YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlik, 15 Ağustos Atılımı'nın 40. yıldönümü mesajı Stêrk TV’de yayınlandı.
15 Ağustos Hamlesi'nin üzerinden 40 yıl geçtiğini vurgulayan Çewlik, bu 40 yıllık süreçte Kürt halkının büyük fedakarlıklar yaptığını, büyük emek verdiğini, büyük bedeller ödediğini ama asla düşmana boyun eğmediğini ifade etti. İlk kurşunun atılmasının ardından milyonlarca insanın hamleye sahip çıktığını kaydeden Çewlik, bugün Medya Savunma Alanları'nda 15 Ağustos direniş ruhuyla mücadele ettiklerine dikkat çekti.
Ortadoğu ve Kurdistan’da halkların yok edilmesi temelinde bir 3. Dünya Savaşı'nın yaşandığını belirten Çewlik, dünyada ve bölgede yaşanan kaosların ve krizlerin egemen güçlerin savaş siyasetinin bir sonucu olduğunu sözlerine ekledi. NATO'dan ve emperyal güçlerden destek alan İsrail devleti ile Türk devletinin bölgede savaşı derinleştirdiğini ve büyüttüğünü söyleyen Çewlik, bu durumun yeni kriz ve felaketler yaratacağının altını çizdi. Egemen güçlerin savaş politikalarına karşı temel çözümün Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesi ve perspektifi olduğunu belirten Çewlik, halkların bu perspektifi esas aldığı taktirde krizlerin, kaosların ve katliamların önünü alabileceğini söyledi.
YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlik’in değerlendirmeleri şöyle:
“Öncelikle HPG ve YJA Star güçlerimiz adına Rêber Apo'nun, direnişçi yurtsever Kürt halkının, tüm bölge halklarının ve dostlarımızın 15 Ağustos Hamlesi'nin 40. yıldönümünü kutluyoruz. 15 Ağustos Hamlesi Kürt halkının yeniden doğuşu demektir. Hamle aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesinde yeni bir sayfanın açılmasının temeli oldu. Kadın özgürlük mücadelesini ortaya çıkardı, Kürt kadınları şahsında özgürlük tarihini yeniden yazdı. Bugün Kürt kadınlarının direnişi ezilen tüm kadınlara ilham oluyor. 15 Ağustos Hamlesi Kürt halkını korumak amacıyla yapıldı ama aynı zamanda kadın savunması için de güçlü bir temel oluşturdu.
MİLYONLARCA İNSAN BEDEL ÖDEDİ AMA ASLA BOYUN EĞMEDİ
YJA Star güçleri olarak bizler de bu temelde ve bu çizgide Kurdistan'ın her alanında kadın savunma güçleri olarak örgütlenip tarihi direnişte yer aldık. 15 Ağustos Hamlesi vesilesiyle şehit annelerinin, yurtsever, direnişçi annelerin ve özgürlükçü tüm kadınların Diriliş Bayramı'nı kutluyor, başarılar diliyoruz. Hamleye öncülük eden efsanevi komutanımız heval Egîd ve onun şahsında tüm devrim şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz. Bir kez daha Rêber Apo'ya ve şehitlere verdiğimiz başarı sözünü yineliyoruz. Üzerimize düşen görev ve sorumluluklarımızı yerine getireceğimizin sözünü veriyoruz.
Bilindiği gibi 15 Ağustos Hamlesi 1984 yılında gerçekleşti, tam 40 yılı geride bıraktık. Hamle öncesi Kurdistan'da halkımızın yaşadığı durum ortadaydı, düşman soykırım siyaseti yürüyordu. Hamle bu saldırılara karşı, teslimiyete karşı başkaldırıydı. Kürt halkının mücadele tarihinin yeniden yazılmasıydı. Bu 40 yıl içinde hamle ulusal bir ruhun, ulusal kimliğin oluşmasını, Kürt halkının kültürüne, diline sahip çıkmasını sağladı. Aynı zaman Kürtlerin kendilerini ve topraklarını savunmada tarihi bir rol oynadı. Bugün biz de bu temelde mücadelemizi yürütüyoruz. Diyebiliriz ki; 15 Ağustos Hamlesi, Kürt halkının tarihinde, kadınların tarihinde yeni bir süreç başlattı.
Hamle Kürt halkının özgür kimliğini, iradesini ortaya çıkardı, büyük bir moral ve cesaretle halkın kimliğine, değerlerine sahip çıkmasını sağladı. Şüphesiz hamlenin ardından özellikle kadınlar ve gençler şahsında toplumsal bir devrim gerçekleşti. Günümüze kadar devam eden bu mücadele çok güçlü bir miras da yarattı. Büyük ve ağır bedeller ödedik. Yine büyük fedakarlıklarla bu düzeye geldik, bunun için Rêber Apo ve tüm şehitlere minnettarız. Milyonlarca insan bu mücadeleye sahip çıktı, emek verdi, bedel ödedi ama asla boyun eğmedi, teslimiyeti kabul etmedi. Tüm Kurdistan ve Ortadoğu'da bugün Rêber Apo'nun fikirleriyle, mücadelemizle özgür bir irade ortaya çıkmıştır.
