Beştaş: Tecrit ve savaş olmasa mafya düzeni de olmaz

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, "Tecrit ve savaş birbirini besler. Barış olursa mafya düzeni olamaz" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

KAPATMA DAVASI

HDP’ye yönelik kapatma davasına dair konuşan Beştaş, “Şunu söylüyor mealen; biz ne yapalım, bize kapatma davası açın dediler, siyaset sürekli bu konu üzerinden bize baskı yapıyor, elimizde yeterince delil, bilgi ve veri de yok ama biz yine de elimizdekileri derledik toparladık olmayanları da yarattık ve bu kapanma davasını açtık. Yani halk diliyle ‘Benim adım Hıdır, elimden gelen budur’ dedi. Bu kez farklı bir şey yaptılar ve ilginç bir şekilde yandaş medyaya da iddianameyi servis etmediler ve Anayasa Mahkemesine de ‘iddianameyi HDP’ye vermeyin diyerek’ bir talimat verdiler. Bu iddianamenin bir iddianame olmadığını söylememek için okumaya gerek yok” dedi.
AYM’nin 21 Haziran’da dava üzerine ilk kararını açıklayacağını hatırlatan Beştaş, “Raportörden tek istediğimiz hukuka uygun, Anayasaya uygun bir rapor düzenlemesidir. Biz onlar gibi yargıya baskı ve çağrı yapıp namus kavramlarıyla, tehditlerle ve şantajlarla bir çağrı yapacak durumda değiliz. Biz kendimize güveniyoruz, tek isteğimiz hukukun gereğinin yerine getirilmesidir” diye belirtti.
Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “7 Haziran’ı unutmayacağız” ifadelerine işaret eden Beştaş, “İddianamenin 7 Haziran’da AYM’ye gönderilmesiyle 7 Haziran intikamının alındığını ve bu tarihin bir tesadüf olmadığını, en üst düzeyde ilan etmiş oldular. Bu bir sır değil zaten. AKP’nin tarihlerle ciddi bir işi var ve tarihlere çok özen gösteriyor. Demirtaş ile ilgili davayı 6-8 Ekim’e veriyor, Kaftancıoğlu ile ilgili davayı Gezi Direnişi’nin olduğu tarihlere veriyor ya da benzer tarihlere dair kendilerince özel bir ajandaları var” ifadelerini kullandı.
Beştaş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu dava tabii ki siyasi bir dava. Her türlü tartışmadan ari siyasi bir davadır. Aylardır küçük ortak çağrı yapıyor, büyük ortakla birlikte gereğini düşünüyorlar, tartışıyorlar, karar veriyorlar ve yaptırıyorlar. 7 Haziran’ı ‘karanlık senaryo’ olarak ilan edenlere bir cevabımız var. Asıl karanlık dönem 8 Haziran ile 1 Kasım arasıdır. O karanlık hala aydınlatılmadı. Ne olmuştu? Suruç’ta bir katliam, 10 Ekim’de Ankara’nın göbeğinde bir katliam yaşanmıştı. HDP’yi parlamentoya sokmamak için karanlık senaryo o zaman devreye girmişti. Karanlık dönem o zaman yaşandı.
Bunun aksine 7 Haziran Türkiye’de aydınlık bir gün ve umudun büyüdüğü bir gün olarak hafızalarımızda yerini aldı. Demokrasinin önünü açan bir meşaledir 7 Haziran. Şu anda bu yargı ‘karanlık senaryo’ denileni bize aynı gün dava açtıkları halde 8 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşanan katliamları soruşturmuyor, aydınlatmıyor ve bu karanlık sürecin açığa çıkmaması için elinden geleni de yapıyor.  Bu dava HDP’yi siyasetin dışına çıkarma, siyasetten yasaklama davası olarak önümüzde duruyor ve yargı burada kullanılan bir mekanizma halindedir. Tamamen yargıyı arka bahçe olarak görenlerin kullandığı bir sistemin adıdır.
HDP diğer partiler gibi değildir, bizi diğer partilerden ayıran çok önemli farkımız vardır. Her şeyden önce halklarımızın, kalplerinde ve zihinlerinde yeni yaşam umududur. 7 Haziran da ‘Büyük İnsanlık’ diyerek yola çıktık ve bu yolda adım adım ilerliyoruz. HDP, halklarımızı karanlık girdaptan çıkaran bir inançtır. 7 Haziran sendromunu yaşayanları biliyoruz. Onlara daha çok 7 Haziranlar yaşatacağız. Ellerinden gelse 7 Haziranı takvimden çıkaracak kadar afallamış durumdalar. Halk da 7 Haziran'ı unutmadı. Yaptığımız çalışmaların tamamında bunu görüyoruz. Bu dava sadece 7 Haziran davası değildir. Bu dava aynı zamanda Türkiye’yi kapatma davasıdır. HDP’yi kapatmak demek barışı, adaleti, demokrasiyi, bu arayışların tamamını, mücadelesini kapatma çabasıdır aynı zamanda. Bu mücadeleleri demokratik siyasette ilerlenen yolu kapatma amacındadırlar. Fakat bunu kesinlikle başaramayacaklar. Bu konuda halkımıza, halklarımıza, Türkiye yurttaşlarına söz veriyoruz. 7 değil, 70 haziran da geçse, kesinlikle bunu başaramayacaklar.  

