Sevgili Şêxmûs Yoldaş, nereden başlamalıyım… Sen ki 32 yılını bu özgür dağlarda geçirensin. Şimdi bu dağlar sensiz mi kalacak, diyeceğim ama hayallerinde, düşlerinde, suyunu içtiğin çeşmede, içinde yattığın mangada, ayak bastığın toprakta hep sen olacaksın. Sen, her PKK militanının düşmana sıktığı mermide, her isyan eden ananın dilinde, her yoldaşın döktüğü alın terinde olacaksın. Hep bizimle olacaksın. Yerde kanlar içindeki fotoğraflarını görünce seni ilk tanıdığım yıllara gittim. Hafızamda daha dünmüş gibi yakın ve capcanlı…
Heval Şêxmûs ile 1994’te tanışmıştık. O yıllar, mücadele tarihimizde TC’nin yoğun operasyonlarına karşın gerilla direnişinin zirveye çıktığı bir dönemdi. Bugün de olduğu gibi tüm gücünü bu savaşa yatıran TC devleti ve bu savaş konseptinin başını çeken Tansu Çiller-Doğan Güreş ekibi, “Ya bitecek, ya bitecek’” sloganıyla en barbarca, en insanlık dışı, en savaş dışı yöntemlerle Bakurê Kurdistan’da gerillaya yönelmişti. Halkımızdan yüzlerce insan vahşice katliamlardan geçirildi, “faili devlet” olan binlerce cinayet işlendi; binlerce köy yakıldı, yıkıldı, talan edildi ve yurtsever halkımız metropollere göç ettirilmeye mecbur bırakıldı. Botan, Dêrsim, Erzirom, Serhed, Amed ve Garzan ile diğer tüm eyaletlerimizde gerillaya karşı başlatmış oldukları imha saldırılarında özgürlük mücadelesinin bitirilmesi amacıyla gerilla yok edilmeye çalışıldı. Buna rağmen tüm gerilla gücü bin bir türlü zorluğa karşı mevzisini korudu ve direnişi büyüttü.
BANDOZ DAĞLARIYLA ÇEVRİLİ ÜSLENME ALANI
Erzirom Eyalet Komutanlığımızın aldığı kararla bu acımasız savaş yılını geride bırakıp 1995’i karşılamak için Şehîd Xebat’ta üslenme planlanmıştı. Eyalet Karargâhı’yla birlikte dört kamptan oluşan bir güçle üstlenmiş olsak da bizi bekleyen zorlu bir kış sürecine girmiştik. Kiğı, Yedisu ve Adaklı ilçelerinin üçgeni olarak tanınan ve gerilla tarafından Şehîd Xebat Bölgesi olarak isimlendirilen üslenme alanımız, yüksek ve asi Bandoz dağlarıyla çevriliydi. Vadilerinden akan coşkulu suların buluştuğu etekleriyle ve meşe ormanlarıyla gerillanın üs alanını oluşturmaktaydı. Harikulade güzellikte olan bu coğrafya birçok zaman gerillaya ev sahipliği yapmıştı. Bu dağların eteklerinde yakılan, yıkılan, zorla terk ettirilmiş onlarca köy ve mezra bulunuyordu. Aynı zamanda bu yüksek dağlara erken kar düşer ve kışı sert geçer. 1995 de karın erken yağdığı ve kışın sert geçtiği bir yıl olduğu kadar düşman operasyonları da aralıksız devam ediyordu. Komutanımız Jiyan (Yıldız Durmuş) ile yeni gittiğimiz bu alanda kadın arkadaşlar olarak özgün üslenmiştik. Alana yeni gittiğim için birçok değerli arkadaşı da bu mekânda tanıma şansım oldu.
