Yüksekdağ: Gücümüze güvenerek direnelim; AKP ve Erdoğan kül olacak!

HDP Van İl Örgütü'nün kongresinde konuşan Yüksekdağ, AKP'nin soykırımcı uygulamalarına karşı direnişi büyütmeye çağırdı.

HDP Van İl Örgütü'nün kongresinde konuşan Yüksekdağ, AKP'nin soykırımcı uygulamalarına karşı direnişi büyütmeye çağırdı. Yüksekdağ, halkın gücüne güvenmesi gerektiğini ve AKP ile Erdoğan'ın ömrünün uzun olmadığını belirterek, "Bu karanlığın sahipleri güneşi görünce yanıp kül olacak, savrulacak. Geriye biz kalacağız, ak tülbentli analarımız kalacak, çocuklarımız kalacak" ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van İl Örgütü, 1. Olağanüstü Kongresi'ni OSB Kongre ve Fuar Merkezinde düzenledi.

Kongreye Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ, MYK Üyesi Doğan Erbaş, DBP PM Üyesi Yeliz Zozan Yıldırım, Emin İlhan, Melik Okyay, DBP PM üyeleri, HDP Van milletvekilleri, Hakkari Milletvekili Selma Irmak, DBP Van İl Eş Başkan Vekilleri Nazmiye Acar, Metin Kutas, Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Bekir Kaya, STÖ temsilcileri, ilçe belediye eş başkanları, KJA aktivistleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve binlerce kişi katıldı. 

Kongre salonuna “Sarayın savaşına karşı topyekün barış”, “Söyleyecek sözümüz, direnecek gücümüz var”, “Tecrit insanlık suçudur” yazılı pankartlar ile Mehmet Tunç ile Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ın fotoğrafları asıldı.

ŞEHİTLER SELAMLANDI

Açılış konuşmasını yapan MYK Üyesi Doğan Erbaş, “Bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle, saygıyla selamlıyoruz. Onların yarım bıraktığı yerden mücadeleyi sürdürmeye ve istedikleri amaca ulaşmaya da söz veriyoruz. Son yönetim şahsında başta eşbaşkanlar olmak üzere tüm yönetime teşekkürlerimizi sunuyoruz. Arkadaşlarımız başarılı bir yönetim sergilediler. Mevcut yönetim başarısız diye bu kongre yapılmadı. Genel merkezimizin aldığı kararla tüm Kürdistan ve Türkiye’de kongre kararı aldık. Sadece Van’a özgü değil, şu anda 9-10 yerde kongremiz var" dedi.

HDP Van İl Eş Başkanı Veysi Dilekçi ise "Bizi yalnız bırakmayan tüm halkımıza teşekkür ediyoruz ve önlerinde saygıyla eğiliyoruz. Bu mücadele bundan sonra da devam edecek. Yeni arkadaşlarımız görevi devralacak" diye belirtti. 

YÜKSEKDAĞ: ERDOĞAN'IN TEHDİTLERİ BİZE SÖKMEZ

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ise konuşmasına halkı selamlayarak başladı. Mücadelede yeni bir kavşağa girdiklerini kaydeden Yüksekdağ, konuşmasında şu hususlara dikkati çekti:

“Zorlu kavşaklardan geçtik, şükür geçtiğimiz her kavşakta sizlerin gücü ve iradesiyle dimdik durmayı ve her zorlu kavşağı geçmeyi başardık. İşte bugün de yeni bir döneme merhaba diyoruz. Yeni bir yaşama ve zamana merhaba diyoruz. Bu yürüyüşümüzü hazmedemeyen, bu birleşik durumuzu kaldıramayanlar defalarca tuzaklar kurdular, barikatlarla önümüzü kesmeye çalıştılar. Ancak sizler, bu halkın onurlu evlatları bu barikatları ve barajları aşmayı, tuzağı boşa çıkarmayı başardınız. 

