Isabelle Mandraud: Otokrasiler yerleşik uluslararası düzeni değiştirmek istiyor

Fransız Le Monde gazetesinden Isabelle Mandraud, "Le pacte des autocrates" isimli kitabında gezegenin çeşitli otokratları arasında yazılı olmayan bir anlaşmanın varlığına dikkat çekti.

Le Monde'dan gazeteci ve siyaset bilimci Julien Théron ile "Le pacte des autocrates" (Otokratların Paktı) kitabının ortak yazarı Isabelle Mandraud İsviçreli RTS medyasına konuştu.

Mandraud’a göre diktatörlük rejimleri arasında "demokrasileri zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak" için "örtük bir anlaşma" var.

Mandraud, "Otokrasiler, savaş sonrası dönemden beri var olan ve bugün uluslararası ilişkilere hakim olan uluslararası düzeni değiştirmek istiyor" iddiasında bulunuyor.

2011'deki yüzde 40'a kıyasla bugün gezegende yaşayanların yüzde 70'i otokratik rejimlerde yaşıyor. Bu ülkelerin başında Rusya, Çin, Türkiye, Suriye, İran, Venezuela ve Hindistan geliyor.

Mandraud,  "Otokratik yönetimler çoğu zaman demokrasi vasıflarıyla kendilerini süslerler ama kullanmazlar. Halkı temsil ettiklerini iddia ederler ama ortak noktaları halkın karar alma yetkisini elinden almaktır" diyor.

Gazeteci, otokratik ve diktatöryal rejimlerin Birleşmiş Milletler'den BRICS'e (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) uluslararası zirveler aracılığıyla, kararları birlikte oylamak ve kendi bakış açılarını empoze etmek için "koordine" olduklarına işaret ediyor.

Isabelle Mandraud, örneğin Çin ve Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'ni "felç" etmeyi başardığına dikkat çekiyor.

Mandraud, "Onlara göre demokrasiler biraz sinir bozucu: insan hakları konusunda hesap verebilirlik talep ediyorlar, şeffaf seçimler talep ediyorlar (...) Ne kadar çok otokrasi olursa, uluslararası ilişkilerde o kadar fazla oynayabilecekler" diye belirtiyor.

"Otokratların paktı" kitabı, özellikle Şangay İşbirliği Örgütü'nün Eylül 2022'de Özbekistan'ın Semerkant kentinde düzenlenen ve bu ülkelerin ortak emellerini sergilediği "önemli" zirvesine ışık tutuyor.

Düşman kardeşler olarak değerlendirilen Hint ve Pakistan 2017’de katıldı, İran’a yeni zirvede kapı açıldı. İki ülke gözlemci statüsüyle yer aldı: Beyaz Rusya ve Moğolistan. Diğer üç ülke, Mısır, Suudi Arabistan ve Katar "diyalog ortağı" oldular.

Le Monde gazetecisi, "Bu zirvede, katılımcıların üçte biri zaten saldırı veya insan hakları ihlalleri nedeniyle uluslararası yaptırımlar altındaydı" diye hatırlıyor.

Ancak, otokrasilerin rekabet halinde olabileceğine de vurgu yapılıyor. Özellikle Rusya ve Çin başkanları Vladimir Putin ve Şi Cinping, Batı'ya karşı koymak için etki alanlarını genişletmek ve pekiştirmek istedikleri Afrika veya Latin Amerika ülkelerine göz dikmiş durumda. Isabelle Mandraud, "Varlıkları gerçekten çok etkileyici ve genişlemeye devam ediyor" diyor.

Mandraud, "Afrika'da, Wagner'in Rus paralı askerleri, sayısı 31’e varan devlete yatırım yaptı" diyor ve ekliyor: "Çin, İpek Yolları'nın bir parçası olan mega yatırım planlarıyla ve ilgili ülkelere bir borç programı dayatarak geride kalmıyor. Latin Amerika'da 21 ülke, Çin'in mega yatırım projelerine kendini adadı ve, çok yakın zamana kadar Rusya bu kıtaya silah satıyordu."

Gazeteciye göre "en büyük çatışma alanı" artık eski Sovyet cumhuriyetleri olan Orta Asya'ya kayabilir.

Mandraud, "Rusya'nın arka bahçesi denilen bu topraklara Çin göz dikiyor. Rusya, Ukrayna'daki savaş nedeniyle zayıflamış ve Çin'e daha fazla bağımlı hale gelmiş olsa da, iki ülkenin ortak çıkarları devam ediyor. (...) Şu an için onlar iyi koordine edilmişlerdir” diye konuşuyor.

Isabelle Mandraud'a göre otokrasilerin en korkunç silahı "kötü niyetli dezenformasyon".

Mandraud, şunları ekliyor: "AB bununla savaşmaya başladı ama gecikmeli olarak. (...) Avrupa Birliği'nin zayıf noktası olarak tanımlanan göç konusunda otokrasiler çokça oynuyor. (...) Rusya'ya yönelik yaptırımlar karşısında AB’nin oluşturduğu birlik, bu birliği bozmaya yönelik birçok girişime rağmen Putin için büyük bir hayal kırıklığı oldu."