İLK KEZ BURADA TANIDIM HEVAL ŞÊXMÛS’U
Bu süreç, daha sonra Şêxmûs arkadaşla birçok zorlu pratikte beraber kaldığımız dönemin de başlangıcı oldu. Tüm kampların katıldığı ortak bir moral etkinliği planlanmıştı, ilk kez burada tanıştığım Heval Şêxmûs’u, arkadaşlar zorla ve ısrarla şarkı söylemesi için sahneye çıkardılar. Kadın arkadaşlar olduğu için söylememekte diretse de Heval Jiyan’ın (Yıldız Durmuş) ikna etmesi sonucu söylemeye başladı. Türkçe bilmesine rağmen hiçbir resmiyette ve yaşamda Türkçe konuşmayan Heval Şêxmûs, Ahmet Kaya’nın “Uçun Kuşlar Uçun” eserini en içten duygularıyla söylemeye başladı. Heval Şêxmûs’la bütünleşen bu şarkı, daha sonra yoldaşlarının en fazla sevdiği şarkı oldu ve arkadaşların isteği üzerine yaşamda ve morallerde mutlaka söylerdi. Bazen bu parçanın nakaratına bazı sözler eklerdi:
Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
Uçun kuşlar uçun
Şimdi dağlarıma bahar gelmiş
Şimdi dağlarımda sarı gül açmış
Şimdi dağlarımda özgürlük açmış…
ÇOK SEVDİĞİ GILÎDAX’IN ETEKLERİNDE
Tam da böyle bir zamanda, Serhed dağlarına baharın geldiği anda; karların eridiği Gilîdax’ın, Eledaxların, Tendurek’in ve Geliyê Zîlan’ın engin dağlarını ve ovalarını kaplayan beyaz örtüden kurtulduğu; tüm güzellikleriyle yeşile bürünerek rengini sergilediği; en çokta sarı, kırmızı, mor çiçeklerin açtığı bir ayda, Haziran’ın 18’inde sömürgeci hainler etrafını sarmış ve Komutan Şêxmûs, o çok sevdiği Gilîdax’ın eteklerinde son kurşununa kadar savaşmış. Onlarca kez düşmanın pusu ve çatışmalarından yenilgiyi yaşatıp kurtulmuştu ama bu sefer kör bir kurşun saplanmıştı bedenine. Toprak ananın koynunda yeşile, sarıya, kırmızıya bürünmüştü. Uçmuş ve yıldızlaşmıştı Serhed’in yiğit evladı…
DİRENİŞ HİKAYELERİYLE BÜYÜMÜŞTÜ
Kurdistan bir dağlar ülkesidir. Mûş’un Milazgir ilçesine bağlı bir dağ köyünde büyüyen Heval Şêxmûs da yurtsever Kürt kimliğine, kültürüne, toprağına, değerlerine derinden bağlı; devletin imha ve inkar politikalarına karşı baş eğmemiş, serhildan duygularıyla benliğine sahip çıkmış bir aile ve çevrede Kurdistan’ın direniş hikayeleriyle büyümüştü… Uzun kış gecelerinde kulaktan kulağa o coğrafyada devlete başkaldıran kahraman ve yiğitlerin destanları anlatılırdı. Düşman Çiyayê Agirî’ye diktiği “Hayali Kurdistan burada gömülüdür’’ mesajını hiçbir zaman sindirmeyen Kürt halkı, bir gün mutlaka bu topraklarda Türk devletinin soykırım politikalarını ve faşizmini mezara gömmenin yeminini etmişti. Rêber Apo’nun Agirî’den başlatmış olduğu Kurdistan yürüyüşü, yıllar sonra yine bu kadim topraklarda dikilen o mezar taşının yerine özgürlük bayrağı dikileceğinin de müjdecisi olmuştu. Bu topraklarda yeniden direne direne tarih yazılacaktı. PKK, Kurdistan tarihinde başlı başına yeniden doğuşun adı ve miladı olmuştu. PKK’nin öncülüğünde başlayan bu mücadeleye Serhed’ın onlarca yiğit kadın ve erkek evlatları katıldı, öncülük yaptı; Serhed halkı uyandı, özgürlük mücadelesini benimsedi.
İKİ KUZENİYLE BİRLİKTE KATILMIŞTI
Rêber Apo’nun Kurdistan’da başlattığı özgürlük yürüyüşü dalga dalga yayılırken grup grup katılımların olduğu yerlerden biri de Mûş’un Milazgir ilçesi oldu. Heval Şêxmûs da genç olmasına rağmen yurtseverlik duyguları, düşmana karşı öfkesi, yine çevrede yaşanan katılımlar, katılma kararını tetikledi. İki hala oğluyla beraber 1992’de gerilla saflarına katıldı.
