Dünden bugüne Hizbulkontra (Hüda-Par) - IV
Yeniden ihtiyaç duyularak piyasaya sürülen devlet aparatı Hizbulkontra’ya ‘Hüda-Par’ adıyla siyasi bir parti kılıfı giydirildi, üstelik Meclis’te koltuk verilerek, meşrulaştırılmaya çalışıldı.
Yeniden ihtiyaç duyularak piyasaya sürülen devlet aparatı Hizbulkontra’ya ‘Hüda-Par’ adıyla siyasi bir parti kılıfı giydirildi, üstelik Meclis’te koltuk verilerek, meşrulaştırılmaya çalışıldı.
Türk devletinin karşı devrim cephesinin bir aparatı olan ve en vahşi yöntemlerle insanlığa karşı suç işleyerek sayısız katliam gerçekleştiren Hizbulkontra, 2000’li yıllara gelindiğinde “yer altına” çekildi. Hazırlandıktan sonra Türk Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) Ekim 2014’teki toplantısında kabul edilen ’Çöktürme Planı’ kapsamında yeniden Kürtlere karşı savaş hazırlanan Türk devleti, bu kapsamda Hizbulkontra’yı yeniden aktifleştirdi, hem tetikçilerini hazırladı hem de legalize etti, siyasi parti kılıfı giydirdi, hata Meclis’e bile taşıyıp Türk Cumhurbaşkanı ve Türk ordusunun generalleriyle poz verdirdi.
Peki Hizbulkontra piyasaya sürülüp öne çıkarılarak ne amaçlanıyor? Bu sorunun yanıtını, devlet aklı adına Süleyman Soylu, “Göreceksiniz, Tayyip Erdoğan’ın attığı Hüda-Par adımı Türkiye’nin 20-30 yıl içinde Doğu ve Güneydoğu’da muhafazakâr politika açısından yalnız kalan, kendi kodlarına dönmeye çalışan dönemin en büyük akıllarından. Bu çok güçlü bir sosyolojik adımdır ve büyük devlet aklıdır” ifadeleriyle yanıtlamıştı. Bizler açısından bu söylemin karşılığı ise şimdilerde Kürdistan’ın birçok alanında başlattıkları işgal ve saldırıları daha da derinleştiren, Kürt Özgürlük Mücadelesine dönük, ideolojik/fiziksel/kültürel kırımı kapsayan “Büyük İmha Planının” bir unsuru olarak sahaya sürülmesidir. Her yönüyle teşhir olan ve ‘Çöktürme Planı’yla Kürdistan Özgürlük Gerillası öncülüğünde direnen Kürt halkı karşısında istediği sonucu elde edemeyen işgalci ve soykırımcı devlet, kontra gücünü kullanmak zorunda kaldı. Hüda-Par’la ittifak kurup hemen hemen tüm organizasyonunda Zekeriya Yapıcıoğlu’yla fotoğraf veren Erdoğan, 90’ların JİTEM artığı, domuz bağcı kontralarına takım elbise giydirip Meclis’e koyarak meşruiyet kazandırma çabası içerisinde.
Özellikle Amed ve Batman’da adını son günlerde yaygın duyuran bu yeni maskeli kontra gücü irdelemeye devam edelim.
HİZBULKONTRA’NIN ‘SİVİL’ AYAKLARI
Hizbulkontra’nın “legal” alanda örgütlenme çabaları, 2004’te başladı. Hizbulkontra, Amed’de 2004’te Mustazaflarla Dayanışma Derneği'ni (Mustazaf-Der) kurarak "legal/sivil" bir görünüme geçti. Derneğin farklı yerlerde şubeleri açıldı. Mastazaf-Der, Hizbulkontra’nın düşünce yapısını ve ideolojisini yayma amacı taşıyan faaliyetler yürüttü. Dernek, özellikle “yardım” faaliyetleri, konferanslar ve dini toplantılar düzenleyerek kendisine destek bulmaya çalıştı. Bu dernek, devletin kürtler ile diyalog sürecinde, 2012’de Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından “Hizbullah’ın amacı doğrultusunda faaliyet gösterdiği, Hizbullah’ın devamı” olduğu gerekçesiyle kapatıldı. Dernek başkanı olan ve Batman’da ikamet eden Abdurrahman Cens’in Beykoz’da basılan villada kendi el yazısı ve fotoğrafının bulunduğu özgeçmişi ve ‘Hizbullah’ üyelik bilgileri ele geçirilmişti. 1990 öncesi Hizbulkontra elemanı olan Abdurrahman Cens, hem tetikçilik yapmış hem de onlarca Kürt yurtseverin infaz talimatını vermiş karanlık bir isim. Abdurrahman Cens, uzun süre Hüda-Par Genel Başkan Yardımcılığını yaptı. Şimdi de Hizbulkontra Türkiye sorumluları arasındadır.
