YENİLENDİ

Türk devletinin katliamına tepkiler dinmiyor

Türk devletinin gazetecileri katletmesine dönük tepkiler dinmiyor. Örgüt ve kurumlar, Türk devletinin işgal ve faşizmine karşı mesajlar verdi.

GULISTAN TARA-HÊRO BAHADÎN

İşgalci Türk devleti, Başûrê Kurdistan’da Silêmanî’ye bağlı Seyîdsadiq ilçesinde Kürt gazetecileri taşıyan araca yönelik bombalı saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda gazeteciler Gulistan Tara ve Hêro Bahadîn şehit olurken, aralarında Chatr Şirket Sorumlusu Rêbin Bekir’in (30) de bulunduğu 6 gazeteci yaralandı.
Saldırıya karşı tepkiler dinmiyor.

Kongra Star Meclisi tarafından yapılan yazılı açıklamada "Silêmanî’de Kürt gazeteciler Gulistan Tara ve Hiro Bahadîn’in, faşist Türk devletine ait insansız hava araçlarının korkakça saldırısı sonucu şehit düştüğünü büyük bir üzüntü ve öfkeyle öğrendik. Faşist Türk devletinin ve işbirlikçisi KDP'nin, Cheter basın şirketine ait araca yönelik bu saldırısını kınıyoruz. Şehitlerimiz Gulistan Tara ve Hiro Bahadîn şahsında, Kürdistan'ın tüm özgürlük şehitlerini saygıyla anıyor, saldırıda yaralanan altı gazeteciye de acil şifalar diliyoruz" denildi.

Açıklamada şunlar da belirtildi:

"Faşist Türk devleti, kadın siyasetçilere, gazetecilere ve toplumun öncülerine karşı sistematik bir savaş yürütmektedir. Faşizm, en çok kadının özgürlüğünden ve öncülüğünden korkar. Soykırımcı ve faşist Türkiye rejimi, bu saldırıda bir kez daha savaş suçu işlemiştir. Bu, politik bir cinayettir ve kadın iradesini yok etmeye yöneliktir. Türk devleti, bu tür saldırılarla halkın iradesini kırmayı amaçlıyor; özellikle kadın gazeteciler nezdinde hakikatin sesini susturmaya çalışıyor. Bu uygulamalar, savaş suçu ve insan hakları ihlalidir.

Kurdistan bölgesinde aydınların ve yurtseverliğin merkezi olan Silêmanî’de özgür basın emekçilerinin hedef alınması, asla normal karşılanamaz. Kurdistan Bölgesi yönetimi, bu olayların gelişimindeki rolünü görmelidir. Kongra Star olarak, özellikle Başurê Kurdistan’daki kadınlar başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşları bu vahşete karşı tutum almaya çağırıyoruz.

Düşmanlarımız, Kurdistan topraklarında halkımıza yönelik bu tür katliamları meşrulaştırmayı amaçlıyor. Bu saldırılara kadınların örgütlü gücüyle karşılık vermeliyiz. Kongra Star olarak, faşist ve işgalci devletlerin her türlü katliam, soykırım ve baskısına karşı mücadelemizi daha da güçlendireceğiz. Soykırımcı ve faşist saldırılara karşı mücadelemizi büyüteceğimizin sözünü yineliyor ve bu mücadelenin önünde hiçbir engelin duramayacağını açıkça ifade ediyoruz.
Bu nedenle Başurê Kurdistan’daki kadınları, halkları ve Kürt halkımızı susturmak isteyen bu saldırılara karşı durmaya çağırıyoruz. Faşizmi durdurabilecek tek şey, direniş ve mücadeledir. Her sessizlik, katliamlara zemin hazırlar; bu nedenle kendimizi her zamankinden daha fazla örgütlemeli ve mücadeleyi yoğunlaştırmalıyız. Gulistan Tara ve Hiro Bahadîn’in hayallerini gerçekleştirmek için kadın düşmanı ve katil rejimlere karşı direnecek ve zafere ulaşacağız. Bu insanlık dışı saldırıyı bir kez daha kınıyor ve diyoruz ki: Jin, Jiyan, Azadî felsefesiyle soykırımcı ve faşist saldırıları yeneceğiz.”

