Euro Bölgesindeki krizle yatıp kalkan Almanya, 2012 yılında ekonomik verilerdeki sevindirici tablolarla övüne dursun, ülkede her beş kişiden birini vuran yoksulluk artmaya devam etti. Avrupa Birliði (AB) içinde ve uluslararası arenadaki rolünü arttırma çabalarını sürdüren Almanyada 2012, sonbaharda yapılacak genel seçimlere hazırlık yılı oldu.
2012, muhalefet için seçim zaferleri yılı olurken, iktidar ile Türkiyeli sol kesimler ve Kürdistanlılar arasında ciddi bir saygınlıðı olan Sol Parti için ise zor bir yıl oldu.
Resmi verilere göre, Almanya 2012 yılı boyunca ekonomisini büyütmeyi ve işsizlik oranlarını 2011 yılı düzeyinde tutmayı başardı. Buna göre 2011 yılında 2 trilyon 600 milyar Euro olan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH), 2012nin ilk üç çeyreðinde bir önceki dönemlere oranla yüzde 0,6-1 arası artış gösterdi.
Kasım 2012 itibariyle 2 milyon 751 bin (yüzde 6,5) kişi işsiz olarak kayıtlara geçti. Ancak, Bu rakam sadece tüm gün işsizleri ve işsizlik yardımı alan (Arbeitslosengeld I ve II) ve iki yıldan az bir süredir işsiz olan kişileri kapsıyor. Hartz IV olarak bilinen işsizlik veya sosyal yardımdan yararlananların sayısı 4 milyon 350 bin civarında ve bunlarda yalnızca 1 milyon 887 bini işsiz olarak kayıtlara geçiyor.
YOKSULLUK ARTMAYA DEVAM ETTÝ
Her ne kadar ekonomik veriler işsizlik oranları istikrarlı gibi görünse de, ülkedeki yoksul sayısı giderek arttı. Resmi verilere göre, Almanyada 13 milyon kişi, yani nüfusun yüzde 16sı aylık 950 eurodan az bir gelire sahip.
Yoksulluk, en çok yalnız yaşayan çocuklu kadınlar, işsizler ve Doðu Almanyada görülüyor. Bremen eyaleti yüzde 22,3 ile ilk defa yoksul nüfusun en çok olduðu batı eyaleti olurken, Mecklenburg-Vorpommern ve Berlin gibi doðu eyaletlerinde nüfusun yüzde 21-22si yoksulluk içinde yaşıyor. Yoksulluk oranları bir önceki yıla göre yüzde 1-2 oranında artış gösterdi. Batıdaki sanayi bölgesi Ruhrda bile yoksulluk oranı bir yıl içinde yüzde 174 den 18,9 ulaştı.
Ýki Almanyanın birleşmesinin üzerinden geçen 22 yılı aşkın süreye raðmen, ülke genelinde yüzde 6,5 olan işsizlik oranı başkent Berlini de kapsayan 6 doðu eyaletinde yüzde 9,80 düzeyinde. Batı eyaletlerinden Bayernde bu oran yüzde 3,4 iken, Berlin ve Mecklenburg-Vorpommern yüzde 11,4 ve 11,2 ile ülkedeki işsizlik oranı rekorunu ellerinde bulunduruyorlar. Batı eyaletlerinde toplamda 2 milyon 593 bin kişi (yüzde 7,5) kısmi süreli işlerde çalışmak zorunda kalırken, doðuda bu sayı 1 milyon 193 bin (yüzde 13,3)e ulaştı.
HEDEF SADECE EUROYU DEÐÝL, ALMAN ÝHRACATINI DA KURTARMAKTI
Almanya 2012de de Yunanistan ile başlayan ve diðer ülkelere sıçrayan Euro krizinde aktif rol oynamaya devam etti. Başbakan Angela Merkel, Euro krizinde bir çok üye ülkenin bütçelerinde sert kısıtlamalara gidilmesi için çabaladı. Bu kapsamda sadece Yunanistanda Şubat ve Kasım aylarında on milyarlarca euroluk tasarruf öngören paketler kabul edilirken, Şubat ayındaki yardım paketi kapsamında 130 milyar euroluk kredi sözü verildi.
