Astım hastaları ‘risk grubunda’ değil!

ABD’de yapılan bir araştırma, astım hastalarının yeni tip koronavirüste risk grubunda olmadıkları, aksine ACE2 enzimlerinin azlığı nedeniyle virüsün vücutta yer almasına karşı daha korunaklı olduğunu gösteriyor.

Kaliforniya Üniversitesi’nden Michael Peters ve ekibinin yaptığı çalışmada, astım hastalarının Covid-19 enfeksiyonuna karşı daha güvende olabilecekleri sonucuna varıldı.

Anjiyotensin dönüştürücü enzim olarak bilinen ACE 2 enzimlerinin fazlalığının Covid-19 enfeksiyonuna neden olan SARS-CoV-2 virüsünün vücutta tutunduğu ve yayılmaya başladığı ilk alanlar olduğu biliniyor.  “ACE2, hücrenin yüzeyindeki bir reseptör ve korona virüsünün hücreye takılmasına ve içine girmesine izin veriyor. Bu enzim hücrenin yüzeyindeki başka proteinlerle etkileşime geçerek sağlıklı hücreyi enfekte ediyor.

Vücuda tükürük parçacıkları yoluyla bulaşan virüslerin fazlalığının yanı sıra bu enzimlerden ne kadar olduğu da enfeksiyon ihtimalini etkiliyor.

ASTIM HASTALARINDA DAHA AZ

ABD’de yapılan ve ATS Journal’de yayınlanan araştırmaya göre ise, astım tedavisinde kortizon spreyi kullanan bireylerde astım ACE2 enzimleri oldukça düşük kalıyor. Bu da Covid-19 enfeksiyonuna yakalanma riskini azaltıyor.

Tagesspiegel gazetesinin Çin ve diğer ülkelerdeki tedavilerden alınan sonuçlara dayandırdığı haberinde ise, virüsün bulaştığı astım hastaları arasında hastanede tedavi gerektirenlerin oranının daha düşük olduğuna yer verildi.

Ancak yine de uzmanlar, hastaların kendi başlarına kortizon spreyi kullanmamasını ve tedavilerini doktor tavsiyesine uygun olarak devam ettirmesi gerektiğinin altını çiziyor.

DİĞER ETKENLER

Aynı araştırmada, demografik etkenler ile bazı diğer hastalıkların ACE2 değerlerini etkilediği sonucuna varıldı. Erkek veya Afrikalı olmak, diyabet ya da tansiyon gibi hastalıkların bu değerlerin artmasına yol açtığı kaydedildi. Bu da Covid-19 enfeksiyonunun bulaşma riskini arttırıyor.

Buna ilişkin bir diğer araştırmada da geçtiğimiz günlerde yayınlanmış ve ACE2 değerlerinin özellikle erkeklerde daha fazla olduğuna dikkat çekilmişti.