HEP EN ÖN SAFLARDA YER ALDI
Erzirom Eyaleti’nde birçok ilkleri yaşadı. Daha ilk yıllarında cesur ve kararlı bir katılım sergiledi. Atılan tarihsel adımların ve hamlelerin içinde ve hep en ön saflarında yer aldı. Mücadelenin ilk yılarında TC’nin özel savaşını tüm vahşi yöntemlerle uyguladığı politikalara tanıklık etti. Düşmana öfkesi giderek büyüdü. En zor alanlarımızdan biri olan Erzirom’da 10 yıl boyunca soluksuzca mücadele etti. Deyim yerindeyse her çeşmenin suyunu içti, her ağacın gölgesinde oturdu, her karış toprağına emek verdi ve ter döktü. Her karışında ayak izleri mevcuttur. Heval Şêxmûs, adeta Erzirom ile bütünleşti. Onun savaşçılığını en iyi Erzirom; bir de heybetli engin Serhed zozanları ve Gilîdax bilir.
GERİLLA ORDUSUNUN HER KADEMESİNDE
32 yıllık mücadelesinde Serhed, Xakurkê, Rojhilat ve farklı alanlarda kalsa da mücadele yıllarının büyük bölümünde Bakur’da gerillaydı. Erzirom ve Serhed’de büyük bir azim ve kararlılıkla öncülük etti. En zor zamanlarda hiçbir görev ve sorumluktan kendisini geri çekmedi. Manga komutanlığından başlayarak HPG Komuta Konseyi düzeyine kadar gerilla ordumuzun her kademesinde görev ve sorumluluk üstlendi. Partinin verdiği her göreve kaygısızca katıldı. Büyük emekçiliği ve mütevaziliğiyle PKK’de görev insanı olmanın yarattığı bilinçle, aldığı görevlerin ağırlığıyla pratiğe yüklendi. Önderliğe, şehitlere, PKK’ye ve yoldaşlarına olan derin bağlılığı, özgürlüğe olan sarsılmaz inancı, ülkesine olan sevgisi ve halkına olan sevdası, onu en zor zamanlarda ayakta tuttu.
HER ZAMAN GÜVEN KAYNAĞI OLDU
Heval Şêxmûs, gerilladaki hakimiyeti, en önde savaşan öncü bir militan olma ciddiyeti, kararlılığı, askeri duruşu, sorgulamaları, ulaştığı askeri taktikteki bilinç düzeyi ve gerilla savaşı üzerine yoğunlaşmalarıyla bizlere her zaman güven kaynağı oldu. Aynı zamanda yaşamdaki morali, sorumluluk duygusu, paylaşımcılığı, toplumsallığı, atik ve cesaretli duruşuyla bir yaşam öncüsüydü ve yoldaşlarının kalbinde taht kurmayı başarmıştı. Yaşamının her anı emekle yoğrulmuştu. Fedakarlığı, sade, özlü ve mütevazi kişiliği, doğallığı, dürüstlüğü ve maneviyatıyla yoldaşlığın sembolüydü. Az söyleyip çok yapardı. Doğruları dile getirmenin bilincinde olduğu kadar bildiği doğruların uygulayıcısı ve eylemcisiydi. Kendisine verilen her görevi en iyi şekilde yerine getirme kararlılığıyla her göreve büyük bir ciddiyetle yaklaşırdı.
TECRÜBELERİYLE YOL GÖSTEREN OLDU
Yıllarca Erzirom ve Serhed eyaletleri arasında onlarca gerilla grubunu düşmanın pusu ve çemberinden kurtardı, pratik zekâsı ve uyanıklığıyla onlarca kez düşmanı boşa çıkardı. Bizler, Heval Şêxmûs ile bir çatışmaya girdiğimizde, bir göreve gittiğimizde hiçbir zaman kaygı yaşamazdık. Tam tersi o bizim güven kaynağımız olurdu. Tecrübeleriyle yol gösterenimiz olurdu. 1997’de Erzirom’dan ayrılmıştık. Uzun yıllar sonra 2003’te Dêrsim’e giderken Serhed’de görmüştüm. Geri çekilme kararı olsa da o geri çekilmeyen grupta kalmıştı. Daha sonra Tendurek’te görmüş ve çok sevinmiştim. 2006’da tekrardan Medya Savunma Alanları’nda görme fırsatım olmuştu. Kendisini gerçekten çok geliştirmiş ve değiştirmişti. Edindiği yaşam ve savaş tecrübesi onu olgunlaştırmıştı. Önderlik paradigmasının her militanda yarattığı ruh, anlayış, kültür, ahlak başta olmak üzere arkadaşlarımızda birçok ortak özellik vardır. Her Apocu militanın ortak özellikleri olduğu kadar bir de kendisine has karakteri vardır. Şêxmûs Yoldaş, kendisine has özellikleriyle farklılığını ve rengini de yaşama katardı. Başkasına benzemeden kendisine has, olgun, ciddi yanları olduğu kadar yaşamdaki çocuksu heyecanı, muzipliği ve duygularıyla hep dikkat çekerdi. Onu ilk kez gören biri içine kapanık biri olduğunu düşünürdü ama onu tanıdıktan sonra yaşam dolu duruşundan etkilenirdi.