Almanyanın Euro Bölgesinin geleceðini garanti almak istemesinin bir nedeni de, 2011 yılı sonu itibariyle 1 trilyon 60 milyar olarak gerçekleşen ihracatının yüzde 60ı AB üyesi ülkelerine yapılıyor olması. Tüm Almanya GSYHsının yüzde 41 kadarını oluşturan ihracatın gerilemesi durumunda, 2013 yılında ekonomideki kısmi büyümenin durması ve işsizlik oranlarının artmasından endişe ediliyor.
Almanya, en son Kasım ayında toplanan AB zirvesinde ise, 2014-2020 AB Bütçesinin düşürülmesi taraftarı olan Ýngiltere ile ters düşmemeye özen gösterdi. Bütçenin 1 trilyon 7 milyardan 900 milyar euroya kadar düşürülmesini Ýngiltere Başbakanı David Camerona kısmen destek çıkan Angela Merkel, Cameronu ve genel kamuoyu ABden çıkma taraftarı olan Ýngiltereyi kızdırmamaya özen göstermişti.
Fransadaki cumhurbaşkanlıðı seçimlerinde açıkça Nicolas Sarkozyi destekleyen Merkel, sosyalist François Hollandeın seçilmesinin 2013 Almanya seçimlerinde sosyal demokratlar için olumlu etki yaratmasını önlemeye çalışmıştı.
ÝÇ SAVAŞLAR ÜZERÝNDEN ULUSLARARASI SÝYASETTE ETKÝNLÝK KURMA ÇABASI
Uluslararası arenada Almanyanın etkinlik kurma çabaları, 2012 yılında özellikle Suriye ve Afganistan üzerinden devam etti. Almanya, özellikle Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin daimi üyeliði için uzun yıllardır çaba gösteriyordu. Ancak bu yıl da Ýngiltere ve Fransanın desteðine raðmen, bu hedefinde pek bir ilerleme saðlayamadı.
Afganistanda görev yapan ve halen sayıları 4 bin 500 kadar olan Alman asker ve polislerinin normal şartlarda 2014 sonuna kadar geri çekilmeleri bekleniyor. Ancak, yeni seçilen Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, bu ay içinde görüştüðü Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzayiye 2014 yılından sonra da kendilerini yalnız bırakmayacakları sözü verdi. Almanya, bu yıldan sonra da Afgan asker ve polislerin eðitimi gibi görevler bahanesiyle Afganistanda askeri varlıðını sürdürmek istiyor.
Her ne kadar çok göze çarpmasa da, Suriye krizinde de Almanyanın belli bir rol oynadıðı yıl oldu 2012. Geçtiðimiz yılki Libya müdahalesine tarafsız kalan Almanyanın, Aðustos ayında ABD ve NATO üzerinden muhaliflere istihbarat desteði saðlamak için bir istihbarat gemisini (Oker) Doðu Akdenize gönderdiði ortaya çıkmıştı.
Almanya, yılsonuna doðru ise Kuzey Kürdistana yerleştirilecek olan Patriot Hava Savunma Sistemi için de neredeyse Türkiye ve diðer NATO ülkelerinden daha hızlı davrandı. Alman muhalefet partilerinin sert bir biçimde karşı çıktıðı Patriotlara destek bulmak için, Dış Ýstihbarat Servisi BNDnin Suriyedeki kimyasal silahlar ile ilgili tartışmalı istihbarat raporları yayınlaması da dikkat çekmişti.
2013 SEÇÝMLERÝ ÝÇÝN DENEME YILI
2012 yılı, Almanyada 2013 sonbaharında yapılacak genel seçimler açısından da önemliydi. 2011de Alman saðının yegane kalelerinden olan Baden-Württembergi Yeşiller ve Sosyal Demokrat Parti (SPD)ye kaptıran Merkelin partisi Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU), 2012de de başarılı olamadı. Mayıs ayında Schleswig-Holstein eyaletini SPD ve Yeşillere kaptıran CDU, Kuzey Ren Vestfalya (NRW) eyaletinde de yüzde 34den yüzde 26 oy oranına düşerek aðır bir yenilgi aldı. CDU, sadece Saarlandda oy oranını koruyarak, SPD ile koalisyon ortaklıðı kurmayı başardı.
