Mehdi Özdemir: Narin Güran soruşturmasında organize bir kötülük devrede

“Deliller, yönlendirmelerle kayboldu; bu da gerçeğin açığa çıkmasını engelledi. 19 gün içinde Narin’e ulaşılamaması ve otopside alınan 91 örneğe rağmen failin bulunamaması, organize bir kötülük ve mizansenle delillerin kaybettirildiğini ortaya koyuyor."

NARİN CİNAYETİ

Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Çulî (Tavşantepe) Mahallesi'nde, 21 Ağustos’ta kaybedilen 8 yaşındaki Narin Güran’ın cenazesi, 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde bulundu. Ailenin birinci dereceden fail olduğu soruşturmada, AKP ile kolluk, failleri korumak ve aklamak için organize olmuşken, soruşturmayla ilgili her gün farklı çelişkiler ortaya çıkıyor.

Diyarbakır Barosu avukatlarından Mehdi Özdemir, ajansımıza dosyayla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Mehdi Özdemir, Narin’in 21 Ağustos’ta kaybettirildiğini hatırlatarak şunları söyledi: “Kayıp ihbarı üzerine başlayan tahkikat sürecinin ilk aşamasında, Narin’in ölümüne ilişkin şüphe bulunmasına rağmen, aile bireyleri ve 15.15 saatini gösteren görüntüdeki patika yol güzergahındaki kişiler ile köy sakinlerinin şüpheli ve bilgi sahibi olarak beyanlarının alınması ve arama kurtarma faaliyetlerine katılmalarının engellenmesi gerekirken, bugün dosya şüphelisi ve tutuklu bulunan kişilerin arama faaliyetlerini manipüle ettikleri ve delillerin kaybedilmesine sebebiyet verdikleri görülmektedir. Zaten, tutuklu bulunan 12 kişiden 6’sının delilleri gizleme, saklama ve kaybettirme suçlarından tutuklanması bu durumu göstermektedir.”

Köyde birçok kişi tarafından kolluğun yanlış yönlendirildiğine dikkat çeken Özdemir, “Şüpheli ifadeleri incelendiğinde, 19 gün boyunca 267 kişinin bilgi sahibi olarak alınan beyanlarıyla kaybolma saatinin 17.40 ve sonrası olduğu belirtilmiş, kolluk tarafından bu zaman dilimi sonrasına ilişkin araştırma yapılmıştır. Halbuki, Narin’in en son görüntü kayıtlarında görüldüğü saat 15.15’tir. Şüpheli konumundaki kişiler, Narin’in ölüm ve kaybettirilme saatine dair organize bir şekilde yanlış bilgilendirmede bulunmuşlardır. Kolluk tarafından Narin’in cansız bedeninin bulunduğu tarih itibariyle esasında ölüm saatinin 15.15-15.45 saatleri arasında olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, Narin’in bulunmasının ve gerçek faillerin tespitinin engellenmesinin amaçlandığını, ayrıca kolluk görevlilerinin ihmalde bulunarak delillerin kaybettirilmesine sebebiyet verdiklerini göstermektedir” dedi.

‘ORGANİZE BİR KÖTÜLÜK VE OLUŞTURULAN BİR MİZANSEN VAR’

Olayın failleriyle yürütülen arama çalışmalarının, 19 gün boyunca Narin’e ulaşılmasına engel olduğunu belirten Özdemir şöyle devam etti: “Narin’in abisi Enes’in kolundaki ısırık izinin 7 gün sonrasında incelenmesi istenmiştir. Aradan geçen süre içerisinde DNA kalıntısının kalmaması ile morfolojik açıdan ısırığın Narin’e veya başka bir şüpheliye ait olup olmadığı hususunda tespiti imkansız hale getirmiştir. Yine, otopsi sonrası çıkan raporlar incelendiğinde, DNA örneklerinin bulunamayışı ölümün oluş şekli itibariyle delillerin organize bir şekilde kaybettirilmesinin amaçlandığını göstermektedir. Ne yazık ki, kolluk bu süreçte şüpheli konumundaki kişileri mağdur olarak değerlendirmiş ve bu kişilerden alınan bilgilerle arama çalışmalarını yürüterek, bu sonuca katkı sağlamıştır.

Narin, 21 Ağustos’ta kaybettirildikten 19 gün sonra, 9 Eylül’de cansız bedenine ulaşılabildi. Bu süreçte, olayın oluş şekli itibarıyla fail tespitine yarar sağlayabilecek, gerek Narin’in bedeni gerekse olay yeri ve güzergahına ait çok sayıda delilin, yanlış yönlendirmelerle oluşturulan mizansen neticesinde kaybolduğu ve bu durumun maddi gerçeğin açığa çıkmasına engel olduğu aşikardır. Narin’e 19 gün içerisinde ulaşılamaması, otopsi kapsamında alınan 91 adet örneğe rağmen, fail tespitine katkı sağlayacak herhangi bir tespitte bulunulmamasından görülmektedir. Organize bir kötülük ve oluşturulan mizansen neticesinde delillerin kaybettirilmesi, bu durumu ortaya çıkarmıştır.”

‘GERÇEĞİN AÇIĞA ÇIKMASINA ENGEL OLUNUYOR’

Mehdi Özdemir, olayın oluş şekline ilişkin somut bir veriye henüz soruşturma makamlarınca ulaşılamadığını söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı: “Ancak alınan ifade içerikleri incelendiğinde, Narin’in kaybettirilmesine yönelik kısmen ikrar mahiyetinde beyanların bulunduğu görülmektedir. Şüpheli şahısların ifadelerinin tamamı birbirileriyle çelişmekte, tutarsızlık içermektedir. Nevzat Bahtiyar’ın kendi içerisinde üç farklı çelişkili beyanı bulunmakta, aynı şekilde Salim Güran’ın da benzer şekilde önceki beyanlarından farklı şekilde ifadeler verdiği görülmektedir. Bununla birlikte, diğer şüphelilerin de beyanlarının birbirini doğrulamadığı ve gerçeğin ters-yüz edilmeye çalışıldığını göstermektedir. Kaybettirilen her bir delil karşısında, soruşturma makamlarınca kimi eksikliklerle birlikte hadisenin oluş şeklinin tespitinde yaşanan güçlükler ve tutarsız beyanlarla, ne yazık ki gerçeğe ulaşmak oldukça zor. Bu durum, delilleri kaybettiren şüphelilerce, organize bir şekilde maddi gerçeğin açığa çıkmasına engel olunmaya çalışıldığını göstermektedir.”