En belirgin özelliklerinden biri de en zor durumlarda bile yol arkadaşıydı, hakiki yoldaştı. PKK’de yaşamın her bir saniyesi anlam yüklüdür, yaşanan her saniyenin derinden, içten özümsenmesi PKK’nin temel özelliklerindendir ve Heval Şêxmûs yoldaşımızda tıpkı Zîlan’ın dediği gibi; yaşamı çok seviyordu. Bu yaşamı uğrunda ölecek kadar çok seven gerçek bir Apocuydu.
FEDAİCE YAŞADI VE SAVAŞTI
Rêber Apo’nun İmralı’da soluksuz bir şekilde verdiği tarihi mücadeleyi yakından hisseden Heval Şêxmûs, 2019 yılında edindiği birikim ve tecrübeleriyle Devrimci Halk Savaşı öncülüğünü geliştirmek, Önderliğimizin ve kahraman şehitlerimizin öncülüğünde yürütülen mücadelemizi daha da büyütmek için Serhed Eyalet Komutanlığının sorumluluğunu büyük bir kararlılıkla üstlendi. Önderliğimiz, Hareketimiz ve halkımız üzerindeki tehlikeyi görerek buna en güçlü cevabın Bakur’daki gerilla savaşıyla verileceğinin farkında olup bir kez daha yönünü Serhed’e verdi. Düşmanın Önderliğimiz şahsında başlatmış olduğu imha konseptini yenilgiye uğratmak için bir nebze de olsa Önderliğimizin ve on binlerce şehidimizin yarattığı özgürlük mirasını korumak, Demokratik Modernite gerillacılığını geliştireceğinin inanç ve iddiasıyla yürüdü. Düşmanın teknik donanım ve duvarlarla ördüğü sınırları aştı ve kendisini Serhed dağlarına bir kez daha ulaştırmayı başardı. Şehit düştüğü ana kadar da dönem gerillacılığını en kıt imkanlarla ve zorluklar içinde sürdürdü, Devrimci Halk Savaşı komutanlığını yaparak sürece öncülük etti. Özellikle yeni dönem gerilla taktiklerinde derinleşmek için büyük bir çabanın sahibi oldu. Cesareti, fedakarlığı ve içten yoldaşlığı ile örnek bir Apocu militan olmayı başaran Heval Şêxmûs, Zîlan çizgisinde her zaman Önderliğin yaşam ve savaş çizgisini esas alarak fedaice yaşadı ve savaştı. Bu nedenle her zaman mücadelemize önderlik edecektir.
HAYALİNİ MUTLAKA GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ
Bir kez daha fedai komutanımız Şêxmûs Milazgir’ı saygıyla anıyor, yoldaşları olarak anılarına bağlılık sözümüzü yineliyoruz. Dağların doruklarında 32 yıl emsalsiz bir mücadele pratiği sergileyen ölümsüz yoldaşımızın “ÖZGÜR ÖNDERLİK, ÖZGÜR KURDISTAN” hayalini mutlaka gerçekleştireceğiz. Zîlanların, Semaların, Gulanların, Şêxmûsların çizgisini zafere taşıma sözümüz, intikamımız olacaktır. Sen her daim mücadelemizde yaşayacak ve yaşatılacaksın.
*Serhed Eyalet Komutanlığı üyesi Şêxmûs Milazgir (Yılmaz Öner), 18 Haziran 2024'te Çiyayê Agirî’de işgalci Türk ordusuyla yaşanan çatışmada şehit düştü.