'TOPLUMSAL İTTİFAKI BÜYÜTECEĞİZ'

Biz tabi ki işimize bakacağız. Biz toplumsal ittifaklarımızı daha da büyüterek yolumuza devam edeceğiz. Barış, adalet, özgürlük, demokrasi mücadelemizi bir an bile sendelemeden yürüteceğiz. Cesaretleri varsa bu karanlık senaryo peşinden koşanların, HDP’yi kapatma tehdidiyle bizi yolumuzdan döndüreceklerini sananlara Kobanê davasının arkasına sığınmayın. Hodri meydan, siz de siyaset yapıyorsunuz, biz de siyaset yapıyoruz, siz de siyasi partisiniz, biz de siyasi partiyiz. Çıkın alanlarda düşüncelerimizle, fiillerimizle, aldığımız halk desteğiyle bu rekabeti yürütelim. Siyaset bir rekabet aracıdır aynı zamanda. Partiler birbiriyle rekabet eder, daha fazla destek almak için halka düşüncelerini anlatır. Siyaset bir intikam aracı değildir. Yenilenin kendisini yenen partiyi, yargıyı kullanarak kapatma tehdidinde bulunması hiç değildir. HDP’nin kesinlikle bir fikriyat olarak, bir düşünce olarak ve milyonlarca insanın iradesi olarak kapatılamayacağını bir kez daha söylüyoruz.

ZİNDAN DİRENİŞİ

202 gündür Türkiye’nin birçok cezaevinde on binlerce insan açlık grevinde ve bu haber olamıyor muhalif basın dışında. Talep ne, cezaevlerindeki koşullar düzelsin, tecrit kalksın. Şimdi İmralı Cezaevi’ni günlerdir, aylardır, yıllardır anlatıyoruz. Bu tecrit neden devam ettiriliyor? Savaşı devam ettirmek için devam ettiriliyor.
Biz bunu iki buçuk yıl deneyimledik. Türkiye’de toplumun yüzde 70’i barışı destekledi. Tecrit ve savaş birbirini besleyen ve destekleyen bir şekilde duruyor. Barış olursa mafya düzeni olamaz. Daha şeffaf olur her şey.

 TECRİT VE SAVAŞ POLİTİKALARI

 Bir kez daha tekrarlıyoruz savaş politikasına son vermek Türkiye’deki insanların yararınadır. Sadece Kürt halkının yararına değil Türkiye’de 84 milyon yurttaşın yararınadır. Bir kere bu savaş politikası biterse zenginlik artacak, ekonomi düzelecek, insanlar kendini güvende hissedecek, her gün çocuğumun ölüm haberini alır mıyım diye uykuları kaçmayacak. Bu nedenle tecridi kaldırın, barışın önünü açın ve Kürt sorununda demokratik çözüme şans verin.
Yargıya bir liste vermek istiyorum. Şu ağır suçları nasıl görmezden geliyor. Kasten insan öldürme, kasten insan yaralama, tecavüz, şantaj, kişiler arası konuşmaların kaydının alınması, mala zarar verme, uyuşturucu ticareti, rüşvet, görevi kötüye kullanma, kamu görevlisinin ticareti, iftira, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi, suç delillerini yok etme, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, silah sağlama, silah kaçakçılığı, imaları ve nakledilmesi. Bunlar Peker’in ifşaatlarından elde ettiğimiz bulgular. Şu ana kadar ne den bir dava açmadınız. HDP’yi kapatmak için hemen harekete geçtiniz de tüm dünyanın konuştuğu bu suçlara ilişkin neden bir şey yapmıyorsunuz.
Yargı mensuplarına da sesleniyorum. Referans almanız gereken yerler prompter değildir. Önümüzdeki anayasaya, TCK’ye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve diğer belgelere bakın. Emin olun, yoksa siz de bir süre sonra tripodların peşine düşeceksiniz. Bundan hiçbir kuşkumuz yok. Yakında bu tripodlar size de lazım olacak. Örttüğünüz suçlar ortaya çıkıyor, çıkmaya devam ediyor. Türkiye’nin toplumsal hafıza çok güçlüdür. Bunlar 100 yıl da geçse, 10 yıl da 50 yıl da geçse unutturulamaz. Prompter bozulacak. Zaman zaman da bozuluyor. Biliyorsunuz prompter kullananlar, nasıl büyük hatalar, sürç-i lisanlar ediyorlar farklı farklı kavramlarla. Siz de yarı yolda kalacaksınız."