Başur'da parlamento oturumu mu, tiyatro mu?
Hewlêr Parlamentosu, bölgesel seçimlerin üzerinden 5 ay gibi bir süre geçtikten sonra Pazartesi günü, parlamento başkanı ve yardımcılarını seçmek için toplandı.
Hewlêr Parlamentosu, bölgesel seçimlerin üzerinden 5 ay gibi bir süre geçtikten sonra Pazartesi günü, parlamento başkanı ve yardımcılarını seçmek için toplandı.
YNK’nin boykot etmesi, İslami Yekgurtu’nun ise oturumun ortasında parlamentoyu terk etmesine rağmen KDP, yanına aldığı ve yeni hükümet için 4 yıllığına anlaştığı iddia edilen Goran Hareketi ile parlamento toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantıda parlamento başkanı ve iki yardımcısı seçildi. KDP, parlamento başkanlığı ve birinci yardımcılığını kendisine, ikinci yardımcılığı da kendi belirlediği bir Türkmene verdi.
EL KOYMA SÜRECİ 2013'TE BAŞLADI
KDP'nin YNK’siz bir şekilde seçimde elde ettiği tartışmalı “başarıya” dayanarak parlamento oturumunu başlatması, Başur’da yeni bir sürecin resmileştirilmesi, YNK ve Goran açısından da yeni bir sürecin başlangıcı.
YNK’siz atılan bu adım aslında KDP’nin şimdiye kadar zaten el koyduğu parlamentoyu Pazartesi günkü bir oturumla resmileştirmesi anlamına geliyor.
KDP parlamentoya el koymayı 2013 yılında Mesut Barzani’nin bölgesel yönetim görev süresinin bitmesi ile başlattı. O dönemde aslında hiçbir yetkisi olmayan bir kurumla Barzani’nin görev süresini parlamentonun onayı olmadan uzattı. 2015 yılında iki yıl görev süresi uzatılan Mesut Barzani’nin görev süresi yeniden bitince KDP, bu kez daha açık bir şekilde parlamentoya el koydu. Parlamento Başkanı olan Goran Hareketinden Dr. Yusuf Muhammed için Hewlêr’e sokulmama kararı alındı. 2015 yılından itibaren Başur Parlamentosu başkanı olmasına rağmen Dr. Yusuf Muhammed Hewlêr’e sokulmadı. Aynı yıl Neçirvan Barzani tarafından Goran ve Komeley İslamili hükümetteki bakanları azledildi. Resmi seçilmiş parlamento başkanı olmasına rağmen parlamentoya başkanlık yapması için Hewlêr’e girişi yasaklanan Dr. Muhammed, 2015’ten itibaren bir nevi sürgündeki parlamento başkanı gibi hareket etti. KDP, Dr. Muhammed’den zorla boşalttığı parlamento başkanlığına vekil olarak Cafer Eminiki’yi atadı. KDP bu adımla aslında resmen Başur Parlamentosu'na el koymuş oldu.
KAMUOYUNU ALDATMAYA ÇALIŞIYORLAR
KDP'nin Goran ile anlaşarak parlamento açılışını yapması, yeni hükümeti kurmak için attığı adımlar, resmiyete uydurulmuş bir el koyma olarak değerlendiriliyor. KDP yetkilileri, oturumu başlatıp, parlamento başkanı ve yardımcılarını seçeceklerini dayatma biçimindeki açıklamalarla duyurmuştu. Dayatma şeklindeki bu açıklamalarına göre de hareket ettiler. Oturum üç saat kadar ertelendikten sonra başladı. Parlamento başkanı ve birinci yardımcısını kendi partisinden, ikinci yardımcıyı da Türkmenlerden gösterip seçtirdi. KDP’li yetkililerden biri olan Hêmin Hawrami, parlamento başkanlığının YNK’nin hakkı olduğunu, kendilerinin geçici bir başkan seçtiklerini, YNK başkan adayını belirledikten sonra o makamı teslim edeceklerini söyledi. Bu açıklama iç ve dış kamuoyunu kandırma ve aldatmadan başka bir şey değil. Bu seçim aslında daha şimdiden YNK ile bu süreçte anlaşsalar bile ileride ilişkileri bozulduğunda YNK’ye bırakılan parlamento başkanının yerine daha şimdiden kendi başkanlarını seçip göreve başlatma anlamına geliyor. KDP, 2015 yılında Goran Hareketinden olan parlamento başkanını görevden alırken, daha önce böyle bir yöntemle geçici başkan seçerek hazırlık yapmıştı.