Bu derneğin dışında birbiriyle alakasız görünen, ancak kontra kişilerin kurduğu çok sayıda dernek, küçük oluşum var. Yani kontra oluşum bir sivil toplum ağı içinde kendini yeniden inşaya girişti. Kurulan bu derneklerin temel örgütlenme biçimi Hizbulkontra’ya bağlı ailelerin konsolide edilmesi oldu. Camiler birer örgütlenme merkezi olarak ele alındı. Bazı kurum ve kuruluşlarda etkin olma eğilimi, alternatif dernekleşmelere gidilmesi, basın yayın alanında etkin olma çabaları, belli sosyal faaliyetler ile çocukların ve gençlerin bu yapıya çekilmesi bu derneklerin temel amacı arasındaydı.
Peygamber Sevdalıları, Muhtaçlar ile Dayanışma Derneği (Umut-Der), Bilim ve Gelişim Derneği (Bilge-Der), Toplumsal Dayanışma ve Şura Derneği, Anadolu İlim Derneği, Şefkat Eli Derneği, Sason Rahmet Pınarı Derneği, Beşiri Hizmet Derneği, İkra Eğitim Derneği, Semere-Der, Sevgi-Der, Hür-Der, İhya-Der, Dost-Der, Akid-Der, İlim-Der, Sahabe-Der, Cami-Der, Köy-Der ve Sağ-Çev-Der, Yusufi-Der diye bilinen dernekler de böyle.
Örneğin Zeynebiye Derneği ve diğer alt dernekler üzerinden de gençlik örgütlenmesi ve dini eğitim odaklı programlar düzenlenerek, ideolojik yayılma amaçlandı. Medrese ve Kur’an kursları da kendini yeniden örgütlemesi ve insan kaynağı oluşturması açısından bir araç olarak kullanıldı. Kur’an kursları üzerinden verilen dini eğitimlerle ‘Hizbulkontra’ya sempati duyan ailelerin çocukları yetiştirildi.
Camiler, özellikle cuma namazları ve dini toplantılar için kontra yapının bir araya gelme ve propaganda yapma alanları haline getirildi. Özellikle elemanlarının olduğu bölgelerde camiler aracılığıyla “sosyal yardımlar” yapılıp halkla ilişkiler güçlendirilmeye çalışıldı. Yine dernekler ve camiler üzerinden düzenlenen yardım kampanyaları, düğünler, sünnet organizasyonları gibi sosyal etkinlikler, örgütün halkla temasını artırma amacına hizmet etti. Bu tür etkinliklerde örgüte sempatizan kazandırılmaya çalışıldı.
‘Hizbullah’ın halen bilinen ve kendi propagandasını yaptığı huseynisevda.biz, hurseda.biz, islam-tr.org, habernas.com gibi internet siteleri bulunurken, bilinen yayın organlarından bazıları ise şunlar: Rehber TV, Çağrı FM, Doğruhaber gazetesi, İlke Haber Ajansı, Batman Rehber Gazetesi, Nisa Dergisi.
HİZBULKONTRA TAHLİYELERİNİN ARKA PLANI
Hizbulkontra bir taraftan “sivil” oluşumlar üzerinden örgütlenirken, 2010’ların başına gelindiğinde ise ağır cezalar verilen şefleri ve tetikçileri ise tahliye edildi. Tahliyeleri 90’lı yıllarda askeri hakim bulunan DGM’lerde yargılanmalarına dair gerek AİHM gerekse de Anayasa Mahkemesi tarafından verilen “adil yargılanma haklarının” ihlal edildiği yönündeki hükümlere dayandırıldı. Elbette işin aslı, bu değildi. Bunu, söz konusu PKK davasından yargılananlar olunca AYM’nin ve AİHM’in ihlal kararlarını yerine getirmemesinden anlıyoruz. Aşama aşama 400’ün üzerinde Hizbulkontra elemanı tahliye oldu bu süreçte. Nitekim Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatları aracılığıyla bu tahliyelerin perde arkasında şöyle işaret etti: “Bu Hizbullahçıların bırakılması tesadüf değildir. Bazı şeylerin hazırlığını yapıyor olabilirler. Zamanında Sol’u milliyetçilikle bitirdikleri gibi demokratik Kürt hareketini siyasal İslam’la bitirmek için yapılan bilinçli politikalardır ve birbiriyle bağlantılıdır.”
