YPG'li Brandon: Dostluk ve yoldaşlığı YPG saflarındayken yaşadım

YPG saflarına katılan Kanadalı Brandon, “Ben dünyanın pek çok yerini gezdim ama gerçek dostluk ve yoldaşlığı YPG saflarında iken yaşadım. Beni kendilerinden biri olarak görüyorlar hatta daha fazla değer veriyorlardı” dedi.

Belgesel filmi çekimi için gittiği Rojava’da DAİŞ’e karşı kahramanca savaşan YPG / YPJ savaşçılarından etkilenerek, YPG saflarına katılan Kanadalı Brandon, “Ben dünyanın pek çok yerini gezdim ama gerçek dostluk ve yoldaşlığı YPG saflarında iken yaşadım. Beni kendilerinden biri olarak görüyorlar hatta daha fazla değer veriyorlardı” dedi.

Kanadalı Brandon Gamblen, Kobanê direnişi ve Rojava Devrimi’ni konu alan bir belgesel yapmak için arkadaşı Nadim Fetaih ile birlikte Rojava’ya gitmiş ve film çekimlerine başlamış.

DAİŞ çetelerinin barbarca katliamları ve DAİŞ’e karşı kahramanca savaşan YPG/YPJ savaşçılarının mücadeleleri Brandon’u çok etkilemiş ve YPG saflarına katılmaya karar vermiş.

Brandon, Rojava’ya gelip YPG saflarına katılmasının üç nedeni olduğunu söylüyor. Devrimci bir dünya anlayışına sahip olmasının, 2015 yılında bir arkadaşının DAİŞ tarafından kafasının kesilmesinin ve yaralı YPG/YPJ savaşçıları arasında hastanede tanık olduğu yoldaşça ilişki ve dayanışmanın YPG saflarında yer almasında belirleyici olduğunu belirtiyor.

Yaşadığı Montreal’da pek çok kişinin DAİŞ saflarına katılmasına rağmen tek bir kişinin dahi YPG saflarına katılmamasının kendisini etkilediğini ve bunu utanç verici bulduğunu ve Rojava’ya gitmesinde etken olduğunu da dile getiriyor.

‘YETENEĞİMİ NEDEN YPG VE KÜRT HALKI İÇİN KULLANMAYAYIM?’

İyi silah kullandığını söyleyen Brandon, “Neden bu yeteneğimi YPG ve Kürt halkı için kullanmayayım” diye düşündükten sonra YPG saflarına katılmaya karar verdiğini söylüyor ve ilk katıldığı askeri harekatı şu cümlelerle anlatıyor: “Tişrîn Barajı civarında çekimler yaparken DAİŞ’ın saldırısına uğradık. Buna çok kızdık. Ben bunlara karşı savaşabilirim diye düşündüm ve YPG'ye katıldım. Beni daha sonra şehit düşen Rüstem’in taburuna verdiler. Şeddade’de savaşa girdik. Operasyona üç tabur katıldı. Biz cephenin en önündeydik. Operasyonu biz başlattık. DAİŞ, köylerde bizi durdurmak için havan topu ve bombalı araçlar kullanıyordu. Köylere girmek zor olmadı. Ama Şeddade’ye girdiğimiz sırada pek çok arkadaşımız şehit düştü. İlk gün ili kuşattık, ikinci gün de giriş yaptık. Ev ev operasyon yapıyorduk. Her an bir saldırıyla karşılaşabiliyorduk. Operasyonun üçüncü günü Rüstem yoldaş şehit düştü. Çok yoğun çatışmalar yaşandı. DAİŞ’in tüm merkezlerini birer birer imha ettik. Son vuruşu da ABD uçakları yaptı. Üç gün hiç uyumadık. Son iki günde yiyecek yoktu. Şehirde hakimiyet kurduğumuzda kadınların zılgıtlarını duyduk. İşte o an biz Şeddade’nin tamamen özgürleştirildiğini ve savaşı kazandığımızı anladık. İl merkezinde büyük bir ateş yaktık ve etrafında dans ettik. Bu çok güzel duyguydu.”

‘YPG/YPJ HALKLA DOSTÇA İLİŞKİLER KURUYOR’

Daha sonra evler ve işyerlerindeki bomba ve tuzakları etkisiz hale getirdiklerini söyleyen Brandon, ili tamamen ele geçirdikten sonra kendilerine dışarıdan lojistik destek ve gıdanın geldiğini ancak bu yiyeceklerin çok büyük kısmını halka dağıtıklarını ve çocuklara çikolata verdiklerini söylüyor.