ABD NE DER?
Başur Parlamentosu ABD tarafından 1992 yılında Washington’da kuruldu. Parlamentonun ilan edilmesinden sonra bölgeye 1991 yılından konuşlandırdığı çekiç güç uygulaması ile Saddam'ın saldırılarından korumaya aldığı bir bölge önce ilan etti. Bu bölgenin sınırlarını da 36-42 paralel olarak belirledi. Kendi korumasına aldığı bölgeye ilan ettikten sonra Mam Celal ile Mesut Barzani’yi uzlaştırarak parlamentoyu ilan etti. Parlamentonun ilan edilmesinden sonra yapılan ilk toplantısında ise ABD tarafından her iki partiye Türkiye ile birlikte PKK’ye karşı operasyon başlatma kararı aldırdı. Bilinen 1992 yılı Başur savaşı olarak PKK tarafından adlandırılan savaş bu karar sonucunda başlayan bir savaştı.
ABD her iki partiyi bir araya getirip parlamentoyu ilan etmesine rağmen her iki parti arasındaki sorunlar bitmedi. Birakuji olarak adlandırılan ve şimdiye kadar 90 bin peşmergenin öldüğü iç savaş '98 yılına kadar belli aralıklarla sürdü. ABD Irak’a müdahalesinin hazırlıklarını yaparken her iki partiye müdahalede görev vermek için '98 yılında ABD’ye Mam Celal ile Mesut Barzani’yi çağırarak yeniden uzlaştırdı. 1998 yılından sonra ikisi arasındaki iç savaşın yönü bu kez PKK’ye çevrildi. YNK ile PKK arasında bilinen, 2000 ve 2001 yılı savaşı bu planın bir sonucuydu. Başur Parlamentosu'nun ABD tarafından kurulduğunu bilmeyen yok. ABD her iki partiyi yani KDP ile YNK’ye bu parlamentoyu kurdu. ABD’ye her ikisi de lazım olduğu için ortaklaştırıldı. Ayrıca her ikisi de Başur’da kabul edilen ve belli bir kitlesi olan güç olduğu için ABD her ikisini uzlaştırarak parlamentoyu ilan etti. ABD aslında her ikisini birbirine karşı kullanmak için her iki gücün olmasını da istiyordu. 18 Şubat Pazartesi günü KDP tarafından seçimden çıkmış sonuç gibi gösterilerek, YNK'siz, Goran ile anlaşarak resmi bir şekilde el koyması, parlamentoyu kuran ve işleten ABD olduğu için herkes tarafından 'acaba ABD buna ne der' diye soruluyor.
TASFİYEYE DAYALI ÇELİŞKİLER
KDP ile YNK arasındaki çelişkilerin geçmişi eskiye, YNK’nin kuruluşuna kadar uzanıyor. KDP hiçbir zaman YNK’nin kendisinin içinden bir parti olarak ortaya çıkması ve Soran bölgesi olarak adlandırılan geniş bir alanda etkili olmasını hazmedemedi. Bundan dolayı YNK’ye karşı tüm planları onu tasfiye etme üzerine kurdu. YNK de her zaman KDP’yi bir ailenin partisi ve antidemokratik olarak gördüğü için onu tasfiye etmek için uğraştı. İki parti arasındaki bu çelişkiler YNK’nin kuruluş tarihinden beri sürüp geldi ve halen devam ediyor. Bu çelişkiler 2017 yılındaki referandum ve Kerkük meselesi ile bir kez daha çok derin bir şekilde yaşanmaya başladı. Irak ve Haşdi Şabi’nin Kerkük ve tartışmalı bölgelere müdahale ederek işgal etmesinden ötürü birbirini ihanetle suçlamaya kadar gitti. Her iki parti de Kerkük ve tartışmalı bölgelerde yaşanan yenilgiden birbirini sorumlu tutarak ihanetle suçladı. Bu çelişkiler, 12 Mayıs 2018’de yapılan Irak genel seçimlerinden sonra belirlenmesi gereken, Irak cumhurbaşkanlığı ve Bağdat tarafından Kürtlere ayrılan bakanlıkların tahsisine kadar yansıdı. KDP, Irak Cumhurbaşkanlığının kendisinin hakkı olduğunu iddia ediyordu. YNK ise Mam Celal ile Mesut Barzani arasında Irak cumhurbaşkanlığı ve bölgesel başkanlık üzerine yaptıkları anlaşmadan ötürü kendi hakları olduğunu söylüyordu. Irak cumhurbaşkanlığının yanı sıra her iki parti arasında Kerkük valisinin hangi partiden olacağı da bir başka anlaşmazlık konusu olarak ortaya çıkmıştı.