KÜRT HALK ÖNDERİ’NİN HAMAS UYARISI
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, o zamanlarda öngörüsünü yaptığı bu hususa dair ayrıca şöyle bir uyarıda da bulundu: “Geçmişte Hizbulkontra olarak üzerimize sürüldüler. Binlerce yurtseveri katlettiler. Devlet de bunlara göz yumdu. Artık bugün mahkemeler bile bu tutumun yanlış olduğunu söylüyor. Hizbullah’ı kullanmakla hata ettik, diyorlar. Bugünkü bu ekibin Hizbulkontradan hiçbir farkı yoktur; amaç tasfiyedir. AKP Kürt Haması’nı yaratmaya çalışıyor. HAMAS’ı çağırıp boşuna görüşmediler. HAMAS, nasıl FKÖ’yü (Filistin Kurtuluş Örgütü) tasfiye ettiyse PKK’yi de FKÖ’nün akıbetine uğratmak istiyorlar. 10 yıl önce hiç kimse FKÖ ile HAMAS’ın ayrılıp birbiriyle çatışacaklarını tahmin edemiyordu. Hizbullah’ın 1990’lı yıllarda kurdurulup bölgede binlerce Kürt’ü katledeceğini hiç kimse tahmin edememişti. Şimdi FKÖ ve HAMAS çatışıyor. Hizbullah da binlerce insanımızı katletti, sokak ortasında yurtseverleri satırla vurdular.”
EDİP GÜMÜŞ ÖRNEĞİ
Gerek tahliyelerle gerekse de İçişleri Bakanlığının kırmızı bültenle “arananlar” listesinde yer alan Hizbulkontra üyesi 11 isimden biri olan şimdiki resmi Hizbulkontra lideri Edip Gümüş, Hizbulkontra’nın devletle olan ilişkini gösteren somut bir örnek. Gümüş, Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü Beykoz’daki villada gözaltına alınarak tutuklanan isimlerinden biri. Yapıdaki görevi ise Velioğlu’nun yardımcısı ve Velioğlu’nun ölümünden sonra ‘Hizbullah’ın emiri olarak ilan edildi. Ana davada, 16 isimle birlikte müebbet hapis cezası aldı. Yapılan tahliyeler kapsamında uzun tutukluluk gerekçesiyle Gümüş de 4 Ocak 2011’de tahliye oldu. Adli kontrol kapsamında tahliye olan ve bu şartları yerine getirmeyerek ortadan kaybolan diğer kontralar gibi Gümüş de ortadan kayboldu. Gümüş, 28 Ekim 2015’ten beri İçişleri Bakanlığının “en çok aranan teröristler” listesinin kırmızı kategorisinde yer alıyor ancak, ‘Hizbullah lideri’ sıfatıyla Gümüş'ün tüm açıklamalarının Hüda-Par’a ait İLKHA Haber Ajansı, Rehber TV ve DoğruHaber gazetesinde yayınlanmasına rağmen hiçbir hukuki işlem yapılmıyor.
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Hizbulkontra tahliyelerine dair şu yorumda bulunmuştu: “Şanlıurfa, Mardin, Batman ve Diyarbakır’da PKK’ya karşı oldukları için bunların bir örgüt değil, birbiriyle haberleşen insanlar olduğu düşünüldü ve devlet olumlu yaklaştı. Bırakın tutuklanmasını, mahkemeye bile sevk edilmiyorlardı. 17 Ocak 2000’de örgüt lideri Hüseyin Velioğlu öldürüldü. Tüm raporlara ulaşıldı. 8 bin insan bu örgütün militanı. Yakalananların tutukluluk sürelerinde 10 yılı doldurduğu için tahliye edildiler.”
Hizbulkontra lider ve tetikçilerinin toplu tahliyesiyle neyin amaçlandığını bugün çok iyi görüyoruz. Haklarında yeniden yargılama kararı verilen ve muhtemelen bu yargılama sonucunda yeniden müebbet hapis cezasına ‘mahkum edilecek’ elemanların büyük bir bölümünün artık Türkiye’de olmadıkları sır değil.