YAŞANAN KRİZLER SAVAŞ SİYASETİNİN BİR SONUCUDUR
Mücadelemiz bugün Kurdistan'ın tüm parçalarında demokratik ulus ruhunu yarattı. Bu verdiğimiz bedellerin ve emeklerin sonucudur. İçinde bulunduğumuz süreçte Kurdistan ve Ortadoğu'da emperyalist güçlerin eliyle bir savaş yürütülüyor. Fakat herkes bu gerçeğin farkında; ne Kürtlerin, ne de ezilen halkların sorunları savaşlarla, krizlerle ve yok etmek ile çözülmez. Rêber Apo ezilen halkların sorunlarının çözümünün yol ve yöntemlerini ortaya koydu. Hem Kurdistan'da, hem de bölgede egemen güçler Önderliğin çizgisinin esas alınmasını engelliyor, tam tersi sürekli halklara karşı savaşı büyütüyorlar, derinleştiriyorlar. Ortadoğu'ya baktığımızda halkların kimliğinin yok edilmesi temelinde bir 3. Dünya Savaşı yaşanıyor. Dünyada ve Ortadoğu'da yaşanan kaoslar, krizler savaş, soykırım ve katliam siyasetinin sonucudur. Tüm egemen güçler bugün hem Kurdistan'da, hem de Ortadoğu'da bu siyaseti yürütüyorlar.
NATO'dan ve emperyal güçlerden destek alan İsrail devleti, kadim Filistin halkına yönelik soykırım siyaseti yürütüyor. Tüm dünyanın gözü önünde, tüm Arap devletlerinin gözü önünde bu savaş siyasetini yürütüyor. Bir tarafta İsrail halklara saldırıyor, diğer tarafta ise yıllardır soykırım, katliam politikası yürüten faşist Türk devleti Kürt halkına saldırıyor. Bölgedeki savaşı büyüten, derinleştiren devletlerden biri de Türk devletidir. NATO hem İsrail devletine, hem de faşist Türk devletine destek veriyor. Bu da yeni kriz ve felaketlerin yaşanmasına sebep oluyor. Bu siyasete karşı temel çözüm Rêber Apo'nun felsefesi, fikirleri, perspektifidir. Ortadoğu ve Kurdistan halkı bilmelidir ki; halkların kimliğini yaşatacak olan Rêber Apo'nun perspektifidir, siyasetidir. Halklar bu perspektifi ve siyaseti esas aldığı taktirde krizlerin, kaosların ve katliamların önünü alabilir. İnanıyoruz ki başta Kürt halkı ile bölge halkları bu gerçeği görecek ve birlik olup mücadelelerini yükseltecektir.
En ağır savaşın Kurdistan'da yürütüldüğünden bahsettik. Bilindiği gibi mücadelemiz açısından çok önemli bir yılı geride bıraktık. Elbette soykırım siyasetine karşı HPG ve YJA Star gerillaları, Rêber Apo, Kürt halkı, kadınlar, gençler ve özgürlükçü güçler büyük bir direniş sergiliyor. Buna rağmen hem Önderliğimize, hem halkımıza, hem hareketimize, hem de özgürlükçü güçlere karşı her alanda topyekun bir saldırı var. Şüphesiz bu egemen güçler her ne kadar kendilerini güçlü gösterseler de büyük bir kaos ve kriz yaşıyorlar. Bu durum hem Kürt halkı için, hem Kürt kadınları için, hem de tüm halklar için bir fırsat da yaratıyor. Eğer mücadelenin yol ve yöntemi doğru bir şekilde kullanılırsa, eğer doğru bir temelde ittifak kurulursa o zaman bu savaş siyaseti yenilgiye uğrar. Kurdistan'ın 4 parçasında büyük bir direniş var, Türk devletinin kendisini çok güçlü gösterdiği bir süreçte Kürt halkının birliği, duruşu, kadınların, gençlerin direnişi, geri adım atmadan örgütlenmeleri 2024 seçimlerinde özellikle de Van direnişinde bir kez daha ortaya çıktı. Halkımız, kendisini çok güçlü gösteren Türk devletinin nasıl yenilgiye uğrayabileceğini herkese ispatladı.