GORAN'IN OYNADIĞI ROL
Goran Hareketi, merhum Newşirwan Mustafa önderliğinde YNK hareketi içinden çıktı. Goran hareketi adı üstünde 'değişim' diyerek bir çıkış yaptı. Bu çıkışından dolayı zaman zaman YNK’nin de KDP’nin hedefi oldu. Katıldığı seçimlerde değişim söyleminden ötürü iyi oy aldı. Hatta iki seçimde YNK’yi geçerek ikinci parti oldu. Ancak 2017 yılında Newşirwan Mustafa’nın ölümünden sonra Goran hareketi lidersiz kalmaya başladı. Lidersiz kalınca iç sorunlarla boğuşmaya başladı, yaşadığı iç sorunlar gerek Irak genel seçimlerinde ve gerekse bölgesel seçimlerde aldığı sonuçlara yansıdı. Lidersiz kalan Goran bu kez değişim söyleminden daha çok iki parti arasındaki çelişkilerden yararlanmaya çalışan bir politika izlemeye çalıştı. KDP, Goran ile yaptığı görüşmeler ve anlaşmadan aldığı güçle YNK olmadan parlamento açılışını yaptı. Bu durum YNK ile KDP arasında var olan sorun ve çelişkilerin daha da derinleşmesini beraberinde getirirken, aynı zamanda Goran Hareketi ile YNK arasında var olan sorunları da başka bir boyuta taşıyacak gibi görünüyor. Şurası bir gerçek; KDP ile YNK birbiriyle ciddi çelişkiler yaşıyor olabilirler ancak söz konusu iktidarı paylaşmak için üçüncü bir güç olursa anlaşarak üçüncü gücü ortadan kaldırabilirler. Ancak son ana kadar her iki parti de üçüncü gücü birbirlerine karşı kullanabilirler. Goran için böyle bir tehlike söz konusu. Özellikle de KDP ile yaptığı son anlaşma ile bundan sonra izleyeceği siyaset kendisi için böyle bir tehlikeli doğuruyor.
YNK NE YAPABİLİR?
KDP kendi cephesinden bu adımları yeni hükümeti kurmak için siyasi anlaşma yaparak yanına aldığı Goran ile atarken, merak konusu olan YNK'nin bundan sonra ne yapacağıdır.
YNK kurmayları ile KDP’li kurmaylar ve Qosret Resul ile Mesut Barzani arasında telefon görüşmesi şeklinde görüşmelerin sürdüğü belirtiliyor. Ancak bu görüşmelerden de çok fazla bir sonuç çıkacağı beklenmiyor. YNK, KDP’nin kendisini parlamento ve hükumet dışında bırakan bir planla hareket etmesine karşı kulislerde konuşulan, Süleymaniye’yi Bölgesel Yönetimden kopararak, kendi idaresini ilan ederek bir adım atacağı belirtiliyor. Güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiler YNK askeri, siyasi olarak bunun hazırlıklarına başladığı yönünde. Bu durum beraberinde Goran Hareketinin Süleymaniye’deki varlığının ne olacağını da getiriyor. Ayrıca kısa süre sonra şu an Goran Hareketinde olan Süleymaniye Valiliğinin de kendisinden YNK tarafından alınmasına kadar ileriye götürüleceği belirtiliyor. Gerçi valinin bu yıl YNK’ye geçmesi anlaşma gereğidir ancak daha erkene alınabileceği de konuşuluyor.
Bu süreç elbette uluslararası güçleri de ilgilendiriyor. En başta Başur’un bu statüsünü belirleyen ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere, bu gelişmeler ve bundan sonra yaşanacak gelişmelere karşı ilgisiz kalınacağını söylemek yanlış olur. Zira Başur’un bu statüsünü kendileri belirlemiş ve böyle olmasını kendileri istiyor. O yüzden KDP ve YNK’nin, kendilerinin belirlediği bir yapının dışındaki bir oluşuma gitmelerine de çok kolay onay vermeyecekleri görünüyor. Ancak yine de belli olmaz. Eğer Kürtler arası yeniden bir iç savaş gibi bir politikaları varsa yaşanan bu gelişmelere karşı sessiz kalırlar. KDP ve YNK açısından bakıldığında ise uluslararası güçlere rağmen bunu yapabilirler mi, bunu yapma güçleri var mı, ona da bakmak gerekir. Öyle bir güçlerinin olmadığı da biliniyor.