'Rojava'ya saldırı ateşle oynamaktır!'

Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Amed Şubesi Eş Başkanı Ramazan Kaval ve Eğitim-Sen Amed 1. No’lu Şube Eş Başkanı İkram Atabay, konuya ilişkin ANF'ye değerlendirmede bulundu...

Türk devletinin DAİŞ ve El Kaide çetelerine destek vermek amacıyla Demokratik Suriye Güçleri'ne (Hêzên Suriye ya Demokratîk-QSD) yönelik saldırıları devam ediyor. Amed'deki sendikalar, AKP'nin halkların kazanımlarını hedefleyen saldırılarına sert tepki gösterdi.

Türk devletinin DAİŞ ve El Kaide çetelerine destek vermek amacıyla QSD’ye yönelik 12 Şubat'ta başlattığı top atışları devam ediyor. AKP, saldırılarını ateşkese rağmen destek verdiği DAİŞ çeteleriyle sürdürüyor.

Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Amed Şubesi Eş Başkanı Ramazan Kaval ve Eğitim-Sen Amed 1.No’lu Şube Eş Başkanı İkram Atabay, konuya ilişkin ANF'ye değerlendirmede bulundu...

KAVAL: KORKU ÜZERİNE HAREKET EDİYOR

Ramazan Kaval: "Türkiye savaş kararını 2014’le beraber verdi. 2014'le beraber savaş kararının doğrultusunda hareket ediyor. Daha önce Sayın Öcalan’ın 2013 Newroz açıklamasıyla beraber yürüyen bir müzakere süreci vardı.  Şimdi geldiğimiz durum belli ve bu coğrafyada özellikle Haziran sonrası gelişen ve bugüne kadar gelen insan bedenlerinin sokaklarda çürümüş olduğu ya da kadın bedenlerinin   sokaklarda teşhir edilmiş olduğu, insanların boyunlarına ip bağlanarak Tomalar arkasında çekilmiş olduğu bir süreci hep beraber yaşıyoruz. Bütün burada ismi konulmamış bir savaş var, zaten ismi konulmuş olsaydı oralarda aileler çerçevesinde hareket edilmesi gerekirdi. 'Bu bir terör mücadelesidir, ülkem de  terörist istemiyorum' diyor, ama korku üzerine oluşturulmuş bir iktidar olarak hareket ediyor.

Erdoğan’ın geçen yıl şöyle bir ifadesi var  ‘Güneyde biz ülke olarak yanlış yaptık, orada bir Kürt oluşumunu asla doğru bulmuyoruz, kabul etmememiz gerekiyor, gözümüzü yumduk fakat Rojava’da aynı hatayı yapmayacağız.' Bu ne anlama geliyor? Eğer orada demokratik de olsa, insancıl da olsa bir Kürt oluşumunu ben asla kabul etmem çünkü ben çevremde bir Kürt topluluğu, ülkesi ya da coğrafyası görmek istemiyorum' demek istiyor. Ama Rojava Devrimi ile beraber Kürtlerin uluslararası müthiş bir öne çıkmışlığı vardır. 

‘KENDİ DÖKTÜKLERİ KANDA BOĞULACAKLAR’

Rojava, Kürt halkının onurunu öne çıkaran, onurunu okşayan bir savaştı ve Türkiye bunu haz etmiyor. Yıllardır Suriye rejimine karşı beslemiş olduğu güçler vardır. El-kaide, Nusra, DAİŞ bunlar Türkiye’den lojistik, silah gibi beslenen çetelerdir. Türkiye bunları beslerken tabii Kürtleri hiç boş bırakmadı. Mesela, Kobanê düştü düşecek deniliyordu ama Kobanê düşmedi ve Türkiye’nin orada yürütmüş olduğu politikada bir öngörüsüzlük ortaya çıktı. Mevcut olan bu ülkede ortak bir vatanı nasıl beraber inşa edilebilir, nasıl onurluca bir yaşamı beraber sürdürülebilen bir duruma getirirsek belki burada başarılı olabiliriz. Ama ötesi hiçbir halkın yararına değildir ve bunu yürüten hangi egemen kesim ise o kadar kaybedecektir. 

