’nin denetiminde, Suudi ile birlikte Türkiye’nin desteklediği ve sayılarının 10 bin civarında olduğu belirtilen Sünni milisler yani Heşd El Vatani(Vatan Savunma Güçleri)...

Sünni milisler, ‘eğer Şiiler(Heşd el Şebi-Seferberlik Kuvvetleri)varsa biz yokuz’ diyorlar.

Irak hükümeti, İran destekli Şii grupların etkinliklerini arttırmasından rahatsız. Dolayısıyla Arap Şiası, Fars Şiası çelişkisi bitmiş değil ve olası bir Musul operasyonunda İran desteki Şii gruplar tıpkı Ramadi ve Tikrit operasyonlarında olduğu gibi Musul’da da harekatın dışında tutulabilir. Bu durumda Sünni gruplar, Musul operasyonunda yer alarak olası bir zaferden pay kapmak isteyecektir.

 

Son dönemlerde Bağdat’ta yoğunlaşan görüşme trafiği, yapılan askeri hazırlıklar, bütün bu konuların masada olduğunu ve çözüm formülleri üzerine belli uzlaşmaların sağlandığını gösteriyor.

 

KDP ise Sünni blokta yer aldığı için Türkiye’nin güdümünde bir siyaset izliyor ve öyle görünüyor ki Sünni bloğun tavrı çerçevesinde hareket edecek.

 

MUSUL KONUSUNDA KÜRTLER KİLİT KONUMDA

 

KDP dışındaki diğer Kürt güçleri ise Musul ve Telafer’in kurtarılması gerektiği görüşünde hemfikir. Elbette yanıtı merakla beklenen bir konu da PKK gerillalarının bu operasyonda yer alıp almayacağı.

Irak Parlamentosu’nun YNK’li üyesi Şiwan Davudi bu konuda, ‘’DAİŞ’ten zarar gören kim varsa, bu operasyona katılabilir. Êzîdîlerin zaten askeri gücü var. Şiilerin milisleri var. Yerel grupların operasyona katılma hakkı var’’ diyor. 

HPG, DAİŞ’e karşı elde ettiği tecrübelerle bu operasyonda önemli rol üstelenebileceğini ifade ediyor ve PKK’li yetkililer, talep gelmesi durumunda böylesi bir operasyonda yer almak istediklerini deklere ediyorlar. Benzer biçimde YBŞ, Şengal’de oynadığı rolü pekala Musul ve Telafer’de de oynayabilir.

Musul operasyonunda Şengal, Maxmur, Kerkük alanlarının kritik önemde olduğu açık. Güçler buralardan Musul’a doğru harekete geçeceğine ve bu bölgelerde gerilla güçlerinin varlığı söz konusu olduğuna göre, PKK’nin ve YBŞ’nin görmezden gelinmesi mümkün değil.

 

MUSUL ARTIK KÜRT DENİZİNDE BİR ADA

 

Rojava’da yaşanan gelişmeleri de Musul denklemine oturtmak mümkün. Şeddadê’nin özgürleştirilmesi Musul operasyonu bağlamında çok önemli bir gelişmedir aslında. Bu hamleyle Şengal ile Rojava koridoru güvenceye alındı, Kürt güçlerin hareket alanı genişledi. Bir de, Dera Zor-Rakka ile Musul’un bağlantıları koparıldı. Dolayısıyla QSD’nin bu hamlesinin Musul operasyonunu kolaylaştıran bir etken olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.  

Şeddadê, Şengal, Maxmur, Kerkük, Başiq hattı düşünüldüğünde, Musul’un Kürt denizinde bir adacık olduğu görülecektir. Dolayısıyla Kürtler olmadan Musul’un özgürleştirilmesi mümkün görünmüyor.

Sonuç olarak, Musul operasyonunun Irak ordusu, Arap Şii milisler ve bütün Kürt güçlerin katıldığı bir operasyonla özgürleştirilebileceğini söyleyebiliriz.