PJAK: SALDIRI TÜRK DEVLETİ VE KDP'NİN ÖZGÜR BASINDAN NE KADAR KORKTUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR

“İşgalci Türk devleti, Kurdistan’ın her parçasında halkımızın tüm toplumsal değerlerine zalimce saldırmakta ve tüm yasa ve insani değeri ihlal etmekte, yok saymaktadır. İşgalci devlet, gece gündüz demeden Kurdistan Özgürlük Gerillası’na, Rojava’nın özgürlük savaşçılarına ve Şengal’deki Êzidîlerin savunma güçlerine saldırıyor. Kurdistan’ın kuzeyinde belediyelerine saldırıp, halkın iradesini hiçe sayıyor. Yine Kürt kültürüne, demokratik ilke ve normlara saldırarak, Kürt halkını şovenist ve insanlık dışı politikalarla parçalamak, iradelerini teslim almak istiyor. Bu şekilde Kürt halkını, meşru hakları için verdiği mücadeleden vazgeçirmek istiyor.

İşgalci Türk devleti, Güney Kurdistan’da Barzani ailesi aracılığı ve MİT, Savunma Bakanlığı’nın denetimindeki istihbarat ve çeteler ağının denetimi ve yardımıyla bir yandan Güney Kurdistan topraklarına yönelik geniş çaplı bir işgale başlarken diğer yandan da ajanlar ve çeteler aracılığıyla siyasetçileri, yurtseverleri, demokratları, gazetecileri ve devrimcileri katlediyor, onları savaş uçaklarının ve insansız hava araçlarının hedefi haline getiriyor. Türk devleti, diğer işgalci devletlerle halkımıza karşı uluslararası anlaşmaları yenilemeye çalışıyor. Bu bağlamda Şarbajêr’in dağlık alanları her gün faşist Türkiye devletinin savaş uçakları tarafından bombalanıyor.

Kürt halkının kazanımlarına yönelik yapılan bu saldırıların belgelerinde KDP’nin faşist Türk devletinin rehberi ve doğrudan ortağı olduğunu görünüyor. Yine Türk devleti, DAİŞ işbirliğinde Şengal’deki halkımıza, Güney Kurdistan’ın yurtsever halkına, gerillalara, yurtseverlere saldırmaktadır. Aynı şekilde Kurdistan’ın toprağını, suyunu, havasını, doğasını işgal etmektedir. Kurdistan coğrafyası bu zalim ve açgözlü devletin elinde bir araç haline getirilmiştir. Bununla yetinmeyen KDP halkımıza karşı yapılan uluslararası anlaşmalarla işgalci Türk devletinin gerçek ortağı olurken, bir yandan da işgalci İran rejiminin uşağı ve kiralık katilidir. Bu da ülkeye ihanet kapsamına girmektedir ve bunun hiçbir mazereti yoktur.

İşgalci devlet, işgal ve yolsuzluklara karşı özverili bir şekilde çalışan, gerçeğin sesi olmaya çalışan özgür basın emekçilerini hedef alıyor. İşgalci devlet bu şekilde savaş alanlarındaki yenilgisini gizlemek istiyor.

Özgür basın emekçilerini hedef almak, tüm uluslararası norm ve ilkelere, insan haklarına aykırı, insanlık ve ahlak dışı bir eylemdir. Bu nedenle Kurdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) Basın Komitesi olarak halkımızın çocuklarını hedef alan işgalci Türk devletinin bu saldırısını şiddetle kınıyoruz. Yine Şehit Gazeteci Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn’i saygıyla anıyor ailelerine, tüm özgür basın dostlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz...

Türk devletinin özgür basına yönelik bu saldırıları, işgalci Türk devleti ve KDP’nin gazetecilerden ve özgür basından ne kadar korktuğunu göstermektedir. Çünkü onlar, KDP’nin kirli politikalarını deşifre ederek halkının ve insanlığın özgürlüğü için canı gönülden mücadele etmektedir...

Gazeteciler Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn, hakikati tüm halkımız ve uluslararası kamuoyuyla paylaşmaları nedeniyle hedef alınıp şehit edildi. İşte bu yüzden halkımız bu iki meslektaşımızı özgür basının şehitleri olarak adlandırıyor. Çünkü o yoldaşların her biri özverili bir şekilde, görevlerinin başındayken şehit edildiler. Bu nedenle tüm medya emekçileri ve özellikle vicdanlı halkımız, şehitlerin hayalleri gerçekleşene dek Şehit Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn’in izinden gitmeli ve basın şehitlerinin çalışmalarına sahip çıkarak toplumsal mücadeleyi, özgür ve devrimci basını büyütmelidir. Çünkü özgürlüğün ve demokrasinin başarısını sağlamanın tek yolu budur.”

RSF: KÜRT GAZETECİLER GÜVENDE DEĞİL

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), özgür basın çalışanlarına yönelik gerçekleştirilen saldırıya ilişkin bir açıklama yaptı.

