İngiliz Başbakan'dan İskoçya'ya: Lütfen kalın, yalvarırım...

İngiliz Başbakan'dan İskoçya'ya: Lütfen kalın, yalvarırım...

Birleşik Kırallık'a bağlı İskoçya'da 18 Eylül günü bağımsızlık referandumuna gidiliyor. İngiliz Başbakan David Camaron, Birleşik Krallık'ın birliğini savunmak için ziyarette bulunduğu İskoçya'da "Lütfen kalın" dedi.

Referandumdan üç gün önce, Pazartesi akşamı İskoçya'nın kuzey doğusundaki petrol limanında bulunan Aberdeen Kongre Sarayı'nda konuşan İngiliz Başbakan David Cameron, son çağrılarını yaptı.  Cameron konuşmasında "Lütfen kalın" ve "Yalvarırım, bu aileyi parçalamayın" ifadelerini kullandı. Cameron'un 15 dakikalık konuşmasında sadece iltifatlar değil, açık tehditler ve sözler de vardı.

Birlik sözleşmesinin imzalanmasının üzerinden geçen 307 yılda bilim, edebiyat ve spor gibi alanlarda yaşanan gelişmeleri öven Cameron, Eğer İskoçyalılar bağımsızlık lehine oy kullanırlarsa "geri dönüş olmayacak" diyerek tehdit etti: "Ortak para, ortak emeklilik, ortak pasaport olmayacak..."

Cameron, referandumda "hayır" zafer kazanırsa İskoç bölgesel parlamentosunda daha fazla yetki vaadinde bulundu. İskoçya'nın solcu geleneği ve muhafazakarlık karşıtı oyun bilincinde olan İngiliz Başbakan, kendisinin sonsuza dek burada olmayacağını belirterek bir gerekçe yaratmaya çalıştı. "Eğer beni sevmiyorsanız, ben her zaman burada olmayacağım zaten."

İngiliz Başbakan, "Eğer İskoçya (bağımsızlığa) 'evet' derse Birleşik Krallık parçalanacak ve yollarımız her zaman için ayrılacak" diye konuştu.

Londra'daki Trafalgar Sguare meydanında da Pazartesi günü öğleden sonra İskoçya'nın Birleşik Krallık içerisinde kalması için binlerce kişinin katıldığı bir yürüyüş düzenlendi. Eylemciler, "Birlikte kalalım" başlıklı bir çağrı ardından bir araya geldiler. Organizatörler, bu eylemin amacının "İskoçya'nın kendileri için değerli olduğunu göstermek" olduğunu söyledi.

307 YILLIK BİRLİKTELİK

1707 yılında Birleşik Kırallık'a anayasal olarak bağlanan dört ulustan biri olan İskoçya, Mayıs 1997'deki referandumdan bu yana otonomi bir şekilde yönetiliyor. Kuzey İrlanda ve Galler Ülkesi gibi yarı otonom bir parlamentoya sahip olan İskoçya sağlık, eğitim, adalet ve genel anlamda tüm iç işlerde kendi kendini yönetiyor.  Savunma, enerji veya vergi gibi alanlarda ise Londra'ya bağlı. İskoç hükümeti her dört yılda bir seçiliyor. İlk hükümet 1999'da seçildi.

Mayıs 2011'de bağımsızlıkçı SNP partisi büyük bir çıkış yaparak İskoç Parlamentosu'nda mutlak çoğunluğu elde etti.  Partinin lideri Alex Salmond, azınlık bir durumdan İskoçya Başbakanı görevine yükseldi. Seçim kampanyasında beş yıl içerisinde bağımsızlık referandumu yapacağı vaadinde bulunmuştu. Uzun görüşmeler ardından 2012'de Salmond ile David Cameron arasında, bağımsızlık referandumunun 2014'te yapılmasına ilişkin bir anlaşma imzalandı.

İskoçya'nı zenginlikleri uzun zamandır ülkenin bağımsız olabileceği fikrini besliyor. Bu açıdan bakıldığında Kuzey Denizi'nde bulunan hidrokarbon öne çıkıyor. Natixis tarafından yapılan bir araştırmaya göre Kuzey Denizi'ndeki yataklar toplam İngiliz hidrokarbon üretiminin yüzde 72'sini, petrolün ise yüzde 96'sını sağlıyor.

"ScotCen Social Research" tarafından yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre bağımsızlık fikrini destekleyenlerin oranı son bir yılda yüzde 40'dan yüzde 50'ye çıktı. Bu referandumdan çıkacak sonuçlar sadece toprakla sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. İngiliz Başbakan Cameron, "evet" çıkması halinde koltuğundan olabilir. Kendi ittifakları tarafından da İskoçya'nın mevcut duruma gelmesinden sorumlu tutuluyor.