SON 10 YILDIR ARALIKSIZ BİR ŞEKİLDE DİRENİYORUZ
Yine savunma çizgisi temelinde Zap ruhu ortaya çıkıyor. Yıllardır aralıksız bir şekilde tarihi bir savaş yürütülüyor. Sadece Türk devletine karşı değil, işbirlikçilerine ve NATO güçlerine karşı bir savaş veriliyor. Buna rağmen Kurdistan gerillaları büyük bir direniş sergileyerek düşmana nefes aldırmıyor, bunu görüntülerle gösterdi, belgelerle gösterdi. Bugün Zap’ta 15 Ağustos Hamlesi temelinde bir mücadele yürütülüyor. Mücadelemiz de, bize yönelik saldırılar da yeni bir boyuta ulaşmış durumda. Kurdistan gerillalarının direnişi de 2024 yılında yeni bir aşamaya gelmiştir. Kurdistan Özgürlük Gerillası büyük komutanımız heval Egîd çizgisinde, heval Zilan çizgisinde uzun yıllardır mücadele yürütüyor, tarih yazıyor. 21. Yüzyılda yenilmez bir güç olduğunu gösterdi.
Tüm saldırılara, zorlu koşullara rağmen düşmana ağır darbeler vuruyor. Hava saldırılarına karşı da çok önemli adımlar atıldı. 4 parça Kurdistan’da da bu ruhla, bu inançla, Türk devletine ve NATO güçlerine karşı mücadele eden gerillalar direniş mirasını esas alıyor. Son 10 yıldır aralıksız bir şekilde devam eden bir savaşın ortasındayız. Savaşın merkezi de Başûrê Kurdistan’dır. Bir tarafta halkların paradigmasını savunman, Kurdistan topraklarını koruyan bir çizgi var, diğer tarafta ise Kürt halkına, halklara inkar ve imha politikası yürüten Türk devleti ve işbirlikçilerinin çizgisi var. Kürt halkı, özellikle kadınlar ve gençler işbirlikçi çizgiye karşı bir duruş sergilemeli.
Elbette Türk devletinin Kürt halkına yönelik soykırım siyaseti yeni değil, zaten 100 yıldır bu siyaset yürütülüyor. Kurdistan’da yaşayıp bu soykırım siyasetinden haberim yok diyen tek bir insan yoktur. Ancak Kürtlüğünü inkar eden biri belki bu siyaseti bilmez ama 4 parça Kurdistan’daki Kürt halkının tamamı bu soykırım siyasetini yürüten Türk devletini çok iyi tanıyor. Kürtlerin başına ne getirdiklerini çok iyi biliyor. Şimdi de düşmanın hedef ve amaçlarının ne olduğunu çok iyi biliyoruz.
KDP, KÜRT HALKINA KARŞI SAVAŞAN TÜRK DEVLETİNİN YANINDA YER ALIYOR
Şuan Ortadoğu’da bir kriz ve kaos var. Türk devletinin amacı sadece Kurdistan’ın tek parçasını işgal edip, imha etmek değil. Rojava’ya da saldırıp oranın tamamını işgal etmek istiyor. Son yıllarda saldırılarını Başûr alanları üzerinden yürütüyor. Başûr’un diğer parçalarını da işgal etmeye başlamış. Savaş şuan en fazla bu bölgede yaşanıyor. Bu saldırılara karşı duran güç gerilladır. Bugüne kadar KDP, ihanet çizgisinde, işbirlikçi çizgide yer aldı fakat Ortadoğu’nun yeniden dizayn edildiği, herkesin statü sahibi olmak istediği, herkesin dilini, kültürünü egemen kılmak istediği, Kürt halkının bu kadar güçlü olduğu böyle bir süreçte maalesef KDP yine tercihini Kürt halkından ve Kürt mücadelesinden yana kullanmadı. KDP, Kurdistan gerillası şahsında yürütülen direnişin, Önderli çizgisinin yenilgiye uğraması için tercihini soykırımcı, faşist Türk devletinden yana kullanarak, Kürt halkına yönelik soykırım siyasetinin yanında yer alıyor. Aslında sadece yer almıyor, Kürt halkına karşı kurulan savaş ittifakının, soykırım siyasetinin içindedir.
Başta Başûrê Kurdistan halkımız bunu kabul etmemelidir. KDP, 2024 yılında bir adım daha ileri giderek, tüm saldırılara karşı dünyanın gözü önünde tarihi bir direniş sergileyen Kurdistan özgürlük gerillalarına saldırdı. Maalesef KDP, Türk devletinin savaş ittifakına katılarak, Kürt halkına yönelik soykırımda yerini alıyor. Bu çok ciddi bir konudur. Aslında KDP’nin de, Başûr hükümetinin de niyeti 2024 yılında daha net bir şekilde ortaya çıktı. KDP sadece işbirliği yapmıyor, bugün KDP’nin yürüttüğü siyaset kalleş bir siyasettir. Halk savunma güçlerine karşı yaptıkları nedir? Kalleşliktir. Türk devletinin Başûrê Kurdistan’ı işgal etmesi için KDP kapıları açtı. Tüm kapıları açarak Başûr topraklarının işgal edilmesine müsaade etti. Belki askeri boyutu görünüyor ama kimse bunu unutmasın; Eğer Başûr halkı başta olmak üzere Kürt halkının tamamı bu işbirlikçi siyasete karşı durmazsa, Başûr halkının koruduğu Kurdistani değerler, yurtseverlik değeri, önümüzdeki yıllarda yok olacaktır. Artık askeri anlamda bir işgal ile kalınmayacaktır.
