Katledilen tutsak Kuday’ın kardeşi: Düşmanımızı iyi tanıyoruz

“Çıkan tabutlar işkenceci bir düşmanlığın göstergesidir” diyen Abdulkadir Kuday’ın kardeşi Salih Kuday, “Bunların hepsi tecritle bağlantılıdır. Bu tecrit kırılmadıkça bu tabutlar cezaevlerinden çıkmaya devam edecek” dedi.

Metris R Tipi 2 No'lu Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmeyerek katledilen hasta tutsak Abdulkadir Kuday, bu sabah saatlerinde yaşamını yitirdi.

Kuday'ın cenazesini kardeşi Salih Kuday ve oğlu Diyar Kuday, Yenibosna’da bulunan Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) teslim aldı. Kuday ailesi, ATK önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Marmara Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma Derneği (MATUHAYDER) Eş Başkanları Dilek Sönmez Demir ve Mehmet Şafii Erol, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il ve ilçe temsilcileri, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) temsilcileri katıldı. 

‘BU TECRİDİN KIRILMASI GEREKİYOR’

Açıklamayı yapan Abdulkadir Kuday’ın kardeşi Salih Kuday, abisinin tabutunun cezaevinden çıkmamasını ve son zamanlarını ailesiyle birlikte geçirmesini ümit ettiklerini belirterek, “Çıkan tabut işkenceci bir düşmanlığın göstergesidir. Bunların hepsi tecritle bağlantılıdır. Bugün cezaevlerinde tecrit var. Bütün toplumun üzerinde tecrit var. Örnek vermem gerekirse, on dakika önce basın açıklamamızı engellemeye çalıştılar. Bu bir tecrittir. Bu tecridin kırılması gerekiyor. Bu tecrit kırılmadıkça bu tabutlar cezaevinden çıkmaya devam edecek” dedi.

‘BU HALK ASLA BAŞ EĞMEYECEK’

Ağır hasta olan kardeşine yapılanları kınayan Kuday, “Ailesi olarak tek beklentimiz, hayatını kaybetmeden önce bizimle biraz zaman geçirsin ve çocuklarıyla ailesinin yanında vefat etsin diyorduk. Bunu bize çok gördüler. Düşmanımızı iyi tanıyoruz. Ne ölümle ne sürgünlerle ne de cezaevlerinde bu halk asla diz çökmemiş, hiçbir zaman baş eğmemiş yine de eğmeyecektir. Bugüne kadar bunca yıldır avukatlarımız ve Sivil Toplum Örgütlerimizin verdiği emeklere ailem adına teşekkür ederim. Buradan çağrımız iktidaradır; cezaevlerinden daha fazla tabut çıkmadan barış elini havada bırakmayın. Çok iyi biliyoruz ki tecritte ısrar ederek, düşmanlıkta ısrar ederek iktidarlarını kan ve düşmanlıkla sürdürüyorlar.  Bütün bu yapılanları kınıyoruz.”  

‘HESABINI SORACAĞIZ’

Ardından konuşan ÖHD’li Avukat Berivan Bekçi ise, çok ağır hastalıkları olan Kuday’a yapılan hak ihlallerini anımsatarak hesabını soracaklarını vurguladı. Berivan Bekçi şunları aktardı: “Abdulkadir Kuday, hakkında 1 Aralık 2021 tarihinde ölümcül kas ve sinir hastalığı olan ALS teşhisi konulmuştu. Bu süreçte durumu ağırlaşan mahpus için yapılan birçok girişim ve başvuru sonuçsuz bırakılmıştı. Devletin tüm aygıtları Abdulkadir Kuday’ın durumuna karşı sessiz kalmış, hukuka ve tıp etiğine aykırı kararlar vermiştir. Ağır hasta mahpuslara yönelik bu tavır politiktir ve sorumluluğu siyasal iktidardadır. Abdulkadir Kuday da siyasal iktidarın Kürt siyasi mahpuslara yönelik politikası sonucu katledilmiştir. Bilinmelidir ki bu sorumsuzluğu yapanlar elbette bir gün kanunlar önünde hesabını verecektir. Sosyal devlet, ölümü değil, kutsal olan insan yaşamını savunmalıdır. Uzun süredir Türkiye'de hapsedilme; adaleti ve güvenliği sağlama amacının dışına çıkarak özellikle siyasi mahpusların yaşamlarını kaybetmeye varacak ihlaller yaşamasına sebep olan bir pratik haline gelmiştir. Halen ülkenin birçok hapishanesinde binleri aşan sayıda kronik, ağır hastalığı olan mahpuslar bulunmaktadır. Bizler bu pratiğe alışmıyor ve tüm hasta mahpusların yaşam hakkı ihlallerinin hesabını hukuk önünde soracağımızı bir kez daha tekrar ediyoruz” diye konuştu.