YPG/YPJ’nin ele geçirilen yerlerin halkına çok iyi ve dostça ilişkiler kurduğunu söyleyen Brandon, Şeddade’yi ele geçirdikten sonra kendilerine DAİŞ çetelerinin Türkiye sınırından sızarak Siluk’a yönelik saldırıya geçtiği haberi geldiği için hızla Siluk’a doğru yola çıktıklarını söyledikten sonra olanları şöyle anlatıyor: “Suluk çevresinde DAİŞ çetelerini ararken Bawer ve Aras önde gidiyordu. Bir anda patlama oldu ve her iki yoldaşımız da orada şehit düştü. Siluk’a giren DAİŞ’çileri püskürttük. Çatışmalarda üç arkadaşımız şehit düştü, dördü de yaralandı. Halk bize yiyecek ve içecek veriyordu. DAİŞ’in Kürt olduğu için 10 yaşında bir çocuğun kafasını kestiğini öğrendik. Bu bizim için çok acı bir şeydi. Siluk’ta yaşayanların çoğunluğu Arap. Biz onlara hiç bir biçimde ayrımcılık yapmadık. Herkese eşit davrandık.”

GERÇEK DOSTLUK VE YOLDAŞLIĞI YPG SAFLARINDA YAŞADIM

Siluk’tan sonra yer aldığı suikast timi içinde hem siyasi hem de askeri eğitim gördüğünü, eğitimini tamamlandıktan sonra Minbic operasyonuna katılmak için beklediklerini söyleyen Brandon, operasyonun başlamasının geciktiğini, bu arada çocuğunun hastalanması ve ailesinin maddi güçlükler içinde bulunmasından dolayı YPG’den izin alarak Kanada’ya döndüğünü söylüyor.

Kanada’ya gittikten sonra Rojava ve YPG ile ilişkisini bir biçimde sürdürdüğünü ve birlikte savaştıkları arkadaşlarından bazılarının Minbic operasyonu sırasında şehit düşmelerinin kendisini çok üzdüğünü söyleyen Brandon, “Ben dünyanın pek çok yerini gezdim ama gerçek dostluk ve yoldaşlığı YPG saflarında iken yaşadım. Beni kendilerinden biri olarak görüyorlar hatta daha fazla değer veriyorlardı. YPG içinde hiç kimsenin bir birine bağırıp çağırdığını veya kavga yaptığını görmedim. Tekmil sistemi var. Sorunu olanlar bunu tekmil sırasında dile getiriyor. Tüm sorunlar çözüldüğü için hiç kimse bir birini kırmıyor” şeklinde konuşuyor.

DUYGULARINA KAPILIP ESİRLERE KÖTÜ MUAMELE YAPAMAZSIN

Brandon, DAİŞ çeteleriyle karşılaşıp karşılaşmadığı ve YPG’nin esir aldığı Cihatçılara nasıl davrandığı sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor:

“Ben sadece ölü DAİŞ’cılarla karşılaştım. Şeddade’de ölen DAİŞ’çilerin çoğunluğu Çeçendi. Esir alınanlar zaten ilgili timler tarafından alıp götürülüyordu. YPG, teslim olan veya esir düşen DAİŞ’çileri hiç bir zaman öldürmedi. Yaralılar hastaneye götürülüp tedavi ediliyor, daha sonra da cezaevlerine gönderiliyordu. Benim çok sevdiğim ve değer verdiğim Rüstem, Bawer ve Aras yoldaşlarımı katlettiler. Onlara karşı bir öfkem vardı. Ama YPG içinde çok katı bir disiplin var. Duygularına kapılıp esirleri öldüremezsin ya da kötü muamele yapamazsın. Savaşçıların esirlere yönelik tutumları beni gerçekten şaşırttı.”

‘ROJAVA'DAKİ DEMOKRATİK VE EŞİTLİKÇİ SİSTEMİN SAVUNULMASI VE YAŞAMASI GEREKİR’

Brandon, YPG/YPJ’nin saflarında yer almanın ve Rojava Devrimi’ni desteklemenin neden önemli olduğu sorusunu ise, “Bölgede DAİŞ’e karşı savaşan tek güç YPG/YPJ’dir. Rojava Devrimi bir halk devrimi, bir kadın devrimidir. Kadınlar savaşın en önünde yer alıyor. Rojava’daki demokratik, eşitçi sistemin savunulması ve yaşaması gerekir” diyerek cevaplıyor.

ROJAVA'DA GERÇEK BİR DOSTLUK VE YAŞAM VAR

Brandon, YPG/YPJ ve Rojava halkına da şu mesajı verdi: “Kanada’da karşılaştığım ve gördüğüm herkesin YPG/YPJ ve Rojava Devrimi’ne sempatisi var. Bugüne kadar olumsuz şeyler söyleyene rastlamadım. Ben ve benim gibiler, bir daha Rojava’ya gitmezsek bile hiç bir zaman şehit düşen yoldaşlarımızı, yoldaşlık ruhunu unutamayız. Orada buradakinin tersine çıkarların ilişkileri belirlemediği gerçek bir dostluk ve yaşam var. Bu nedenle Rojava’ya gidenlerin çoğu geri dönmek istemiyor. Rojava Devrimi’ni herkese, çocuklarıma ve torunlarıma anlatacağım.”