KDP bu siyaseti ile artık niyetini de, çizgisini de çok net belli etti. KDP, ben Kürt halkının kazanımlarını savunuyorum diyemez artık. Bundan sonra Kürtlüğü ağzına almamalı, bunun üzerinden siyaset yapmamalıdır. Çünkü şuan yaptıkları şey; işgal ve soykırım siyasetinde yer almak. KDP’nin yürüttüğü siyasetin biraz da olsa bir ağırlığı vardı ama bu saatten sonra kalmadı. 2024 yılında herkes artık KDP gerçekliğini görmelidir. Bu konuda başta Başûrê Kurdistan halkımız ve tüm Kürt halkı var olan tehlikeyi görmelidir. Bugün işgal siyaseti sadece Kürt halkına yönelik değil aynı zamanda bölge halklarına ve Arap halkına karşı da yürütülüyor. Bu işgal siyasetine karşı 15 Ağustos Hamlesinin ruhuna, amaçlarına her zamankinden daha fazla sahip çıkmalıyız. Kurdistan gerillaları da olarak üzerime düşen görev ve sorumluluklarımızı yerine getireceğiz.
BEDELİ NE OLURSA OLSUN MÜCADELEMİZİ BAŞARIYA ULAŞTIRACAĞIZ
Bugün Kurdistan’da yürütülen soykırım savaşının 26 yıldır Rêber Apo’ya karşı da yürütülüyor. Türk devleti ve tüm yetkilileri şunu bilmelidir ki; HPG ve YJA Star militanları olarak Rêber Apo’nun durumu bizim için temel konudur. Bu süreçte Rêber Apo’nun güvenliğinin, sağlığının ciddi bir tehlike altında olduğunun farkındayız. Eğer Rêber Apo’nun başına bir şey gelirse başta YJA Star ve HPG militanları, Kürt gençleri, Kürt kadınları, özgürlükçü güçler ortada bir Türk devleti bırakmayacaktır. Türk devleti bunu çok iyi hesaplamalıdır. Böyle bir şeyin yaşanması halinde Türk devleti bu siyasetin altından kalkamaz. Bu gerçeği çok iyi bilmeleri lazım. Kimse, düşmanın biz şu kadar gerillayı imha ettik, şu kadarını tasfiye ettik, şu kadar yeri işgal ettik demesine, psikolojik savaş siyasetine inanmamalıdır.
Şüphesiz amansız bir direniş yürütülüyor ama tüm kadınların, gençlerin, Kürt halkının bu süreçte her zamankinden çok özgücüne inanması gerekir. Bu öz güçle Rêber Apo’ya ve özgürlük değerlerine karşı olan görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Soykırım siyasetinin yenilgiye uğraması yakındır. Kürt halkının direnişi ile Kürt kadınlarının direnişi ile Kürt gençlerinin direnişi ile her zamankinden daha fazla bu değerlerimize sahip çıkmalıyız. İnanıyoruz ki bu süreçte kimse sessiz kalmayacaktır. Dönem sessiz kalma dönemi değildir. Dönem irademize, kimliğimize, ağır bedellerle ödenen değerlerimize sahip çıkma dönemidir.
Kurdistan gerillaları olarak, inançlı ve kararlıyız, nasıl ki 15 Ağustos Hamlesinin ilk kurşunu Bakûrê Kurdistan’da faşist Türk devletinin soykırım siyasetinin beyninde patladıysa, ihanetçiliğe, köleliğe karşı patladıysa, bizler de 15 Ağustos Hamlesinin ruhuyla Başûrê Kurdistan’daki kirli ittifakı yenilgiye uğratacağımızın sözünü veriyor, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin son kurşununu soykırım siyasetine sıkacağız. Heval Zilan ve heval Egîd’in ruhuyla özgürlük çizgisine her zamankinden daha fazla sahip çıkacağız ve savunacağız. Bedeli ne olursa olsun mücadelemizi başarıya ulaştıracağımıza dair inancımız tamdır. Bu temelde bir kez daha 15 Ağustos Hamlesini kutluyoruz.
Bijî Rêber Apo,
Bijî Rihê 15 Tebaxê.”