CDU ve Merkelin en büyük hedefi ise 20 Ocakta ülkenin dördüncü büyük eyaleti Aşaðı Saksonya (Niedersachsen)da yapılacak eyalet seçimlerinde galip gelebilmek. 2013 federal meclis seçimlerini de etkileyecek olan Aşaðı Saksonya seçimlerinde anketler, CDUnun yüzde 38-39 bandında oy alacaðını gösteriyor. Ancak aynı anketler, SPD ve Yeşiller dışında hiç bir partinin yüzde 5lik seçim barajını aşayamayacaðını ve yüzde 45 civarında oy alacak bu iki partinin CDUyu muhalefete iteceðine işaret ediyor. 16 eyaletten sadece 7sinde başbakanlıðı elinde bulunduran CDU, Aşaðı Saksonya seçimlerini kaybetmesi halinde, halen kısmen şanslı olduðu federal seçimlerde güç durumda kalacak.
Ancak, CDU ve Başbakan Merkel, 2012 yılında anketlerde beklenmedik bir şekilde yükselişe geçerek, yüzde 41e kadar ulaştılar. Merkelin en büyük sorunu ise, hükümet ortaðı Hür Demokrat Parti (FDP)nin girdiði krizden 2012de de çıkamaması ve seçim barajını aşamama riski oldu.
2012, SOL PARTÝ ÝÇÝN KÖTÜ BÝR YIL OLDU
2012 yılında dikkat çeken bir diðer nokta da, sol muhalefetin önemli aktörü Sol Parti (Die Linke)nin içine girdiði krizi aşamaması ile sürpriz bir şekilde eyalet parlamentolarına giren Korsanlar (Piraten Partei)ın seçim başarıları oldu.
Die Linke son iki yılda, parti içindeki doðu-batı çekişmeleri, SPDye karşı alınacak tutum, eski Doðu Almanya ve komünizm tartışmaları ve liderlik gibi konuları yüzünden bir çok eyalet seçiminde oy kaybına uðradı. Mayıs ayındaki seçimlerde ne NRW ne de Schleswig-Holstein eyaletlerinde yüzde 5 barajını geçemeyen Die Linke, eski başkan Oskar Lafontainenin memleketi Saarlandda ise oy kaybı yaşadı. Almanyada yaşayan Kürdistanlılar ve Türkiyeli sol kesimlerin de ciddi destek verdiði Die Linke için Aşaðı Saksonya seçimleri ciddi önem taşıyor ve anketlere göre, yüzde 4 civarında bir oy alması bekleniyor. 2009 yılındaki federal seçimlerde yüzde 11,9 oy alan Die Linke, 2013 genel seçim anketlerindeki yüzde 7-8 aralıðında seyrediyor.
2011 yılında girdikleri 7 eyalet seçiminden sadece Berlinde yüzde 5 üzerinde oy alabilen Korsanlar ise, bu yıl içinde seçim yapılan üç eyalette de parlamentoya girme hakkı kazandılar. Ancak, Kasım ayındaki kongre sonrasında ve öncesinde yaşanan program tartışmaları nedeniyle anketlerde ciddi oy kaybı yaşanıyor. Korsanların, 2013 seçimlerinde Federal Meclis (Bundestag)a girebilmeleri halinde ise, seçim sonrası koalisyon hesaplarını alt üst edebilecekler.
ALMANYADAKÝ KÜRTLERÝN HALK OLARAK TANINMA BAŞVURUSU
Almanyada 800 bini aşkın nüfusuyla en kalabalık göçmen grubunu oluşturan Kürtler için de önemli bir yıl oldu 2012. Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu YEK-KOM tarafından Federal Meclise sunulan 60 bin imza ile Kürt kimliðinin tanınması talep edilmişti. Ekim ayında görüşülen ve YEK-KOMun da katıldıðı toplantıda somut bir gelişme olmazken, YEK-KOM ilk kez Federal Mecliste Kürtleri temsil etme olanaðına kavuşmuştu.
ANF, Kasım ayında Anayasayı Koruma Örgütü (Bundesverfassungsschutz) tarafından Kürt kimliðinin tartışılacaðı Federal Dilekçe Komisyonuna gönderdiði belgeyi yayınlamıştı. Belgede komisyondan Kürtlerin ayrı bir göçmen topluluk olarak tanınamayacaðı ileri sürülerek komisyon üzerinde baskı oluşturulmuştu.