Açıklamada "RSF’nin Kurdistan Bölgesi’nde gazetecilere yönelik artan şiddete ilişkin uyarısından 1 gün sonra 2 Kürt gazeteci daha öldürüldü. 23 Ağustos’ta gerçekleştirilen dronlu saldırıda Gulistan Tara ve Hêro Bahadîn yaşamını yitirirken Rêbin Bekir de yaralandı. 3 gazeteci de Chatr Production’a bağlı olan Stêrk TV için mesleki faaliyetlerini yürütüyorlardı" denildi.

Açıklamada, şöyle devam edildi: "Görgü tanıklarına göre, Süleymaniye’nin Seyidsadık kentinde bir araç, bir drone saldırısıyla hedef alındı. Ankara’daki Türk Savunma Bakanlığı Agence France-Presse’e (AFP) yaptığı açıklamada saldırının Türk ordusu tarafından gerçekleştirilmediğini belirtti."
Açıklamada, RSF Ortadoğu Ofisi Sorumlusu Jonathan Dagher’ın konuya ilişkin şunları belirttiği aktarıldı: “Sadece iki ay içinde üç gazetecinin öldürülmesiyle, Irak Kurdistan Bölgesi Yönetimi dünyadaki gazeteciler için en tehlikeli bölgelerden biri haline geliyor. Hêro Bahadîn ve Gulistan Tara’nın öldürülmesine yol açan bu saldırıyı kınıyoruz. Kürt yetkilileri kendi topraklarında işlenen bu suçun tüm ayrıntılarını ortaya çıkarmaya çağırıyoruz. Türk yetkililer hesap vermelidir: Savunma Bakanlığı’nın açıklaması yetersizdir. Kürt gazeteciler güvende olmalı ve Hêro Bahadîn ile Gulistan Tara için adalet sağlanmalıdır.”

CPJ: TÜRK DEVLETİNDEN CEVAP ALAMADIK

Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), saldırıya ilişkin açıklama yaptı.

Açıklamada, CPJ MENA Program Koordinatörü Yeganeh Rezaiyan’ın konuya ilişkin şunları ifade ettiği belirtildi: “CPJ olarak 23 Ağustos’ta Irak Kurdistan Bölgesi’nde 2 gazetecinin yaşamını yitirmesi ve 1 gazetecinin de ağır yaralanmasına neden olan drone saldırısı nedeniyle derin üzüntü duyuyoruz. Türk yetkililerin bu saldırıyı hızla soruşturması ve raporlama ekibinin çalışmaları nedeniyle hedef alınıp alınmadığını belirlemesi gerekiyor.”

CPJ, ilgili açıklamasında Türkiye Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcilliği’ne konuyla ilgili sorularını yanıtlaması için mail gönderdiklerini ancak Türk yetkililerin kendilerine cevap vermediğini duyurdu.

YNK: SİVİLLERİN HAYATI HEDEF ALINIYOR, SESSİZ KALINAMAZ

Kurdistan Yurtseverler Birliği, Irak Parlamentosu Grubu (YNK), şu açıklamayı yaptı: "Seyîdsadik yakınlarında bir gazeteci ekibinin aracına düzenlenen ve iki kadın gazetecinin öldürüldüğü, birinin de ağır yaralandığı drone saldırısını şiddetle kınıyoruz. Bu tür saldırılar meşru değildir ve tüm uluslararası kanunlara, normlara ve geleneklere aykırıdır. Bu aynı zamanda Irak’ın toprak ve hava egemenliğinin de ihlalidir. Bu nedenle federal hükümete, Irak’ta ve Kurdistan Bölgesi’nde sivillerin hayatına yönelik ciddi bir tehdit oluşturan karada ve havada yaşanan günlük ihlallere ve saldırılara karşı sessiz kalmaması çağrısında bulunuyoruz.”

HALK CEPHESİ: YEREL DESTEKLERLE YAPILIYOR!

Halk Cephesi (Berey Gel) ise "Tüm bunlar yerel destekler ve siyasi ajandalar sonucu gerçekleştiriliyor. Bu güvenlik ihlallerinin tekrarlanması Kurdistan Bölgesi yönetiminin başarısızlığını gösteriyor” dedi.