TETİKÇİLİKTEN SİYASİ PARTİ YÖNETİCİLİĞİNE
Hizbulkontra, Mustazaf-Der’in kapatılmasının ardından Aralık 2012’de, Hüda–Par, ismiyle partileştirildi. Hem ideolojik anlamda hem de kadrolarının büyük oranda sürekliliğiyle Hizbulkontra’nın mirasını sahiplenen, legal alandaki yüzü oldu. Aradaki sürekliliği ismi üzerinden açıklayabiliriz: “Hizbullah” ile “Hüda-Par” aynı anlama geliyor. Bu kısaltma üzerinden de bir süreklilik kurduklarını görebiliriz. Kadroların kimisi ‘Hizbullah’ davalarından içeri girip çıkmış olanlar, kimisi davalarının avukatları, öldürülen, ölen ya da kaçanların akrabalarından oluşuyor:
* Mustazaf-Der eski Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz, kuruluş dilekçesini veren kişi. Bir dönem genel başkanlığını yapan İshak Sağlam ise 2000’li yıllarda davalarının avukatlığını yapmış ve aynı davadan hapis yatmış biri. Aynı şekilde şu andaki Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da davalarının avukatlığını yapan biri. Yapıcıoğlu, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastı ile ilgili davada hüküm giyen tetikçilerin avukatlığını yaptı.
* Şehzade Demir, Hüda-Par Genel Sekreteri. Antep 4. sıradan Meclis’e giren Demir ‘Hizbullah’ın yayın organı olan İnzar dergisi yazarlarından. 2016’da ‘kapatılan’ bu dergi, ‘inzardergisi.com' adlı siteden yayınlarına devam ediyor.
* Batman Ana Davası tutukluları arasında bulunan Gercüşlü Ahmet Seyitoğlu, şimdi de Batman'da ‘Hizbullah'ın birinci dereceden yönetim kademesinde yer alarak hayatına devam ediyor. Hüda-Par’ın genel kongreleri dahil birçok etkinlikte en ön sırada oturan ve Hüda-Par GİK Üyesi olan Seyitoğlu, aynı zamanda kardeşleri ve çocukları aracılığıyla Hizbulkontra’nın ekonomik işlerini sürdürüyor. Diyarbakır’da bulunan Sultan Hastanesi’nin de sahibi olan Seyitoğlu, Batman’da birçok ekonomik faaliyeti organize ediyor.
* Hizbulkontra lider ve tetikçilerinin legalize etme projesi olan Hüda-Par’da en dikkat çekici isimlerin başında Hizbulkontra lideri Edip Gümüş’ün damadı Halef Yılmaz geliyor. Halef Yılmaz, uzun yıllar Hizbulkontra tetikçiliği yaptı; 25 yurtsever Kürt’ün katledildiği ve 23’ünün de silahlı, satırlı saldırıda yaralandığı davadan 9 yıllık cezaya karşılık 5 yıl cezaevinde kaldı. Tekrardan görevlendirilerek kontra faaliyetlerine devam etmesi için salıverildi. Velioğlu’nun öldürüldüğü Beykoz’daki villada ele geçirilen birçok raporun Halef Yılmaz’ın el yazısıyla yazıldığı tespit edildi. Ayrıca aynı villada Hizbulkontra’ya kendi el yazısıyla yazdığı fotoğraflı özgeçmiş raporu ortaya çıktı. Birçok Hizbulkontra tetikçisinin Halef Yılmaz’ı teşhis ederek hakkında önemli bilgiler verdikleri biliniyor. AKP tarafından salıverilen kayınbabası Hizbulkontra lideri Edip Gümüş’ün yurt dışına kaçırılmasına yardımcı olduğu gerekçesiyle 6 Hizbulkontra üyesiyle beraber tekrardan yargılandı fakat HTS kayıtlarına rağmen beraat etti.
* Edip Gümüş ve beraberindekilerin yurt dışına kaçmasına yardımcı oldukları iddiasıyla yargılanan Hüda-Par kurucuları ve yöneticileri Bahattin Temel, Sait Şahin ve Fikret Gültekin’e 6’şar yıl 3’er ay hapis cezası verildi ve bu ceza, 2021’de onandı. Bu isimlerin parti yönetiminden çıkartılmaları için Yargıtay Başsavcılığı Hüda-Par’a yazı gönderdi. 1995’te tutuklanıp 2004’te tahliye edilen Bahattin Temel, birkaç yıl sonra çetenin Türkiye sorumlusu olduğu gerekçesiyle yeniden yakalanmıştı. Hüda-Par Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Bahattin Temel, şimdi Genel Başkan Danışmanı sıfatıyla kontra faaliyetlerine aynı şekilde devam ediyor.
