Ankara Davası: Mahkeme açığa çıkmasını istemiyor

Ankara Katliamı Davası'nın duruşmasında aileler, mahkeme heyetinin katillerin açığa çıkmasını engellemek istediğini belirtti.

Ankara Katliamı'na ilişkin 16 firari sanık ile insanlığa karşı suçtan yargılanan sanık Erman Ekici yönünden devam eden davanın 11’inci duruşması devam ediyor.

Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde tanık ifadeleriyle devam eden duruşmada firari sanıklardan Savaş Yıldız’ın eşi Hülya Yıldız dinlendi. Firari sanıklarından Bayram Yıldız’ın da kayını olduğunu belirten Hülya Yıldız, diğer firari sanıkları tanımadığını ileri sürdü.

"Türkiye’ye nasıl döndün" sorusuna Yıldız, “El Hol kampında 7 ay kaldım. Orada bir kaçakçı kadınla tanıştım, o şekilde kaçtım” dedi. Mahkeme heyetinin “Suriye’ye nasıl çıktınız?” sorusu üzerine de “Kaçak olarak geçtik, araba tutmuşlardı. Hangi sınırdan geçtiğimizi tam olarak bilmiyorum ama Cerablus’tan geçtik. Pasaportumuz yoktu” dedi.

İZMİR'DEN SURİYE'YE...

Ardından dava avukatları tanık Yıldız’ı çapraz sorguya aldı. Avukat Murat Kemal Gündüz, “Suriye’ye hangi yıl gittiniz?” sorusuna Yıldız, “Hatırlamıyorum” dedi. Gündüz’ün, “Hamileydim dedin, hangi tarihte hamile olduğunu biliyor olman lazım” demesi üzerine, “Çocuğum 2015’te doğdu. Giderken 2 aylıktı. Suriye’ye İzmir’den gittik” diye belirtti.

MAHKEME ENGELLEDİ

Yıldız, Suriye’den Türkiye’ye geçtiklerinde emniyetin kendilerini aldığını belirtti. Bunun üzerine Doğanoğlu, “Nasıl, nerede sorgulandınız” diye sordu. Mahkeme heyeti, araya girerek, “yanıt vermek zorunda değilsiniz” dedi.

Avukatların tepki göstermesi üzerine Yıldız, sorulara yanıt verdi. Yıldız, “Adana emniyetinde de mi sorgunuz yapıldı” sorusuna, “evet” dedi. Daha önce iki çocuğunun olduğundan bahseden Yıldız, avukatların sorgusunun ardından ağlayarak, “Mahkeme başkanı siz de babasınız, ben 3 çocuğumla annemin yanında yaşıyorum, artık bunlarla uğraşmak istemiyorum” dedi.

AİLELERDEN MAHKEMEYE: AÇIĞA ÇIKMASIN DİYE ÇABALIYORSUNUZ

Katliamda yaşamını yitiren Korkmaz Tetik’in annesi Zöhre Tetik de söz aldı. Tetik, “Ben oğlumu kaybettim bir şey söyleyeceğim, az önce 'sorulara cevap vermek zorunda değilsiniz' dediniz. Biz katliamın açığa çıkması için buradayız ama siz sorulara cevap vermesine karşı çıkıyorsunuz. Ben oğlumu kaybettim, yaralandım ama burada katliam açığa çıkmasın diye çaba harcıyorsunuz. Kadının konuşmasının önüne engel oluyorsunuz” diyerek mahkeme heyetine tepki gösterdi.

Ardından sanık Kasım Dere’ni eşi Serpil Dere tanık olarak dinlendi. Diğer sanıkları tanımadığını belirten Dere, sanıklardan Walentina Slobodjanjuk’u ise Rus Ayşe olarak tanıdığını belirtti.

Dere “Türkiye’ye kaçak yollarla kaçtım" dedi.

“Türkiye’ye nereden geçiş yaptın” sorusuna Dere, “Antep’ten geçiş yaptık" yanıtını verdi.

