KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı gerçekleştirilen 9 Ekim komplosunun yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yayınladı. Komploya karşı direniş sırasında, “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemcileri başta olmak üzere şehit düşenleri anan KCK, “Kürdistan halkı ve özgürlük hareketi, güneşimizi karartamazsınız çizgisinde uluslararası komploya karşı kesintisiz bir mücadele içerisinde olmuştur. Güneşimizi karartamazsınız şehitlerinin çizgisinde gelişen uluslararası komploya karşı mücadele büyüyerek devam etmiş ve bugün küresel özgürlük mücadelesine dönüşerek tarihin en büyük çıkışlarından biri haline gelmiştir” mesajını verdi.
KCK tüm Kürt halkı ve demokratik kesimlere çağrıda bulunarak 27’nci yılında komploya karşı mücadelenin büyütülmesini istedi.
KCK’nin açıklaması şu şekilde:
İnsanlık tarihinin en büyük siyasi operasyonlarından biri olan ve büyük bir düşmanlık, ihanet ve ikiyüzlülükle gerçekleştirilen 9 Ekim uluslararası komplosunun üzerinden 26 yılı geçti. Önder Apo şahsında gerçekleşen ve özünde başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu halklarının ve ezilen dünya halklarının özgürlük mücadelesini boğmayı hedefleyen 9 Ekim uluslararası komplosunu ve komplo da yer alan bütün güçleri bir kez daha kınıyoruz.
Kürdistan özgürlük devrimini başlatarak Kürt halkının yeniden var olmasını sağlayan Önder Apo'nun uluslararası komploya maruz kalması Kürt halkı, özgürlük hareketi ve özgürlük militanları üzerinde derin bir üzüntüye ve öfkeye yol açmıştır. Güneşimizi karartamazsınız eylemcileri bu üzüntü ve öfkeyi eyleme dönüştürmüş ve tarihin en büyük komplosuna karşı tarihin en soylu eylemini gerçekleştirerek uluslararası komploya karşı yaklaşımın nasıl olması gerektiğini ortaya koymuş ve halkımızın ve hareketimizin arayışına cevap olmuştur. Kürdistan halkı ve özgürlük hareketi, güneşimizi karartamazsınız çizgisinde uluslararası komploya karşı kesintisiz bir mücadele içerisinde olmuştur. Güneşimizi karartamazsınız şehitlerinin çizgisinde gelişen uluslararası komploya karşı mücadele büyüyerek devam etmiş ve bugün küresel özgürlük mücadelesine dönüşerek tarihin en büyük çıkışlarından biri haline gelmiştir. Bu mücadele çizgisinin öncüleri olan Halit Oral, Aynur Artan, Selamet Menteşler şahsında güneşimizi karartamazsınız şehitlerini bir kez daha büyük bir saygıyla anıyor, değerli mücadeleleri önünden saygıyla eğiliyoruz. Onlar şahsında bütün devrim ve demokrasi şehitlerinin saygı, sevgi ve minnetle anıyor, şehitlere verdiğimiz bağlılık ve başarma sözünü yineliyoruz.
9 Ekim komplosu, günümüzün anlaşılması gereken en önemli olaylarından biridir. Küresel, bölgesel ve yerel birçok güç Suriye üzerinde baskı kurmuş, Önder Apo, Suriye devletinin baskılar karşısında duramayacağını görünce Suriye'den ayrılmak zorunda kalmış ve uluslararası komplo bu şekilde başlamıştır. Birçok gücün Önder Apo'ya karşı komploda bir araya gelmesi ve ortaklaşması, Önder Apo'nun ve PKK çizgisinin Kürdistan ve Ortadoğu'da yol açtığı sonuçlarla ilgilidir. Öyle ki, birçok bakımdan aralarında çıkar çatışması olan güçler bile bir araya gelmişlerdir. Bu da komplonun hegemonik güçlerin planı ve operasyonu olarak gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Nitekim komployu planlayan ve gerçekleştirenler kapitalist modernitenin hegemonik gücü ABD, İngiltere ve İsrail'dir. Nato ve Avrupa devletleri de bu planın ortakları ve uygulayıcısıdırlar. Nitekim komplo bir NATO-Gladyo operasyonu olarak geliştirilmiştir. ABD, İsrail, NATO ve Avrupa devletleri dışında da birçok devlet ve güç, komploya dahil olarak destek olmuştur. Bütün bunlar komplonun anlaşılmasının çok önemli kılmaktadır. Komplodaki amaç anlaşılmadan hegemonik güçlerin Ortadoğu’ya yönelik planları ve bugün Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler anlaşılamaz.
