Öztürk: Kobanê’ye saldırmak insanlık onuruna saldırmaktır

Kobanê’ye yönelik her saldırının insanlık onuruna yapılmış bir saldırı olduğunu vurgulayan DTK Eşbaşkanı Öztürk, saldırının İstanbul’daki Dörtlü Zirve sonrası yapılmasının tesadüf olmadığına dikkat çekti.

Türk devletinin Rojava'ya dönük saldırılarını değerlendiren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DAİŞ çetelerine karşı verdiği mücadele ile tarihe damgasını vuran Kobanê’ye yapılan her saldırının insanlık onuruna ve değerlerine yapılmış bir saldırı olduğunun altını çizdi.

1 Kasım Dünya Kobanê Günü dolasıyla ANF’ye konuşan DTK Eşbaşkanı Öztürk, Kobanê’ye Türkiye’deki siyasal iktidar tarafından yapılan son saldırının tüm insanlığın onuruna ve değerlerine yapılmış bir saldırı olduğunu vurguladı. Saldırının İstanbul’da yapılan Dörtlü Zirve’nin ardından gerçekleşmesinin tesadüf olmadığına dikkat çeken Öztürk, kapılar ardında pazarlık yapıldığına işaret etti.

DÜNYA KOBANÊ DİRENİŞİNE ÇOK ŞEY BORÇLU

Öztürk, Kobanê’nin DAİŞ çetelerine karşı amansız bir mücadele verdiğini hatırlatarak, Kobanê’nin tarihteki önemini şu sözlerle anlattı: "Kobanê, herkesin ismini duyduğunda kaçtığı barbar DAİŞ çetelerine karşı verdiği kahramanca mücadeleyle insanlık onurunu ve tüm değerlerini kurtardı." Bu büyük mücadelenin DAİŞ’in yenilmez olduğu yönündeki propaganda ve anlayışı da bertaraf ettiğini kaydeden Öztürk, Kobanê’de çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden verilen direnişe dünyanın çok şey borçlu olduğunun altını çizdi.

Tarihin önemli sayfalarında yerini alan Kobanê’ye saldırarak Türkiye’deki siyasal iktidarın esas olarak insanlık onuruna saldırdığını vurgulayan Öztürk, bu saldırıyı yapan zihniyetle DAİŞ çetelerinin zihniyeti arasında hiçbir fark olmadığını kaydetti. Öztürk, "Kobanê’nin etrafının sarıldığı günlerde ‘Kobanê düştü düşecek’ diyerek gülümseyenler, o gün DAİŞ çetelerini destekleyenlerdir. Kobanê’deki büyük direnişe yenilen çetelere yaptıramadıklarını, bugün kendileri yapmak istiyor" diye konuştu.

SALDIRININ ZİRVE SONRASI OLMASI TESADÜF DEĞİL

Saldırının İstanbul’da gerçekleşen Dörtlü Zirve sonrası yapılmasının da tesadüf olmadığına dikkat çeken Öztürk, ortak bildiride stratejik çözüme ilişkin bir karar çıkmayan Almanya, Fransa, Rusya ve Türkiye zirvesinin arka planında, büyük bedellerle statü sahibi olan Rojava’ya yönelik bir pazarlık yapıldığına işaret etti. Avrupa Birliği’nin (AB) öncüleri olarak kabul edilen Fransa ve Almanya’nın zirvede bulunmasının tek nedeninin, İdlib’de sıkışan cihatçı çetelerin temizlenmesinin ardından kendi ülkelerine yönelik bir göçü engellemek olduğunu belirten Öztürk, buna karşılık Türkiye’nin Rojava’da yapacağı saldırıya göz yumulmuş olunabileceğini söyledi.

İnsan hakları, adalet, eşitlik gibi temel ilkeler üzerine kurulan AB’nin böyle bir fotoğrafta yer almasının çifte standarttın dışa vurumu olduğunu kaydeden Öztürk, Emmanuel Macron ve Angela Merkel’in zirvede verdiği fotoğraflarla ilkelerin değil çıkarların önemli olduğunun bir kez daha gözler önüne serildiğini kaydetti. Öztürk, Dörtlü Zirve’de, Türkiye’yi topraklarında işgalci olarak gören Suriye ve ABD’nin yer almamasının bu pazarlığın açık kanıtı olduğunu vurguladı. Zirve sonrası Rojava’ya yönelik tehditlerin dozajının da arttığını hatırlatan Öztürk, "Sen çıkıp ‘Ansızın gelebiliriz’ diyorsun, peki bu söylemin cesaretini kimlerden alıyorsun? Ortada bir pazarlık olmasa, ortada bir hesap olmasa bunu söyleyebilir misin?" diye sordu.

AKP TÜRKİYE HALKLARININ GELECEĞİNİ ÇALIYOR

Efrîn’de de aynı senaryonun yaşandığını hatırlatan Öztürk, "Ansızın gelebiliriz" denilerek, orada barış içinde yaşayan halkların birlikteliğine ve dayanışmasına da saldırıldığını kaydetti. Bu tür saldırılarla Türkiye halklarının geleceğini çalan AKP’nin, kendi faşist iktidarını sürdürmek için ülke içinde ve dışında savaşa ihtiyacı olduğunu vurgulayan Öztürk, "O yüzden şimdi de Rojava’ya saldırıyorlar. Ama bunun bedelini onlar değil halk, ekonomik ve siyasi krizlerle, giderek derinleşen sorunlarla ve her yeri saran kutuplaşmalarla ödüyor" diye konuştu.

Devletin yıllardır dayattığı tekçi zihniyetin sürdürücüsü olan AKP’nin Suriye’deki varlığının, Kürtlerin statü elde etmemesi üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Öztürk, "Bu zihniyet için tehlikeli olan cihatçı çeteler değil, Kürtlerin statü elde etmesidir. Kürtlerin statü sahibi olmaması için her şeyi yapıyorlar. Ama bu boş bir çabadır. Çünkü Rojava sadece Kürtler açısından değil, Ortadoğu coğrafyasında yaşayan tüm halklar için bir kazanımdır ve kimse de kazanımından geri adım atmaz" şeklinde konuştu.

KOBANÊ YAŞAYACAK

Son olarak 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nü kutlayan Öztürk, insanlık tarihinde onurun, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin ve barışın simgesi olan Kobanê’nin tüm saldırılara rağmen yaşayacağını kaydetti. Kobanê’ye yapılan her saldırının tarihe insanlık onuruna ve değerlerine yapılmış bir saldırı olarak geçeceğini vurgulayan Öztürk, bu saldırı karşısında sessiz kalanların da insanlık değerlerine karşı suç işlediğini unutmaması gerektiğinin altını çizdi.