Vietnam’da olduğu gibi Amerikan askerlerinin anne ve babaları başkaldırdılar. Biz çocuklarımızın ilgi ve alakaları olmadığı bir coğrafyada savaştırmak istemiyoruz, dediler. Ne zamanki bu ülkede bu oldu Kürt ailelerle beraber, Suriye’deki kardeşlerimizle beraber bütün bu coğrafyadaki bu savaştan zarar gören insanlarla beraber karşı durduğumuz zaman, bu savaş öyle biter. Ama ben şuna inanıyorum; bu kan dökücüler elbette bir gün kendi döktükleri kanda boğulacaktır."

ATABAY: TÜRKİYE ATEŞLE OYNUYOR

İkram Atabay: "Türkiye'nin Suriye müdahalesini elbette kaygıyla izliyoruz. Tabii söz konusu olan topraklar Suriye'nin toprakları ve Türkiye'de her zaman şunu diyordu; 'Biz Türkiye'nin toprak bütünlüğünden yanayız.' Şu anda o bütünlüğü sağlayan güçlerle savaşa girmeye çalışıyor. Rojava halkı dediğimiz Suriye halklarından oluşmuş kesim ve kendi haklarını koruyor. El-Nusra, DAİŞ gibi çeteler orayı kontrol ederken Türkiye sesini çıkarmıyordu fakat şu an Rojava'da yaşayan halklar kendi topraklarını koruma adına El-Nusra ve DAİŞ ile çatışırken Türkiye buna tepkiler gösteriyor. En son Azez’in düşmesine izin vermeyeceğiz gibi cümle sarf ediliyor, Başbakan tarafından. Azez kimin toprağı ve nasıl düşmeyecek? Dolayısıyla politikalar, özellikle Ortadoğu'da sonu belli olmayan bir savaşın fitilini ateşleyebilir. Türkiye'nin böyle bir şeyden kaçınması gerekiyor.

Türkiye tek başına orada değil, uluslararası güçlerin kurmak istediği bir sistem var ve Türkiye'nin bu şekilde müdahalesine göz yummayacaklar. Rusya, İran gibi ülkeler Suriye'nin destekçisi olan, özellikle Esad rejiminin destekçisi olan ülkeler sessiz kalmayacaklardır. Amerika orada kendine göre bir sistem oluşturmaya çalışıyorken bütün Avrupa ülkeleri Suriye'nin toprak bütünlüğünden bahsediyor fakat Türkiye ne yapıyor; 'Azez’in düşmesine izin vermeyeceğim veya havaalanı PYD ve Suriye güçlerinin eline geçerse orayı yerle bir edeceğim' tutumuyla şu an ateşle oynuyor.

‘ROJAVA’DA OLAN SALDIRI KÜRDİSTAN’I ETKİLEYECEK’

Dünyanın en güçlü ülkesi bile bir savaşa girdiği zaman ekonomisi kaldıramaz ve Türkiye için de geçerli bu. Savaş öyle basit bir şey değil. Türkiye burada neyi hesaplıyor gerçekten anlamakta zorlanıyoruz. Zaman zaman 'benim orada soydaşlarım var' diyor. Peki, orada yaşayan Kürtler de burada yaşayan Kürtlerin soydaşları... Bu nedenle Rojava'da olan müdahale burayı da etkileyecek ve çok ciddi sorunlar meydana gelecek. Şu an Türkiye'yi en özetleyen bir söz var; 'Yurtta Kürtlerle savaş, cihanda Kürtlerle savaş!' Kürtlerin en ufak bir kazancına tahammül edemeyen bir devlet zihniyeti ile karşı karşıyayız."