Bu ülkelerin mülteci sorununu iç politika malzemesi olarak kullandıkları da gözlerden kaçmıyor.

Dün Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da Visegrad Grubu adlı oluşumun 25’inci yılı vesilesiyle toplanan 4 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, burada Makedonya Cumhurbaşkanı Djorje Ivanov ile de bir araya geldiler. Bu ülkelerin hedefinde ise, Yunanistan’dan mülteci akışını önlemek için Makedonya’nın sınırı kapatma çalışmalarını desteklemek.

Visegrad Grubu ülkeleri olarak da bilinen Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya mültecileri önlemek için Almanya’nın Türkiye ile girdiği pazarlığa da karşı çıkıyorlar.

Hali hazırda Çek, Macar ve Slovak polisleri Makedonya’da sınır güvenliği konusunda görev alırken, Polonya’nın da yakında polis birliklerini göndermesi bekleniyor.

4 ülke arasında Almanya’nın başını çektiği ve Türkiye ile ortaklığı öngören mülteci politikasına en sert karşı çıkış Macaristan’dan geliyor. Otoriter yönetim tarzıyla bilinen Devlet Başkanı Viktor Orban, Alman Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye ile ‘gizli bir mülteci pazarlığı’ yaptığını ve bu kapsamda Türkiye’den 500 bin mültecinin AB ülkelerine alınacağını iddia ediyor.

Türkiye ile böyle bir anlaşmanın varlığı tartışmalı iken, Çek Cumhuriyeti daha önce varılan anlaşmayı da kabul etmiyor. İçişleri Bakanı Milan Chovanec, Türkiye’ye verilmesi öngörülen 3 milyar euroluk yardımdan payına düşeni ödemeyeceğini duyurmuştu.

Geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerde tekrar iktidara gelen Polonya Başbakanı Jaroslaw Kacyznski ise AB’nin mülteci kotasından ülkesinin payına düşen 7 bin 500 mülteciyi almayı kabul ediyor. Ancak bu vaadin geciktirildiği gözleniyor.

Slovakya Başbakanı Robert Fico ise,  3 hafta sonra yapılacak genel seçimler öncesinde mülteciler üzerinden seçmeni korkutmayı ve oy toplamayı umuyor.