* Fikret Gültekin ise Hüda-Par tarafından 26. Dönem İstanbul Milletvekili Adayı olarak gösterilmişti.
* Bunlar arasında bulunan Sait Şahin ise uzun süre Hüda-Par Genel Başkan Yardımcılığı ve Sözcülüğü yaptı. Ayrıca MİT Basın Dairesi tarafından bizzat MİT tarafından yönetilen basın yayın kuruluşlarına çıkartılarak sık sık konuşturuldu.
* Narin cinayetinde öne çıkan Hüda-Par Genel Başkan Yardımcısı Vedat Turgut. Yıllarca cezaevinde tutulduktan sonra sonra salıverilen ve tekrardan piyasaya sürülen Vedat Turgut, önce Hüda-Par Diyarbakır İl Başkanı olarak görev aldı. Akabinde Hüda-Par GİK üyeliği ve Genel Başkan Yardımcılığına getirildi. Amed’in Rezan ilçesinin Tavşantepe köyünde 8 yaşındaki Narin Güran’ın katledilip kaybedilmesi sürecinde ailenin yanındaki duruşuyla öne çıkan Turgut, Adli Tıp Kurumu önünde yaptığı açıklamalarla yeniden gündeme gelmişti.
* İstanbul polisinin Hizbulkontra’ya yönelik Ağustos 2001’de gerçekleştirdiği operasyonda 6 Hizbulkontra tetikçisi yakalandı. Kontraların tespit edilen 26 kişinin öldürülmesi ve çok sayıda kişinin yaralanması olaylarına karıştıkları açığa çıktı. Ayrıca yakalananların Esenler’de itirafçı olan Hizbulkontra yöneticilerinden Bingöllü Şaban Elaltuner ile oğlu Mehmet Elaltuner’i öldürdükleri belirtildi. Yakalanan kişiler şunlardı: Tetikçi Rıfat Demir, askeri kanat sorumlusu Ahmet Durmaz, Ahmet Şahin, Tahir Ak, Garip Özer ve Davut Şahin. Yıllarca cezaevinde kaldıktan sonra salıverilen kontra Davut Şahin şu an Hüda-Par Batman İl Başkanı olarak faaliyetlerine devam ediyor.
* Hüda-Par Genel İstişare Kurulu Üyesi Mehmet Beşir Varol’a dikkat çekmiştik. Mahkemenin, 2007’de Hizbulkontra üyeleriyle ilgili hazırladığı gerekçeli kararda, İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranırken Konya’da yakalanan Mehmet Beşir Varol’un Gaffar Okkan cinayeti talimatını verdiği kaydedilmişti. Aynı kararda, Velioğlu’ndan sonra Mehmet Beşir Varol’un ‘Hizbullah’ın çekirdek kadrosunu oluşturan kişiler arasında yer aldığı belirtilmişti. Gaffar Okkan cinayetinde yer alan Hizbulkontra tetikçisi Abdulkuddüs Yalçın, Mehmet Beşir Varol’a düzenli bir şekilde raporlar verdiğini dile getirmişti. 188 adam öldürme ve 84 yaralamadan sorumlu tutulan Varol, AKP iktidarı tarafından 2011’de Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden diğer kontralar gibi tekrardan kullanılmak üzere salıverildi. Cezaevindeyken avukatlığını Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu yaparken salıverildikten sonra aynı şekilde faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedir. Yüzlerce Kürt yurtseverin katili olan Mehmet Beşir Varol şu an Hüda-Par Genel İstişare Kurulu ve İttihadül Ulema üyesi olarak faaliyetlerini sürdürmekte olup Batman Kültür Mahallesi’nde ikamet etmektedir. Şu an halen Hizbulkonta Şura Üyesi olan Varol, Kuran Nesli Platformu ve Enver Kılıçarslan’la birlikte İttihadul Ulema’ya bakıyor. Son olarak Batman’da namaz kılıfıyla yürütülen çocuklara camide yaptığı konuşmayla öne çıkmıştı.
