Bakır: AKP tecridi yönetim tarzına dönüştürdü

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin 22 yıldır devam ettiğini söyleyen DBP Amed İl Başkanı Mehmet Bakır, "Tecrit politikası en çok Türkiye halklarını etkiliyor. AKP tecridi yönetim tarzına dönüştürdü" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan yönelik 9 Ekim 1998 yılında gerçekleşen uluslararası komplonun üzerinden 22 yıl geçti. Öcalan 22 yıldır İmralı cezaevinde ağır bir tecrit altında tutuluyor. 23 Eylül 2020'de Öcalan'a Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunduğu 156 sayfalık "Yol Haritası" gerekçesiyle 6 ay avukat görüş yasağı verilmişti. Kürt Halk Önderi Öcalan’a, 6 aylık avukat görüş yasağından sonra bu kez 6 aylık telefon görüş yasağı da getirildi. DBP Amed İl Başkanı Mehmet Bakır, Öcalan'a yönelik tecridi ve görüş yasaklarını değerlendirdi.

Öcalan'a yönelik devam eden 22 yıllık tecridin en çok Türkiye halkları üzerinde etki yarattığını söyleyen Bakır, tecridin ağırlaşmasından sonra iktidarın halka dönük baskıların daha da attığını belirtti. AKP hükümetinin tecridi ağırlaştırarak Öcalan'ın dünya ile bağlantısını kesmek istediğine dikkat çeken Bakır, "Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıldığında kamuoyunda bir huzur ortamı oluşmuştu. Sayın Öcalan'ın mesajları Ortadoğu'da yaşanan sorunları çözüme kavuşturacaktır. Sayın Öcalan'ın mesajları ile Türkiye ve Kürdistan toplumu bir dönem rahat bir nefes aldı. Tecrit ağırlaştığı zaman ülkede savaş ve çatışmalar devreye giriyor, insanların hayatı tehlikeye giriyor. Tecrit ile Türkiye sistemi tıkanmış durumda" dedi.

AKP-MHP TECRİT İLE HALKLARI BİRBİRİNE KARŞI KIŞKIRTIYOR

AKP ve MHP'nin tecrit politikası ile halkları birbirine karşı kışkırttığını vurgulayan Bakır, "Hükümet tecrit ile halkları karşı karşıya getiriyor. Bu durum da halk arasında ırkçılığın, şovenizmin, doğa düşmanlığın ve milliyetçiliğin gelişmesine neden oluyor. Yine ayrımcı politikalar toplumu birbirinden uzaklaştırıyor. AKP-MHP tecridi yönetim tarzına dönüştürdü. İmralı'da tecrit ağırlaştıkça, Türkiye'de savaş politikaları devreye giriyor. Tecrit savaşı, savaş da tecridi besledi. Sayın Öcalan'ın özgürlüğü, sağlığı ve güvenliği topluma bağlıdır. Toplumun özgürlüğü, sağlığı ve güvenliği için de mücadele etmek gerekir" diye konuştu.

İmralı'da yaşanan hukuksuzluk karşısında herkesin kör ve sağır olduğunun altını çizen Bakır, İmralı'daki hukuksuzluğun Türkiye'deki tüm cezaevlerine dağıldığını belirtti. Tecridin de tüm ülkeye yayıldığını vurgulayan Bakır, AKP hükümetinin tecrit politikası ile psikolojik savaşı geliştirdiğini ve ülkeyi yangın yerine çevirdiğini kaydetti. AKP-MHP'nin savaş dilinden kaynaklı Kürt halkının birçok batı ilinde ırkçı saldırılara uğradığını hatırlatan Bakır, hükümetin halkı birbirine karşı kışkırtmasından dolayı toplumda ayrışmaların büyüdüğünü ifade etti.

GÖRÜŞ YASAKLARI BASKILARIN BÜYÜMESİ ANLAMINA GELİYOR

Türk devletinin savaş politikalarından dolayı tüm dünya devletleri tarafından tecrit edildiğine değinen Bakır, devamla şunları belirtti: "AKP-MHP hükümetinin halklara karşı uyguladığı zulüm ve faşizm en üst boyuta ulaşmış durumda. Türkiye, içeride ve dışarıda uyguladığı politikalardan dolayı tecrit edildi. Bütün ülkelerle sorun yaşıyor. İçeride ve dışarıda yaşadığı sorunları da çözemiyor. AKP-MHP her alanda sıkıştı bu yüzden Kürtlere ve muhaliflere saldırıyor. Bu saldırılarla ayakta durmaya çalışıyorlar."

Kürt Halk Önderi Öcalan'a verilen avukat ve telefon yasaklarına ilişkin değerlendirmede bulunan Bakır, bu yasakların daha fazla baskı ve saldırı anlamına geldiğini vurguladı. Kürt halkı ve muhaliflere karşı her gün gözaltı ve tutuklamaların yaşandığını hatırlatan Bakır konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Sayın Öcalan'a uygulanan yasaklar komplodan bağımsız değil. Bu yasaklarla sayın Öcalan'ın halklar için geliştirdiği paradigması hedef alınıyor. Bu paradigmayı ortadan kaldırmak istiyorlar. Özgürlük ve demokrasiyi savunan herkesin İmralı'daki tecride ve hukuksuzluğa karşı mücadele etmesi gerekir."