Uluslararası komployla Ortadoğu'nun kapitalist modernite güçlerince yeniden dizayn edilmesi arasında çok yakın bir ilişki vardır. ABD ve kapitalist modernite güçleri, Önder Apo’yu ve PKK’yi kendileri için bir engel olarak görmüş ve hedeflemişlerdir. Çünkü Önder Apo'nun ve PKK'nin Ortadoğu'da geliştirdiği çizgi Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının soykırımcı, sömürgeci, ırkçı, gerici, işbirlikçi düzeninin zihniyetini ve yapılarını kırarak özgürleşmesini getirmiştir. Ortadoğu'da özgürlük ve bir arada eşit-ortak yaşam temelinde gelişen bu çizgi, kapitalist modernitenin çıkarlarını tehlikeye koymuştur. Bu da başta ABD ve İsrail olmak üzere kapitalist modernite güçlerini PKK’yi zayıflatmaya ve ortadan kaldırmaya yöneltmiştir. Bu temelde NATO ortaklığı çerçevesinde soykırımı-sömürgeci Türk devletine tam ve kesitsiz bir destek verilmiştir. Soğuk savaşın sona ermesinden sonra ABD öncülüğünde Ortadoğu'nun yeniden dizayn edilmesinin gündeme girmesiyle birlikte uluslararası komplo da bu proje çerçevesinde planlanmış ve devreye konulmuştur. Çünkü kapitalist modernite güçleri, PKK’nin Ortadoğu'da halkları ve kadınları özgürleştiren ve toplumsal sorunlara çözümler getiren çizgisini ortadan kaldırmadan Ortadoğu’yu istediği şekilde dizayn edemeyeceğini anlamıştır. Bu açıdan PKK çizgisini ortadan kaldırmayı Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinde en önemli adımlarda biri olarak görmüştür. Bu anlamda uluslararası komplo aynı zamanda 3. Dünya savaşı kapsamında planlanmış ve gerçekleşmiştir. Dolayısıyla uluslararası komplo, 3. Dünya savaşının en önemli aşamalarından biridir.
Uluslararası komplonun amaçlarından biri de PKK’nin çıkışıyla birlikte zayıflayan işbirlikçi Kürtlüğü yeniden diriltmek ve Kürdistan’da etkili kılmak olmuştur. Bu temelde işbirlikçi Kürt çizgisine rol verilmiş, özellikle Başurê Kürdistan'da işbirlikçi çizginin gelişmesi için yoğun bir çaba verilmiştir. Bu rol kapitalist modernitenin Ortadoğu'daki çıkarları kapsamında PKK'nin ve PKK’nin temsil ettiği özgür Kürtlüğün tasfiye edilmesidir. Kapitalist modernite güçleri esas olarak işbirlikçi Kürtlüğe dayanarak uluslararası komployu planlamış ve gerçekleştirmişlerdir. Dolayısıyla işbirlikçi Kürtlüğün uluslararası komplodaki rolü çok büyüktür. Bu gerçeği derinlemesine anlamak ve Kürt işbirlikçi-ihanetçi çizgisine karşı güçlü mücadele içerisinde olmak, uluslararası komploya karşı mücadelenin en temel boyutudur. Bugün mutlak tecrit olarak sürdürülen uluslararası komplo gerçeği karşısında Kürt işbirlikçi çizgisinin derinleşen ihaneti bu gerçeği ortaya koymaktadır.