TÜRKİYE'DEN ÇETELERE YARDIM

Avukat Senem Doğanoğlu, “Daha önce verdiğiniz ifadede 2013 Eylül - Ekim gibi ilk kez Suriye’ye gittiğinizi söylediniz, şimdi 2014 dediniz” dedi. Dere, “Biz, evet 2013’te gittik. Yardım amaçlı gittik” dedi. Doğanoğlu'nun, “Yardım amaçlı gittiyseniz neden kaçak çıkış yaptınız?” sorusuna Dere, “Birkaç ay orada kalırken yardım dağıttık” diye yanıt verdi. Doğanoğlu’nun “Kimin adına, hangi dernek kurum adına dağıtıyordunuz?” sorusuna ise Dere, “Yok eşim dağıtıyordu. Yardımlar TIR'larla Türkiye’den geliyordu” yanıtını verdi. Doğanoğlu’nun “Türkiye’den geçerken durdurulmadık diyorsunuz, doğru mu” sorusuna Dere, “Evet, doğru, durdurulmadık” dedi.

Avukat Murat Kemal Gündüz, “Verdiğiniz ifadede; '2013 yılında eşim evden ayrıldı ve bir süre gelmedi, ben de Adıyaman’da kayıp başvurusunda bulundum' demiştiniz. Karakolda, sizi arayan numaranın Afganistan’dan olduğu söylenmiş, doğru mu? Eşiniz Adıyaman’a döndükten sonra hiç gözaltına alındı mı” sorularına Dere, “Evet, başvuruda bulundum. Ama eşim Türkiye’ye döndüğünde hiç gözaltına alınmadı. Sonra eşimle Suriye’ye geçtik” dedi. “Hol kampında Türkiye’den gelenlerle mi irtibatınız vardı, yabancı mıydı” sorusuna Dere, “Türkler de yabancılar da vardı. Türklerden en son gördüğüm kadın Merve Dündar’dı” şeklinde yanıt verdi.

Duruşma avukatların beyanlarıyla devam ediyor.

Duruşmaya verilen aranın ardından avukatlar söz aldı. Avukat Senem Doğanoğlu, bugün ve geçmişte dinlenen kadın tanıkların ifadelerine binaen, dosyadaki sanıklarla bağlantılı diğer tanıkların da sorgulanmasını istedi. Doğanoğlu, "Atılı suç tipleri ve 10 Ekim Ankara Katliamı yönünden sorumlulukları açısından tüm tanıkların dinlenmesini talep ediyoruz. Haklarında herhangi bir kovuşturma ya da soruşturma yürütülüyor ise getirilmesini istiyoruz. Nesibe Durmaz’ın dinlenmesini ve dosyasının celbini istiyoruz. Merve Dündar’ın ifadelerinden birçok kadının Türkiye’ye döndüğünü öğrendik. Bunların da dinlenilmesini istiyoruz” şeklinde taleplerini sıraladı.

Doğanoğlu, DAİŞ içerisinde uluslararası düzeyde ajan olarak bilinen Kuteybe Hammet isimli kişinin 10 Ekim Katliamı dosyası sanıklarına ilişkin bilgi ve belgelere sahip olduğunu belirterek, tanık olarak dinlenmesini istedi.

'HİÇBİR ÖNLEM ALMADILAR'

Ardından konuşan Avukat İlke Işık, 9 klasörden oluşan Mülkiye Müfettişleri raporuna göre, 10 Ekim 2015 öncesi ve miting günü gerekli önlemleri almayan, canlı bombaların isim ve resimleri ellerinde olmasına rağmen istihbaratlarını iletmeyen emniyet ve terörle mücadele amirlerine ilişkin beyanlarını sundu. Işık, “Canlı bombacılarının isimleri dahi biliniyor ama miting için gerekli hiçbir önlem alınmadı. Canlı bombalar arama noktalarından geçmeden miting alanına giriyor. Müfettiş raporu var orada emniyet, 'Miting için 2 bin 44 polis görevlendirdik' diyor. Gar bölgesinde ise sadece 76 polis görevlendiriliyor" diye belirtti.

