Tuncel: Uluslararası kurumlar görevini yapmalı

DBP Eş Genel Başkanı Tuncel, AKP'nin darbeleri ancak radikal demokrasi ile engelleyebileceğini belirtti. Kürt Halk Önderi Öcalan'a dönük tecride de tepki gösteren Tuncel, uluslararası kurumları göreve çağırdı.

DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Hakkari’de halk toplantısına katıldı. DBP'nin konferans salonundaki toplantıya MYK Üyesi Gülcihan Şimşek, DBP Hakkari Belediyesi eşbaşkan vekilleri, HDP Hakkari milletvekilleri de katıldı. 

Tuncel'in toplantıdaki konuşmasından satır başları şöyle:

"Türkiye’de son bir yıldır bir kriz ve kaos süreci yaşandı ve halen de devam ediyor, üstelik giderek derinleşiyor. Türkiye’de kriz ve kaosun bu kadar derinleşmesinin sebebi AKP hükümetinin Kürt sorunu karşısındaki düşmanca politikasıdır. Şimdi artık Türkiye bir karar aşamasında. Ya yeni bir sürece girer, demokratik bir sürecin anayasası yapılır, yada  darbe mekaniği  tekrar devreye girer. Sayın Öcalan darbe mekaniği noktasında Erdoğan’ı defalarca uyardı. Peki, AKP hükümeti ne yaptı? Bu uyarıları dikkate almaktansa kulak vermeden demokratikleşme yerine ülkeyi Kürt karşıtı politikayla başka bir yere getirdi, darbe girişimi de böyle geldi. Türkiye’de darbenin bir daha asla yaşanmaması için yapılması gereken şey radikal demokraside ısrardır. 

'HALKA SORMADAN KARAR ALAMAZLAR'

Şimdi de Yüksekova ve Cizre'nin il olması konuşuluyor. Şırnak ve Hakkari halkı ne düşünüyor; bu hiç konuşulmuyor. Cizre ve Gever yerle bir edilmişken  bunları bir kenara bırakıp il merkezlerini taşıma girişimleri AKP hükümetinin kendi planını hayat geçirmesinin göstergesidir. Günlerdir meydanlarda demokrasi diye haykırıyorlar, bu durum onların aslında demokrasi ile ilgili bir kaygılarının olmadığını da gösteriyor. Hakkari ve Şırnak halkıyla konuşmadan ili nasıl taşıyorlar! Halka dayanmayan hiçbir sistem demokratik değildir. 

Türkiye’nin normalleşmesinin önünde atılan ilk adım OHAL’in kaldırılması olur. Bugün ortaya çıkan şiddet görüntülerinin kabul edilir hiçbir yanı yoktur. Çok daha zor ve sıkıntılı bir dönem bizi bekliyor. 

'SAYIN ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLMELİ'

15 Temmuz gecesi darbeciler tarafından İmralı'ya yönelik bir baskın olduğunu bizzat bakandan duyduk. Sayın Öcalan ile ne avukatları, ne ailesi, ne de heyetimizin görüşmesine izin veriliyor. Kürt halkına da herhangi biri cevap verilmiyor. Bu mesele sadece Kürt halkının değil Türkiye halklarının meselesidir. Cevap vermek hükümetin temel sorunudur. Biz uluslararası kurumları, CPT’yi de  göreve çağırdık. Adalet Bakanlığı'nı da göreve çağırıyoruz; AKP hükümeti savaş politikalarından vazgeçmeden bu ülkede darbe dinamiği tehlikesi bitmeyecek. Doğrusu, AKP hükümetinin sivil darbesinin Kenan Evren'in askeri darbesinden hiçbir farkı yoktur. Türkiye’deki sorunlarının bu kadar derinleşmesi sivil darbenin sonucudur. Gerçek  anlamda darbelere karşı son vermenin yolu barışı mümkün kılarak güvence altına almaktır. Bunun yerine devleti ele  geçirip kendi anlayışını topluma dayatmanın hiçbir getirisi olmayacaktır. Hatta tam aksine bu politikaları dünyada bile onları yalnızlaştırdı. 

'TEK MUHALEFET HDP'

Şu son süreçte Cumhurbaşkanı ile sözde muhalefetin aralarından su sızmıyor. Birbirlerini darbe karşıtı mitinglerine davet eder oldular. Oysa bu ülkede en çok darbeye karşı çıkan parti bileşeni olduğumuz HDP’ydi. Darbeye gerçekten karşı olan, bununla da yetinmeyerek bu darbe dinamiğinin devreye girmemesi için hükümeti defalarca uyaran tek parti HDP’ydi. 

Çareyi başka yerde aramayacağız. Çareyi kendimiz geliştireceğiz. Çare örgütsel yapımızı güçlendirerek halkımızla güçlü bir şekilde buluşmada. Ağır bir süreç doğru ve kriz giderek derinleşiyor, ama asla moralimizi bozmuyoruz. Bu kriz ve kaos sürecinde demokrasi mücadelemiz açısından yeni olanaklar ortaya çıkarabilir. Buna inanın. Türkiye’nin artık tek ana muhalefet partisi bileşeni olduğumuz HDP’dir. CHP ile MHP aynı anda AKP’ye teslim olmuş durumda. Şu an Türkiye’de AKP’nin zulüm politikalarına karşı duran tek bir parti vardır o da bizim de bileşeni olduğumuz HDP’dir.O yüzden yapılması gereken şey, Türkiye’yi ve Kürdistan’ı karanlığa gömmek isteyenlere karşı özgürlük meşalemizi asla söndürmeden halkımızla birlikte yeni yaşamı inşa etmektir. AKP yolun sonuna geldi, biz daha yolun başındayız. Şimdi başlayan zaman bizim zamanımız."