Şehitlerimizin gösterdiği bu kararlılık olmasaydı, bugün bu örgütlü, dimdik ayakta duruşumuzu başarabilmek mümkün olmayacaktı belki de. 

7 Haziran’da Van’da çok büyük başarılar ve zaferlere imza attık. Van’da yıllardır üstü örtülmüş gücün şaha kalkışıydı. Bunu yaratan Van halkına bin selam olsun! Bu halk geride bıraktığımız süre boyunca kazandığı bu başarıları sindiremeyen bir siyasi iktidara karşı mücadele ediyor. Kazandığımız bu başarılar siyasi iktidara dert oldu. Yıllarca eşit yurttaş görmedikleri, eşit muamele yapmadıkları Van’ın gücünün şahlanması onları adeta çıldırttı. Başbakan Davutoğlu’nun hemen sonrası ‘Van sokaklarında beyaz Toroslar dolaşır’ diyerek tehdit etti. Yani bizi desteklemezseniz faşist çeteleri üstüne salarız dedi. 1 Kasım’da çıkardıkları savaşın ve yarattıkları kaosun gücüyle Van’da 1 milletvekili arttırdılar. Ama bu siyasi bu iktidar ve başındakiler o kadar tutarsız ve güvenilmez ki Van’a verdikleri hiçbir sözü bugüne kadar yerine getirmediler. Depremden kalan enkaz dışında ne verdiler! Hizmet etmek isteyen belediyelere de müdahale ederek, yetkilerinı sınırlandırarak Van halkının elindeki imkanları da tırpanlamaya çalışıyorlar.

'Ya baş eğeceksiniz, ya da baş vereceksiniz' diyor, Cumhurbaşkanı. Kusura bakmasın, bu tehditler bize sökmez, biz bu kelleyi koltuğa alıp yola çıktık! Bizler bu halkın onur, emek, özgürlük mücadelesini tüm vahşete rağmen, namertçe yaklaşımlarına rağmen sürdüreceğiz. Onun için bu tehditlerin bizim nezdimizde hiçbir hükmü yok. Hadi ordan deriz size. Kendi iktidarı için, kendi başının, kendi canının, nefsinin çıkarı için bütün Türkiye’yi savaş yerine çevirenler, teslim alma politikalarıyla geri adım atmaya zorlayamazlar. Bugün en fazla korku yaymaya çalışanlar, dilinden küfürü, şantajı, tehdidi eksik etmeyenler en fazla korkanlardır. Bizim tek bir çocuğumuz tek başına kalsa bile sözünü söyler, tavrını koyar. 

Toplumda konuşan herkesi susturarak gerçekleri gizleyeceklerini sanıyorlar. Ancak bizleri bu gerçekleri ifşa etmekten alıkoyamazlar. Bütün Türkiye halklarının ve Kürt halkının siyasi çözüm isteğini kendi çıkarları için heba ettiler. 28 Şubat Mutabakatına ihane edip yırtıp attılar ve o günden bugüne kan durmuyor, savaş sona ermiyor. 

Akşam hedef gösterdiği kişilere sabah operasyon yapıyorlar. Bütün devlet kurumlarını ele geçirdik, diyerek halkla dalga geçiyorlar. Şirazeden çıkmış ve tüm ahlaki değerlerini yitirmiş bir siyasi iktidar var karşımızda.

'YENİ TARİHİ DİRENENLER YAZACAK'