Uluslararası komployu anlamak, bugün Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri anlamak bakımından da çok önemlidir. Önder Apo ve PKK çizgisi etkisiz kılınmak istenerek esas olarak Ortadoğu'da halkların alternatif özgür yaşam modeli ortadan kaldırılmak istenmiştir. Böylece kapitalist modernitenin önündeki en büyük engelin aşılması amaçlanmıştır. İsrail'in uluslararası komploda aktif olarak yer alması, Ortadoğu'nun yeniden dizayn edilmesinde kapitalist modernite sisteminin kendisine biçtiği rolden ileri gelmiştir. Bugün ABD ve Avrupa devletlerinin desteğiyle İsrail'in önü açılırken, uluslararası komplonun mutlak tecrit biçiminde sürdürülüyor olması birçok şeyi anlatmakta, anlaşılır kılmaktadır. Bu durum, özellikle de Türk devletinin ve faşist şef Tayyip Erdoğan’ın gerçeğini ortaya koymakta, gerçek yüzlerini örten maskelerini düşürmektedir. Önder Apo'ya olan yaklaşımlarıyla ve Kürt soykırımı politikalarını her türlü korkunç yönteme başvurarak sürdürmekle ABD, İsrail ve NATO'nun Ortadoğu politikalarının hizmetkarı ve işbirlikçisi olduklarını açıkça ortaya koymaktadırlar. Şu gerçek ortaya çıkıyor ki, halkların alternatif özgür yaşam modelinin ortadan kaldırılması ve Ortadoğu'nun kapitalist modernite sisteminin çıkarları temelinde yeniden dizayn edilmesi temelinde gerçekleştirilen uluslararası komplo kapitalist modernite güçleri tarafından sürdürülüyor. İmralı, tecrit ve soykırım sisteminin sürdürülmesi bunun kanıtı ve sonucudur. Tayyip Erdoğan ve AKP'nin bu planın uygulayanları olması, hangi amaç ve proje kapsamında çalıştıklarını ortaya koymaktadır. AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a uluslararası komployu sürdürme ve bu temelde Kürt soykırım politikalarını yürütme görevi verilmiştir. Bunun için hazırlanmış ve iktidara getirilmişlerdir.
Bütün bunlar göz önüne alındığında uluslararası komplonun Kürt halkının özgürlük mücadelesini bitirmekle sınırlı olmadığı, Ortadoğu'da gelişen özgürlük çizgisine karşı geliştirilen bir plan olduğu ve özünde insanlığı ve özgür yaşamı hedef aldığı ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan 9 Ekim komplosu özgürlük çizgisine karşı kapitalist modernitenin halklara ve bütün insanlığa karşı ideolojik saldırısı ve bu temelde geliştirilen siyasi bir operasyonudur. Aynı şekilde uluslararası komploya karşı mücadele de ideolojik ve siyasi bir mücadeledir. Önder Apo'nun komployu boşa çıkarma temelinde geliştirdiği tutum ve İmralı’da yaşadığı yoğunlaşma sonucunda geliştirdiği ekolojiye ve kadın özgürlüğüne dayalı demokratik yaşam projesi, bu mücadelenin hakların lehine olmasını sağlamıştır. Önder Apo, yaşamı bitirme noktasına getiren, doğa, toplum ve kadın düşmanı olan kapitalist modernite zihniyetine ve onun ulus-devletçi, milliyetçi, ırkçı, erkek egemen sistemine karşı demokratik modernite ve demokratik ulus zihniyetini geliştirerek halklara, kadınlara ve insanlığa en etkili silahı vermiştir. Denilebilir ki, küresel özgürlük hamlesinin gelişmesiyle tarihin en büyük komplosuna karşı tarihin en büyük hakikat ve özgürlük mücadelesi olması gereken düzeye ulaşmıştır. Küresel özgürlük hamlesi ortaya koyduğu hedeflere ulaşmakla egemen güçlerin geliştirdiği tarihsel bir komployu ilk defa bütün boyutlarıyla boşa çıkararak çağımızın beklediği alternatif yaşam sistemini geliştirmeyi başaracaktır. Uluslararası komploya karşı mücadele bu temelde küresel özgürlük hamlesini büyütmekle ve hedeflerine ulaştırmakla amacına ulaşacaktır. Bu bilinçle uluslararası komplonun 27. yılında küresel özgürlük hamlesi kapsamında komploya karşı mücadele büyütülmeli ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanarak uluslararası komplo tümüyle boşa çıkarılmalıdır.”