Avrupa Birliði, özellikle Fransa ve Ýngilterenin girişimleri sonucu Katarda kurulan Suriye Ulusal Koalisyonunu meşru temsilciler olarak kabul etti, ancak şimdilik tek meşru temsilci olarak tanımadı. Kürtler, diðer birçok dini ve etnik azınlıklar bu koalisyonda temsil görmüyor.
Fransa ve Ýngilterenin başını çektiði bazı ülkeler 11 Kasımda Dohada kuruluşunu ilan eden Suriye Ulusal Koalisyonunu Suriye halkının tek meşru temsilcisi olarak kabul edilmesini istedi.
Muhalefeti bugüne kadar Suriye halkının özlemlerinin meşru temsilcisi olarak gören AB bir adım daha ileri atarak Suriye halkının meşru temsilcisi olarak kabul etti. Ancak yine de koalisyonu tek meşru temsilci olarak tanımadı. Bu karar ABnin 27 ülkesinin dışişleri bakanları tarafından yapılan ortak deklarasyonda yer aldı.
Bu gelişmeden önce 10 Aralık sabah saatlerinde Avrupa Birliði Dişilişkiler Temsilcisi Catherine Ashton, koalisyonun başkanı Ahmed Muaz El Katibi kabul etti.
AB ayrıca çatışmalardan etkilenen kişilere yönelik yardımın 30 milyon Euro daha arttırma kararı aldı. Bu ek yardım Suriye içindeki 2 milyon kişi ile ülkeden kaçarak Ürdün, Türkiye veya Lübnan gibi ülkelere sıðınan yarım milyon kişiye yönelik olacak.
Ýnsani yardımlardan sorumlu Avrupa Komiseri Kristalina Georgieva, Yaklaşın kış ve tüm ülkedeki şiddetli çatışmalarla birlikte insani durum her gün kötüleşiyor dedi. AB ve üye devletler tarafından verilen toplam yardım 310 milyon euroyu geçti. Bu da uluslararası alanda yapılan yardımın yarısından fazlasına denk geliyor.
ABli bakanlar BM Güvenlik Konseyini Suriyedeki durumu tüm yönleri ile acilen ele almaya çaðırdı. Bakanlar, tüm yönler olarak ifade ettikleri arasında savaş suçu kapsamında Uluslararası Ceza Mahkemesine de gidilmesi seçeneði yer alıyor.
Kasım sonunda AB, Suriye rejimine karşı, silah ambargosu deðil yaptırımlarını üç ay daha uzatma kararı aldı. ABnin gelecek aylarda tavrının yeniden gözden geçirmesi bekleniyor.
Batılı medyanın temel kaynaðı olan Londra merkezli Suriye Ýnsan Hakları Gözlemevine göre Mart 2011den bu yana 42 bin kişi hayatını kaybetti.
KOALÝSYON KÝMÝ TEMSÝL EDÝYOR?
ABnin meşru temsilci olarak kabul ettiði, Fransa ve Ýngiltere gibi ülkelerin tek meşru temsilci olarak dayattıðı Koalisyon, özellikle ülke içindeki muhalefeti temsil edebilecek bir yapıya sahip deðil. Bunların başında da Kürtler geliyor. Koalisyon Dohadaki toplantı Yüksek Kürt Konseyi ve PYDyi davet etmemişti. Ayrıca Suriyedeki diðer dini ve etnik azınlıklar da bu koalisyon içerisinde yer bulmuyor. Gözlemcilere göre, dışarda oluşturulan bu yapının ülke içinde halk desteðine sahip deðil. Daha önce Ýstanbulda kurulan Suriye Ulusal Meclisi de meşru temsilci olarak kabul edilmiş ancak pratikte bir meşruiyet kazanamamıştı.
Mart 2011de başlayan ayaklanmalar kısa sürede silahlı çatışmalara dönüştü. Bugün ülke içinde onlarca grup savaşıyor. Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkeler ile Batılılar silahlı grupları açık bir şekilde eðitiyor, finanse ediyor ve siyasi destek sunuyor. Ancak bu silahlı gruplar arasında bir birlik ve onları yöneten tek bir merkez yok. Kendilerine Özgür Suriye Ordusu adını veren grupların üssü Türkiye sınırlarında bulunuyor. Bunlar Türkiye çoðunlukla Türkiye üzeri Suriye sınırına geçerek saldırıda bulunuyorlar. Silahların da Türkiye üzerinden bu gruplara daðıtıldıðı iddia ediliyor.
Beşar El Esad rejimi ile savaşan silahlı gruplar geçtiðimiz günlerde Yüksek Askeri Konsey oluşturdu. Türkiyenin de destek sunduðu El Kaide çizgisindeki gruplardan biri olan El Nusra Cephesi bu konseyde yer almadı. Antalyada yapılan toplantıya 12 devlet temsilcisi de katıldı. Temel güçlerden biri olan El Nusra, 10 Aralık günü Halep yakınındaki Şey Süleyman üssünü ele geçirdi.
Bu grup 19-23 Kasım tarihlerinde Türkiye üzerinde Serêkaniyêye girerek Kürtlere saldırmış, aðır kayıplar verdikten sonra geri çekilmişti. Grubun ateşkes önerisine Kürtler, kenti terk etmeleri şartı ile evet demişti. Kenti terk eden gruba Türk yetkililer sınırı kapatarak, yeniden Kürtlerle savaşma dayatmasında bulunmuştu. Suriye rejimi bir yandan katliamlarını sürdürürken, Türkiye, körfez ülkeler ve batılıların destek verdiði gruplar da kısa bir süre önce BM tarafından savaş suçu işlemekle suçlanmışlardı.