Kesintisiz darbe süreci
AKP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde kaybetmeyi sindiremeyince bildiğimiz devlet de çöktü; yeniden savaş başlatıldı. 1 Kasım seçimi dahil kesintisiz bir darbe sürecinin içinde yaşıyoruz, son gasp da bunun parçası.
AKP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde kaybetmeyi sindiremeyince bildiğimiz devlet de çöktü; yeniden savaş başlatıldı. 1 Kasım seçimi dahil kesintisiz bir darbe sürecinin içinde yaşıyoruz, son gasp da bunun parçası.
Artık hukuk, yasa, kanun ve ahlak tanımayan iktidar gerçekliğini, kimse gözlerini kapatamaz. Dün sabah itibarıyla bir kez daha halkın özgür iradesi gasp edildi. Elbette bu zorbalık, kabul edilemez.
“Siz seçebilirsiniz ama buraları ben yöneteceğim” diyerek, gasp ediyor, elinde silahlarla belediyeleri basıyor, insanları dayaktan geçiriyor, karşı duranı alıp ‘terörist’ olarak damgalıyor. Dün Amed, Mardin ve Van’da ‘AKP-MHP çeteleri’nin sergilediği buydu. Bilerek bu tanımlamayı yaptık, çünkü bunlar kanun koruyucu polis, kolluk gücü değil. Kanun çiğnenmiş, seçme ve seçilme hakkı gasp edilmiş, itiraz edenlere de saldırılarak gözaltına alınmış. Vatandaşlık hakkı da tanınmıyor. Bilinçli, tasarlayarak, planlayarak ve isteyerek demokratik siyaset katlediliyor.
NE İDÜĞÜ BELİRSİZ ORGANİZASYON
Çöküşünü gören AKP-MHP, tüm bileşenleriyle demokrasiye karşı savaş açmış. İktidarda kalmak için her şeyi mubah görüyor, hiçbir normu tanımıyor. Ortada bir devlet kalmadı, yok. Olan şey, ne düğü belirsiz bir organizasyondur; mafya, çete, hırsızlar tayfası, tüm renkleriyle kontrgerilla veya hepsinin karışımı mı? Ne derseniz deyin ama buradan hukuk, yasa, kanun, ahlak, demokrasi beklentisine girmeyin.
KESİNTİSİZ BİR DARBE SİSTEMİ
Aslında 2015’ten beri bildiğimiz devlet de çöktü. AKP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde kaybetmeyi sindiremedi. Suruç, Ankara, Amed ve her yerde ‘özel harp’ bombaları patlatıldı, yeniden savaş başlatıldı. 1 Kasım seçimi dahil kesintisiz bir darbe sürecinin içinde yaşıyoruz. Kürtler ise buna karşı direniyor.
KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM
Şu anda bir tekrar yaşıyoruz. Unutmayalım ki; tekrar, toplumları da yozlaştırır. Bir yerlerden müdahale beklemeden, kendimizi kandırmadan, irademize sahip çıkma zamanı. Tüm halklar, kültürler, inançlar, toplumsal gruplar olarak kanımız, malımız ve geleceğimiz üzerinden hükmünü icra edenlere karşı duralım. Aksi durumda gelişecek faşizmin sonuçlarını birey ve toplum olarak kaldıramayız. Onlar en demokratik hakkımızı elimizden alıyorlarsa biz de evde, sokakta, caddede, okulda, kahvede, fabrikada, her yerde bir araya gelmeli ve örgütlenmeliyiz. Faşizme geçit vermemeliyiz.