Almanya’da araçlara otoyol ücreti (Vignette) getirilmesi projesine tepkiler artıyor.  2015 yılında hayata geçirilmek istenen Vignette uygulamasına Yeşiller Partisi (Grünen) ile ülkenin en büyük önde gelen otomobil sürücüleri kulüpleri ADAC ile ACE de karşı çıkıyor.

Ülkede bu ay içinde kurulan yeni hükümetin küçük ortağı Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) lider Horst Seehofer tarafından ortaya atılan otoyol ücreti uygulaması, ilk başlarda sadece yabancı plakalı araçlar için düşünülüyordu. Yeni Ulaşım Bakanı Alexander Dobrindt, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile Vignette uygulamasının 2015 yılından itibaren tüm araç sahipleri için uygulanacağını ve yıllık 100 Euro olacağını duyurmuştu. Dobrindt, bu miktarın Almanya plakalı araçların sahiplerine iade edileceğini söylemiş, ancak geri ödemenin nasıl olacağına açıklık getirmemişti.

Vignette uygulamasına tepki gösteren Alman Otomobil Sürücüleri Kulübü (ADAC) Genel Müdürü Peter Meyer,  “Bu, ne ulaşım politikası açısından anlamlıdır, ne de ek gelir getirmez” diyerek karşı çıktı. Almanya ve Avrupa’nın en büyük otomobil sürücüleri kulübü olan ADAC’nin müdürü Meyer, Vignette uygulamasının getireceği idari giderler nedeniyle devlete zarar ettirebileceğini de savundu.  ADAC Genel Müdürü, otoyol vergisi yerine, yakıt vergisi uygulamasının daha mantıklı olacağının da altını çizdi.

Bir diğer otomobil kulübü ACE de Vignette uygulamasına karşı görüş bildirirken, ülkenin üçüncü büyük kulübü AvD ise uygulamayı destekliyor.

CSU’nun ısrarla savunduğu Vignette uygulamasına muhalefetteki Yeşiller de karşı çıktı. Partinin eşbaşkanı Cem Özdemir yaptığı açıklamada, uygulamanın adil ve ekolojik olmadığını söyledi. Vignette uygulaması ile tüm araç kullanıcılarına aynı oranda maddi külfiyat yükleneceğine dikkat çeken Özdemir, kanunen uygulanmasının da zor olduğunu kaydetti.

CSU lideri Horst Seehofer’in 22 Eylül federal seçimleri öncesinde dile getirdiği ve Almanya’da Autobahn-Maut olarak da bilinen otoyol ücreti uygulaması, başta Hollanda ve Avusturya olmak üzere komşu ülkelerin de tepkisini çekmişti. Her iki ülke, Kasım ayında yaptıkları açıklama ile konuyu Avrupa Adalet Divanı’na götüreceklerini duyurmuşlardı.