Şiddet mağduru kadınlara yardım derneği Beity, Safakes’ten kovulan onlarca göçmen için acil yardım mekanizmasının kurulması çağrısında bulundu. Beity, bunun için onlarca insan hakları savunucusu, sivil toplum örgütleri ve kamu kuruluşlarının “acil koordinasyon” oluşturmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Derneğe göre, Safakes bölgesinde göçmenlerin deport edilmesi ve Sahra kapılarına sürülmelerine varan gerçek bir insan avı yaşanıyor.

Bir Tunuslu'nun hayatını kaybettiği kavganın ardından geçtiğimiz hafta Safakes’ta göçmenlere yönelik şiddet olayları tırmandı ve yüzlerce göçmen Libya ile Cezayir arasındaki yaşanmaz bölgelere götürüldü.

Tunus İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre, en az 450 kişi Tunus ile Libya arasında, Ras Cedir yakınındaki militarize tampon bölgede toplandı.

Bir AFP muhabiri, yetkililer tarafından Pazartesi günü öğle vakti yakındaki Ben Guerdane kasabasındaki bir yatılı liseye götürmek üzere gönderilen beş otobüsün geçtiğini gördü. Göçmenlerin ifadelerine göre, Tunus Kızılayı'na bağlı bir misyon geçtiğimiz günlerde onlara su ve yiyecek getirmiş ve yaralıları tahliye etmişti. AFP'ye göre Cezayir sınırına gönderilenler için durum giderek zorlaşıyor.

AFP’ye telefon üzeri konuşan bir Gineli göçmen, "Lütfen bize yardım edin, Kızıl Haç'ı buraya gönderebilirseniz, bize yardım edin yoksa öleceğiz, burada hiçbir şey yok, yiyecek yok, su yok" diye seslendi. Bu göçmene göre, Cezayir'in Tunus sınırına yakın Duar El Ma köyü yakınlarındaki bir çöl bölgesinde kaderlerine terk edilmiş yaklaşık otuz kişi var.

Refugees International örgütü yaptığı yazılı açıklamada "yüzlerce siyah Afrikalı göçmenin şiddete maruz kalarak tutuklamaları ve zorla sınır dışı edilmelerini” kınadı. Örgüt, göçmenlerden bazılarının "Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne kayıtlı olduğunu veya Tunus'ta yasal statüye sahip olduğunu" vurguladı.

Tunus'ta İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT) pazartesi günü yaptığı açıklamada, göçmenlerin 2 Temmuz günü “gerekçesiz gözaltına alınması” ve şiddete maruz kalmasını kınamak için BM’ye bağlı İşkenceye Karşı Komite'ye başvuruda bulunduklarını bildirdi. Tunuslu örgüt, bu kötü muamelenin yanı sıra "ırksal kökenleri nedeniyle Devlet görevlileri tarafından bilerek dayatılan" su ve yiyecekten yoksun bırakmanın "işkence teşkil ettiğini" kaydetti.