'RAHATÇA ANKARA'YA GİRDİLER'

Canlı bombaların hiçbir sorunla karşılaşmadan nasıl Ankara'ya girdiklerini soran Işık, “Bir polis noktasında durdurulsaydı, bu katliam yaşanmayacaktı. Bu rapora göre, 10 Ekim Ankara Katliamı'nda ihmali bulunan Güvenlik Şube Müdürü, Emniyet Genel Müdürü, İstihbarat Şube Müdürü vb. 7 üst düzey görevli hakkında soruşturma yürütülmesi mülkiye müfettişleri tarafından gerekli görülse de

Ankara Valiliği aynı gün soruşturma izni vermediğini açıkladı" diye konuştu.

Katliamda yaralanan, İçişleri Bakanlığına "yaşam hakkı ihlali" davası açan ve süreci Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıyan Hasan Kılıç hakkında AYM'nin "hak ihlali" kararını verdiğini hatırlatan Işık, “AYM kararı Mülkiye Müfettişleri raporunda yer alan ihmal tespitine katılmıştır. Bu kapsamda, eksiklerle iletilen bu raporun tamamının dosyaya gönderilmesini ve mülkiye müfettişlerinin dinlenilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Ardından söz alan diğer avukatlar ise DAİŞ'in sınır emiri olan firari sanıklardan İlhami Balı'yla sınırda ilişkisi olduğu dosyada bulunan tapelere göre tespit edilmiş kişilerin mahkeme huzurunda dinlenilmesini, kamplarda tutulduğu bilinen firari sanıkların yerlerinin, dosyada yer alan sahte kimlik kullanımı bilgilerinin ve MASAK mali raporunda yer alan maddi kayıtların araştırılmasını istedi.

Avukatların savunmasının ardından ara mütalaasını veren iddia makamı, avukatların tüm taleplerinin kabulü ve sanık Erman Ekici'nin tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, mülkiye müfettişlerinin dinlenmesi yönündeki talebi, Suriye’de yaşamış olan, kaçak yollarla Türkiye’ye dönüş yapan ve firari sanıklarla bağlantısı olan kadınların dinlenmesine yönelik talepleri reddetti.

10 Ekim Barış Derneği'nin katılma talebini kabul eden mahkeme, Erman Ekinci'nin dijital materyallerinin yeniden istenmesine, MASAK raporunun yeniden düzenlenmesine ve firari sanık İlhami Balı'nın sınırlarda sürekli iletişimde olduğu telefon numarası sahibi M.K.K.'nin bir sonraki duruşmada dinlenmesine karar vererek, duruşmayı 3 Eylül'e erteledi.

Duruşma sonrası adliye önünde yapılan açıklamada, sık sık "Katil IŞİD işbirlikçi AKP" sloganı atıldı. 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Avukat Mehtap Sakıncı Coşkun, “Bugün geldiğimiz noktada ilk esas dava üzerinden dinlenmesini talep ettiğimiz tanıkların 68’inci ayda dinlenmesi sürecine geçtik. Bu tanıklar katliamın önemli isimlerinin yakını ve eşleri. Her bir kadının eşleriyle bu sürecin bir parçası olduğu gözlendi. Adalete olan inançla salonları doldurduk. Biz aileler bu davanın teminatı olarak, salonları doldurmaya devam edeceğiz" dedi.

Coşkun, herkesi yarın Ankara Garı önünde gerçekleştirilecek anmaya katılmaya çağırdı.

Dava avukatlarından İlke Işık da, “İnat ve sabırla adalet mücadelesini yürütüyoruz. Bugün 3 kadın dinledik, Suriye'ye gelip gitmişler ve ne kadar rahat gidip geldiklerini anlattılar. Ellerini kollarını sallayarak Türkiye' de dolaşıyorlar. Bunlar IŞİD'li kadınlar ve bizce sanıklar. Herkesin can güvenliği için de talebimiz var. Bu kadınlar, sanıklar serbest gezdikçe, kimse güvende değil. Ülkenin en büyük katliamında adalet istiyoruz. Mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm sorumluların yargılanmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.