Petrole bağımlı ekonomiler yeniden IMF’ye mi mahkum olacak?

Petrol fiyatlarının 2014 yılında 100 dolar seviyesinde iken günümüzde 30 dolara kadar gerilemesi, ekonomisi büyük oranda petrole dayanan ülkeleri zorlamaya devam ediyor.

Petrol fiyatlarının 2014 yılında 100 dolar seviyesinde iken günümüzde 30 dolara kadar gerilemesi, ekonomisi büyük oranda petrole dayanan ülkeleri zorlamaya devam ediyor. Fiyatların düşmesi nedeniyle uluslararası finans kuruluşlarına mahkum olan ilk ülke Azerbaycan olurken, diğer bazı ülkelerin de borçlanmaya gitmeleri bekleniyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) temsilcileriyle petroldeki düşüş nedeniyle krize giren Azerbaycanlı yetkililer arasındaki kredi görüşmeleri hafta içinde başlamıştı.

Petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle Katar’ın bütçesi son 15 yılda ilk kez açık verirken, Suudi Arabistan’da ikinci kez  bütçe açığı söz konusu.

Körfez ülkeleri ile Norveç gibi mali rezervleri güçlü olan ülkelerin bu krizi aşması beklenirken, küçük ekonomilerin ciddi zarar görmesi ve borçlanma zorunda kalması söz konusu. Bu ülkelerden biri olan Azerbaycan’da petrol satışları tüm ihracatın yüzde 95’ini oluşturuyor. Azerbaycan’ın petrol fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerden kalma mali rezervleri ise çabuk tükenmiş durumda.

Financial Times’ta yer alan ve hükümet kaynaklarına dayandırılan bir bilgiye göre, ülkenin daha önce yaklaşık 17 milyar dolar düzeyinde olan dış ticaret fazlası 2015’te sıfıra indi. Azerbaycan para birimi manatın değerinin korunabilmesi amacıyla Merkez Bankası rezervlerinin yarıya yakını tüketilmiş, ancak para biriminin üçte bir oranında değer kaybetmesi önlenememişti.

Halen Bakü’de IMF ve Dünya Bankası yetkilileriyle devam eden görüşmelere konu olan kredilerin miktarı ise henüz bilinmiyor.

BREZİLYA, VENEZUELA, GÜNEY AFRİKA VE RUSYA

Petrole dayalı ekonomilerin zayıflığı bu yılki fiyat düşüşleriyle bir kez daha kanıtlanırken, gelişmekte olan birçok ülkenin IMF’ye ve diğer uluslararası kredi kuruluşlarına muhtaç kalacağı biliniyor.

Bu ülkelerin başına ise Venezuela geliyor. 1998 yılından bu yana iktidarda olan sosyalist yönetim, her ne kadar yoksulluğu ve gelir adaletsizliğini azaltmayı başardıysa da, petrol satışları sayesinde ciddi bir para rezervi oluşturamadı. Venezuela yönetiminin bir diğer önemli sorunu da, petrole dayalı ekonomisine farklı üretim alanları kazandıramamış olması.

Venezuela’da enflasyon oranlarının bu yıl içinde yüzde yüzlere kadar çıkmasından endişe edilirken, 10 yılı aşkın bir süredir IMF gibi kuruluşlarla ilişkilerini kestiği de biliniyor. Venezuela, dünya üzerinde brüt petrol rezervi bakımından ilk sırada geliyor.

Bir diğer Güney Amerika ülkesi Ekvador’da ise hükümete göre, petrol kaynaklı satışlardan elde edilen gelirler sıfırlanma noktasına gelmiş durumda. Kendi para birimi olmayan ve Amerikan dolarını kullanan Ekvador’un paranın değerini düşürerek ekonomisinin rekabet gücünü arttırma şansı da bulunmuyor.

Son 20 yıldaki ciddi büyüme sayesinde dünyanın önde gelen ekonomileri arasına giren Brezilya’da ise durum daha da vahim. Petrol ve diğer yeraltı madenlerinin fiyatlarının düşmesinden dolayı zora giren Brezilya ekonomisi, kamuya ait petrol şirketi Petrobras’da yaşanan yolsuzluk skandalı nedeniyle de zorda. Hükümetin Petrobras’ı kurtarmak için önemli miktarda para akıtması halinde ise ciddi bir finansal kriz içine girmesinden endişe ediliyor.

Benzer bir durum Afrika’nın en büyük ekonomisi Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yaşanıyor. IMF Direktörü Christine Lagarde’ın geçtiğimiz haftalarda Nijerya’nın yanı sıra Güney Afrika’ya da ziyaret gerçekleştirmesi, ülkenin IMF kredilerine muhtaç olduğu söylentilerini beraberinde getirmişti. Ancak hükümet, şimdilik böyle bir durumun söz konusu olmadığını iddia ediyor.

ABD ve Suudi Arabistan’la birlikte petrol üretimi ve ihracatında başı çeken ülkelerden Rusya’nın ise mevcut mali rezervlerinin yaklaşık 1,5 yıl kadar yeteceği hesaplanıyor. Rusya’nın 400 milyar doları aşkın döviz rezervi artı puan olarak görülürken, önümüzdeki yıldan itibaren borçlanma zorunluluğu doğabileceği belirtiliyor.

Petrolün varil başına 30 doların altında alıcı bulduğu Rusya’da, varil fiyatının 40 dolar olması halinde dahi bu yıl için milli gelirin yüzde 3’ü civarında bir borçlanma ihtiyacı doğacak. Rusya’nın 220 milyar dolarlık 2016 bütçesinin yüzde 10 civarında kısıtlanması da söz konusuyken, Kırım’ın ilhakı nedeniyle IMF gibi kredi kuruluşlarına başvurması ise beklenmiyor.