Zulmün olduğu yerde direniş vardır, zulmün olduğu yerde HDP var. Bugün zulüm baronlarının yarattığı savaşa karşı direnenler yazacak yeni tarihi. Onlar tarihe karışıp gömülüp gidecekler. Bu diktatörlere karşı çıkan, itiraz eden herkese her zulmü reva gördüler. Bu halkın kendi öz yurdu kendisine yasaklanmış ve sokağa çıkamadan, günlük yaşamını sürdüremeden kölece yaşamaya mecbur bırakılıyor. Ama Kürt halkı buna karşı itirazını, mücadelesini her koşulda ortaya koydu ve aynı kararlılıkla sürdürüyor. Bugün bütün Türkiye abluka altındadır. Tüm Türkiye halkları abluka altına alınmış. Ya çemberin içine girersin ya da size dünyayı zindan ederim, diyor. Bizim mücadelemiz o zindanların içinde yakılan kibrit ateşinden doğdu. Diyarbakır zindanında yakılan 4 kibrit ateşinden doğan bu mücadele her gün daha da harlanıyor. O karanlığı bizler yaktığımız ateşle aydınlatmasını çok iyi biliriz. Sizler işte bu ateşten korkuyorsunuz, korkunun ecele faydası yok. Bu bir özgürlük yangınıdır, bu bir direniş yangınıdır. Bütün bu ışığı karartma saldırıları bizim nezdimizde hükümsüzdür. Bu halkın hakkında nice fermanlar çıkarıldı ve bu fermanları yırttıp attık. Kürt halkına karşı dayatılan yeni bir katliam fermanı yazdılar. Yıktıkları bütün yaşam alanımızı gücümüzle yeniden inşa edeceğiz. Halkımızın mücadelesine diz çöktürmeyi başaramadılar.

'GÜCÜMÜZE İNANALIM'

Tek bir AKP’linin evladı bu savaşa girmedi. Tek birinin tırnağına taş değdi mi? Kürdistan’da her yerde yoksul evlere ateş düşüyor. Ölen asker ve polisleri saklıyorlar, sivil ölümleri saklayarak bu savaşı sürdürebileceklerini söylüyorlar. Halka açık bir operasyon yapıyorlar, öldürdükleriniz halktır. Savaş siyasetinin sonu gelmiştir. Bu gerçekle yüzleşmekten korkuyorlar ama şapkalarını önlerine koyup düşünmek zorundadırlar. 2016 Newrozu'nda yeniden bir çağrı yaptık. Sivil siyaset sorumluluk üstlensin, bizler HDP olarak buna hazırız, dedik. 'Ölümleri durduralım çağrısı' yaptık ama Saray’a bakın ne diyor? Daha fazla öldüreceğiz, diyorlar. Sanıyorlar bizim barış çağrılarımız zayıflığımızdandır. Oysa bilmiyorlar ki, kendi gücümüzden, dirayetimizden şüphemiz yok. AKP ve Saray rejimini bu yoldan dönmeye çağrıyoruz. Ancak bunu anlayabilecek, gereğini yapabilecek bir iktidar yok karşımızda. Buna karşı yapmamız gereken direnmektir. Bütün ruhumuzla kendimizi savunmaktır. Bizlerin gücüne, hepimizin gücüne inanın. Bu karanlığın sahipleri güneşi görünce yanıp kül olacak, savrulacak. Geriye biz kalacağız, ak tülbentli analarımız kalacak, çocuklarımız kalacak. Ezilen halkların birliği, Türkü, Kürdü, Sünnisiyle ezilen halkların gücü ve birliği kalacak. İşte bu yüzden yüreğiniz ferah olsun, nefesiniz güçlü olsun.

AKP VE ERDOĞAN'A: ÖMRÜNÜZ KISA!

Nazım Hikmet’i yeniden vatandaşlığa almaktan söz ediyorlardı, bugün herkesi yine vatandaşlıktan çıkarmaktan söz ediyorlar. Kürtleri vatandaşlıktan çıkarmakla tehdit ediyorlar. Vatan senin sarayınsa biz o vatanın vatandaşı değiliz. Vatan ayakkabı kutularında sakladığınız milyonlarınız, ahlaksız politik hesaplarınızsa, savaşsa, yoksulluksa, çocuk istismarcılarını savunmaksa biz o vatanın vatandaşı değiliz. Ama o vatanda sizin ömrünüz uzun değil."

Konuşmaların ardından tek liste ile girilen kongrede, Yakup Ataş ve Gülistan Orhan eş başkanlığa seçildi.

...