* Amed/Bismil’de imamlık yaparken ‘Hizbullah’a katılan, Gaffar Okkan cinayetinde yer alan ve birçok tetikçiyi eğiten Abdulkuddüs Yalçın’ın aynı şekilde kendisi gibi kontra olan kardeşi Abdulsamet Yalçın uzun süre TRT 6’da İlmihala Şafi adında program yapıp sundu. Uzun bir dönem TRT’de program yapan Yalçın, aynı zamanda Hüda-Par Fenel İdare Kurulu Üyesi ve Hüda-Par’ın Erbil temsilcisi olarak faaliyetlerine devam etmekte. 24 Haziran 2018’de Ankara 1. Bölge’den milletvekili olan Abdulsamet Yalçın’ın Hizbulkontra lideri Hüseyin Velioğlu ile birlikte eğitimlere katıldığı ortaya çıkmıştı. Abdulsamet Yalçın da ağabeyi Abdulkuddüs Yalçın’la birlikte DGM’de yargılanıp birçok cinayetin faili olmaktan ceza aldı. 9 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tekrardan kullanılmak üzere salıverildi.
* ‘Hizbullah’ içerisinde en etkili isimlerin başında Silvanlı Molla Enver Kılıçarslan geliyor. Hizbullah Şura Üyesi olan Kılıçarslan aynı zamanda 2000 öncesi ‘Hizbullah’ın İran sorumlusu olarak faaliyet yürütüyordu. Eşi Cahide Kılıçarslan ile dört yıl İran’ın Kum şehrinde kalan Kılıçarslan, tüm Hizbulkontra üyelerinin İran’a gidiş-geliş ve İran’daki eğitimlerinden sorumluydu. Eşi Cahide Kılıçarslan da aynı şekilde Hizbulkontra’nın kadın üyelerinden sorumlu olarak faaliyet yürütüyordu. Resmi pasaportla düzenli olarak gidip geliyorlardı. Cahide Kılıçarslan, İstanbul Emniyeti’nde yaptığı itiraflarda Velioğlu’nun düzenli bir şekilde İran’a geldiğini ve gerekli talimatları Velioğlu’ndan aldıklarını itiraf etmişti. Şu an Hizbullah’ın en önemli kuruluşu olan, ideolojik faaliyetler, kadro eğitim ve düzenlemelerini koordine eden İttihadül Ulema adlı oluşumun Genel Başkanlığını yapan Enver Kılıçarslan, Hüda-Par’ın da en etkili isimlerinden. Hüda-Par’ın düzenlediği tüm etkinliklerde Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu’nun yanında en ön sırada otururken son seçimde Hüda-Par’ın Batman seçim lokalinin de kurdelesini kesmişti. Batman ve Amed’de ikamet eden Kılıçarslan, şu an ‘Hizbullah’ın Türkiye yönetimi içerisinden yer almakta. Ayrıca Enver Kılıçarslan, İstanbul’da Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım ile İslamcı feminist Konca Kuriş’in de aralarında bulunduğu 42 kişinin öldürülmesiyle ilgili 11 sanıklı ‘Hizbullah’ davasında yargılandı. Onlarca yurtseverin katledilmesini veren Enver Kılıçarslan’ın ne denli acımasız bir katil olduğunu Batman ve Silvan sokaklarında halen duymak mümkün.
* Eski genel başkan yardımcıları Bahattin Temel, Sait Şahin, Abdussamet Yalçın, 26. Dönem İstanbul Milletvekili adayı Fikret Gültekin, eski Diyarbakır İl Başkanı ve GİK üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, Batman İl Başkanı Davut Şahin, GİK üyesi Mahmut İrtem, Abdulkuddüs Yalçın, Mustafa Durgun, Hüda-Par Şura Meclisi Başkanı ve İstişare Kurulu üyesi Ahmet Seyyitoğlu ile Veysi Gültekin, Mehmet Fatih Anal, Merkez Disiplin Kurulu üyesi Fadil Şani, Nazım Eprem, Abdurrahman Ekinci, Enver Kılıçarslan, Mustafa Durgun ve daha birçok isim Hizbulkontra yöneticisi ve tetikçisi olmaktan yargılanıp hüküm giyen isimler. Bu listedeki Mehmet Ali Doyar, Mehmet Sait Rüzgar, Salih Barlar, geçtiğimiz dönem milletvekili adayı oldu. Hüda-Par Merkez İstişare Kurulu Üyesi ve 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde Şırnak’tan milletvekili adayı Nasuh Sevinik’in, iki ayrı Hizbulkontra Şırnak yapılanmasıyla ilgili dava dosyasındaki şemalı yapılanmada yönetici pozisyonunda olduğu ortaya çıktı.
Devam edecek…