Washington-Moskova hattında Suriye trafiği

Washington-Moskova hattında Suriye trafiği

Washington ile Moskova arasında yapılan görüşmeler sonucu her iki ülke Suriye konusunda bir anlamaya vardı. İngiliz Başbakan’ın da Moskova’ya ziyareti beklenirken, Suriye Ulusal Koalisyonu siyasi bir çözümün ancak Başar El Esad ve rejiminin gitmesi ile başlayabileceğini tekrarladı.

Suriye’de Mart 2011’de başlayan çatışmalar, aradan iki yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen tüm vahşetiyle devam ediyor.  BM’ye göre 70 bini aşkın insanın hayatını kaybettiği bu savaşın bir tarafında Başar El Esad rejimi ve onu destekleyen Rusya ve İran cephesi,  diğer tarafta ise silahlı gruplar ve onları doğrudan destekleyen Batılı ülkeler ile Türkiye ve Körfez monarşileri yer alıyor.

Suriye’nin durumuna ilişkin ABD ile Rusya arasındaki diyalogun sonuç verdiği belirtiliyor.   Bir anlaşmaya varan Moskova ve Washington, Başar El Esad rejimi ve muhalifleri çatışmaya siyasi bir çözüm bulmaya çağırdı. Her iki ülke ayrıca, Suriye üzerine acilen uluslararası bir konferans düzenlenmesini istedi.

2012’de Cenevre’de yapılan konferansta kabul edilen geçiş planı ölü bir metin olarak kalmıştı.  Planda Başar El Esad’ın gidişine vurgu yapılmıyordu. 

Esad’ın geleceğinin 2014’teki devlet başkanlığı seçimlerinden çıkacak sonuçlara bağlı olacağını belirten Suriye rejimi, Moskova ile Washington arasındaki anlaşmaya ilişkin henüz yorum yapmadı.  Rusya’ya göre Şam yönetimi önerilen konferansa katılmaya hazır. Anlaşma, Avrupa Birliği ve Suriye için uluslararası arabulucu Lakhdar Brahimi tarafından selamlandı. 

Suriye Ulusal Koalisyonu ise siyasi bir çözüm bulunması için Esad’ın gidişinin üzerinde müzakere edilemez bir koşul olduğunu belirtti.  Muhalefet açıklamasında “Suriye Ulusal Koalisyonu Suriye halkının demokratik bir devlet özlemini gerçekleştirecek siyasi bir çözüm çağrısı yapan uluslararası çabaları selamlıyor ama bu ancak Başar El Esad ve rejiminin gidişi ile başlayabilir” dedi.

Öte yandan İngiliz Başbakan David Cameron’un da Cuma günü Moskova’ya ziyarette bulunarak Vladimir Putin ile görüşmesi bekleniyor. Cameron’un Suriye’deki grupları silahlandırma olasılığını masaya yatıracağı belirtiliyor.  İngilizlerin geçen hafta ortaklarına sunduğu ve Reuters’in duyurduğu dört sayfalık bir rapora göre, İngiliz hükümeti silahların sadece Suriye Ulusal Koalisyonuna verilmesini istiyor. Raporda, böyle bir tedbirin şiddetin tırmanması olasılığına, özellikle de kimyasal silah kullanımına karşı daha etkili cevap vermeyi sağlayacağı ifade ediliyor.

Başta Fransa ve İngiltere olmak üzere bazı AB ülkeleri silahlı gruplara silah sağlanmasında ısrar ederken,  Avusturya, İspanya ve İsveç’in başını çektiği bir grup ülke ise çok çekinceli yaklaşıyor. Suriye hükümetine silah ambargosu da dahil olmak üzere bu ülkeye uygulanan mevcut AB yaptırımlarının süresi 1 Haziran’da doluyor. AB’nin bu yaptırımları bir bütün olarak veya kısmen sürdürme kararı alması bekleniyor. Bu sorun 27 Mayıs günü AB dışişleri bakanları toplantısında ele alınacak.

Nisan ayında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Washington’un Suriye muhalefetine yardımı 123 milyon dolar daha vererek iki kat arttıracağını açıklamıştı. Ancak bunun ayrıntılarını vermemişti.

Çoğu ülke silahların radikal dinci grupların eline geçmesinden endişe ediyor.  Esad rejiminin saldırıları her gün onlarca insanın canına mal olurken, Batılı ülkeler ve Körfez monarşilerinin destek verdiği silahlı gruplar da Suriye’de çok sayıda savaş ve insanlı suçlarına da bulaştı.

BM bağımsız soruşturma komisyonu üyesi İsviçreli eski savcı Carla Del Ponte, İsviçreli bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, topladıkları tanıklıklar doğrultusunda Suriye'de Batı medyasının "isyancı" olarak adlandırdığı silahlı grupların uluslararası hukuk tarafından yasaklanan kimyasal bir madde olan sarin gazı kullandığı sonucuna vardığını söyledi. İsviçre'deki italyan dilli radyoya da mülakat veren eski savcı, "Elde ettiğimiz tanıklıklara göre, isyancılar sarin gazına başvurarak kimyasal silahlar kullandı" dedi.