Açıklamada şu ifadelere de yer verildi: “Terörist saldırıyı kınıyoruz. Yurttaşların güvenliği, Irak topraklarının egemenliğinin korunması Irak ve Kurdistan Bölgesi hükümetlerinin sorumluluğundadır. İnsansız hava araçları her gün masum sivilleri bombalıyor, tüm bu yaşananlar yerel destekler ve siyasi ajandalar sonucu gerçekleştiriliyor. Bu güvenlik ihlallerinin sürekli tekrarlanması Kurdistan Bölgesi yönetiminin başarısızlığını ortaya seriyor ve hiçbir yurttaşın kendini güvende hissetmemesine neden oluyor. Kurdistan Bölgesi yetkililerinin dışa olan bağlılığı, inatları, parti içi bölünmeleri ve kişisel menfaatlerini gözetmeleri tüm sınırları aştı. Yurttaşların hayatına yönelik bu umursamazlık ve tehlikeli durum derhal sona erdirilmelidir."

KNK: FAŞİZM VE İŞGALE KARŞI HAKİKAT MÜCADELESİ SÜRECEK

Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Basın Komitesi de saldırıya karşı açıklama yaptı.

"İşgalci Türk devleti, Kürt halkı ve kazanımlarına karşı her zaman her türlü savaş ve baskı yöntemini kullanmaktadır. Ancak Kürt halkının cesaretini ve kahramanca direnişini kıramadı" denilen açıklamada, şunlar belirtildi:
"Türk devletinin komploları ve art arda saldırıları boşa çıkarıldı. Gazetecilere ve Kürt halkının özgür seslerine yönelik bu saldırılar, büyük kayıplara yol açsa da hala sonuçsuz kalıyor. Cesur ve dürüst gazeteciler her zaman halkın ve meşru haklarının gerçek sesi olmuştur. Gazeteciler ve özgür basın emekçileri her zaman işgallerin, baskıların ve zulmün gerçeklerini ortaya koymuşlardır. Dolayısıyla işgalci bir devlet ve modern bir diktatörün gazetecilerin kalemlerinden ve kameralarından korkması şaşırtıcı değil. Türk devleti ve Erdoğan-Bahçeli hükümetinin bu alçakça suçlarını şiddetle kınıyoruz. Bir kez daha sözümüzü yineliyoruz. Özgür basın çalışanlarının ellerindeki meşalenin sönmesine izin vermeyeceğiz. Onların faşizm ve Türk devletinin işgaline karşı hakikati açığa çıkarma mücadelesini sürdüreceğiz.”

'TÜRK DEVLETİ BÜYÜK TEHDİT HALİNE GELDİ'

YNK Yönetim Kurulu Üyesi Arêz Abdullah da sanal medya hesabından açıklama yaparak, saldırının Irak ve Kurdistan Bölgesi’nin egemenliğinin ihlali olduğunu, sessiz kalmayacaklarını söyledi. Arêz Abdullah, işgalci Türk devletinin hiçbir gerekçeyle kabul edilmeyecek eylemlerinin Irak ve Kurdistan Bölgesi üzerindeki en büyük tehdit haline geldiğini vurguladı.

ETHEM BARZANİ: ULUSLARARASI SUÇ İŞLENDİ

Kürt Siyasetçi Ethem Barzani, özgür basın emekçilerinin katledilmesine ilişkin bir mesaj yayımladı.

Ethem Barzani, şöyle dedi: “İki gazetecinin şehit edilmesi uluslararası bir suçtur ve tüm insan hakları yasalarına ve standartlarına aykırıdır. Yurttaşların ve gazetecilik haklarının ihlalidir. Şehit olan iki gazetecinin aile ve dostlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum. Uluslararası topluma, sivillerin hayatına yönelik ciddi bir tehdit haline gelen bu ihlallere son verilmesi çağrısında bulunuyorum.”

ALA TALABANİ, TOPLANTILARA DİKKAT ÇEKTİ

Irak'ın eski parlamenterlerinden Ala Talabani de "Süleymaniye kentine yapılan son saldırı ve basın sektöründe çalışan iki kadının bulunduğu aracın hedef alınması kabul edilemez bir saldırıdır” dedi.

Ala Talabani, yaşananları bir yandan Ankara’nın artan saldırganlığını, diğer yandan ise Bağdat’ın ulusal egemenliğinin sürekli ihlaline karşı belirsiz tavır takındığını gözler önüne serdiğine işaret etti.

Ala Talabani, şunları da belirtti: “Ayrıca, bu saldırılar dizisi, Bağdat ile Ankara arasında devam eden askeri operasyonlar hakkında gerçekleştirilen ziyaretleri ve anlaşmaları sorgulamamıza neden oluyor. İki taraf arasındaki toplantılar nereye varıyor? Türk operasyonları herhangi bir Irak açıklaması olmadan nasıl devam edebilir? Toplantılarda neler olduğunu nasıl anlayabiliriz? Sivillere yönelik şiddet araçlarını reddetme hakkımız var ve müzakere eden taraflardan toplantılarının sonuçlarını talep etme hakkımız var.”