Buldan:AKP/MHP iktidarı İslam'ı tahakkümü altına alıyor!

Din alimleri ile buluşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Bugün İslam Türkiye’de devlet ve iktidarın tahakkümü altındadır" dedi. Din alimleri de iktidarın sahte alimler aracılığıyla katliam fetvası verdiğine dikkat çekti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), “Herkes İçin Adalet” kampanyası kapsamında din alimleri ile bir araya geldi. Ankara’da bir otelde “Hak, Adalet ve Vicdan” sloganıyla yapılan buluşmanın salonuna Kürtçe, Arapça ve Türkçe “Hak, Adalet ve Vicdan için buluşuyoruz” afişleri asıldı. Oluşturulan divanda ise milletvekilliği gasp edilen HDP’li Ömer Faruk Gererlioğlu yer aldı.
Ülkenin farklı illerinden gelen din alimleri ile gerçekleştirilen buluşmanın açılış konuşmasını HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları yaptı.

'DİRENMEYEN BİZDEN DEĞİLDİR'

Hatimoğulları, “İnsanlık tarihi mazlumların zalimlere karşı mücadele ettiği bir tarihtir. Spartaküs köleciliğe karşı isyan etti. Demirci Kawalar zalim Dehaklara karşı mücadele etti.  Hazreti Musa firavunlara, Hazreti Hüseyin mazlumun yanında haksızlığa, adaletsizliğe karşı mücadele etti” dedi.

Hatimoğulları, şunları ifade etti:

“Hz Muhammed (SAV) 'zulme karşı direnmeyen benim ümmetimden değildir' demiştir. Medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu'da semavi dinler, insanların barış, huzur içinde yaşaması için vardı ve bu inanç ve bu felsefe ile varlık gösterdiler. Ama ne yazık ki coğrafyamız yüzyıllardır acılar içinde kıvranıyor. Yüzyıllardır bu acılar, yüzyıllardır kan ve gözyaşı  neredeyse coğrafyamızın kaderi haline gelmiş durumda. İnsanlar katlediliyor, evler yakılıp yıkılıyor, kadınlara tecavüz ediliyor. Asla istemediğimiz bu manzarayı hiçbir imanın, inancın, itikatın kabul edeceğine inanmıyoruz. Toplumsal hayatımızda yaşadığımız sorunların temelinde adaletsizlik yatıyor. Aslolan vicdan, hak ve adalet ilkelerini hep birlikte yaşatabilmektir.
İslam’ın adaleti üzerinde konuşmak ve sizlerin görüşlerini almak günümüzün zalimlerine karşı adaleti nasıl savunabileceğimize dair görüş ve önerilerinizi almak için bu buluşmamızı gerçekleştiriyoruz. ‘Herkes İçin Adalet’ dedik. Halklar ve inançlar için adalet, Kürt sorunu için adalet, Aleviler için, kadınların hakları için, geleceksizleştirilen gençler için adalet, bastığımız toprak, soluduğumuz hava için, adalet, emek için adalet.
Kapatılmak istenen partimiz için adalet istiyoruz. Vekilliği düşürülüp tutuklanan Leyla Güven ve Musa Farisoğlu için adalet istiyoruz. AİHM ve toplumun vicdanı  hiçe sayılarak düşüncelerinden dolayı cezaevinde tutulan sevgili Demirtaş, Yüksekdağ ve binlerce mahpus için adalet istiyoruz. Vekilliği düşürüldükten sonra adalet nöbeti başlatan sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu için adalet istiyoruz. Ömer hoca sabah namazını kılmak üzere abdest alırken polis zoruyla gözaltına alındı. Din ve imanı ağzından düşürmeyenlerin kötülükleri karşısında elbette vicdan, hak ve adalet mücadelesi kazanacaktır."

BULDAN: NEWROZ'UN MESAJI İYİ OKUNMALI

Buldan'ın konuşmasından öne çıkan bölümler ise şöyle:
"Buradan, iki gün önce kaybettiğimiz; ömrü boyunca barış mücadelesinde yer alan, Demokratik İslam Konferansı Üyesi Değerli Melemiz Şeyhmus Çelebi’yi saygıyla anıyor, kendisine gani gani rahmet, değerli ailesine ve Kızıltepe halkımıza başsağlığı diliyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Hak, adalet ve vicdan başlığı altında gün boyu sürecek olan toplantımızda önemli ve değerli tartışmaların yürütüleceğine ve önümüzü aydınlatacak önemli sonuçların çıkacağına inanıyorum. Bildiğiniz üzere hafta sonu İstanbul’dan Diyarbakır’a Türkiye’nin birçok yerinde milyonların katılımıyla coşkulu Newroz kutlamaları gerçekleştirdik. Milyonların verdiği mesajı herkesin doğru okuması gerektiğini buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Neydi bu mesaj? Barışta ve demokratik çözümde ısrar, demokratik siyasette kararlılık, zulme karşı asla boyun eğmeme ve hiçbir gücün halk iradesini durduramayacağı gerçeğidir. Evet, halkımız, Newroz meydanlarından güçlü bir biçimde devlet ve iktidar aklına “İrademizi yok sayamazsın, engelleyemezsin, onurumuzla oynayamazsın. Buna izin vermem” demiştir.
Siyasi tuzak ve komploların halktan geri döneceğini Newroz herkese gösterdi.

'ADALET İSLAM'IN ÖZÜDÜR'

Adaletin olmadığı yerde zulüm, barışın olmadığı yerde yıkım vardır.
Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim göre; adaletin ölçüsü ve dayanağı hakkaniyettir. Adalet İslam’ın özü ve ruhudur. İnsanlık adaletle ancak barış, güven ve refaha kavuşur. Aksi halde hayatımıza onun zıddı olan zulüm hâkim olur. Adalet ise, insan haklarına saygı, eşitlik ve her hak sahibine hakkını teslim etmektir.
Bugün tek tek bireyler olarak da, toplumsal olarak da, kimlikler ve inançlar olarak da karşı karşıya kaldığımız en büyük sorunlardan biri adaletsizliktir. Her alanda bir adaletsizlik kuşatmasıyla karşı karşıya olduğumuzun altını bir kez daha çizmek isterim. Dillerimiz, kimliklerimiz, kültürlerimiz, inanç özgürlüğümüz adaletsizlik kuşatması altındadır. İnsanca yaşayabilmek için alınteri döken ama bunun karşılığını alamayan, emeği sömürülen, ezilen emekçi halklarımız büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Bu ülke onurlu ve adil bir barışa kavuşsun, Türkiye geçmişiyle ve hakikatle yüzleşsin diye mücadele eden halklarımız adaletsizlikle karşı karşıyadır. Eşitlik istediği için zulme, baskıya, şiddete maruz bırakılan kadınlar büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Binbir emekle, fedakârlıkla, tüm engellemelere rağmen demokratik iradesini ortaya koyan ama kazanımları darbeyle gasp edilmeye, yok edilmeye çalışılan Kürt halkı büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Evlatlarının kemiklerine dahi ulaşamayan, mezar yerleri tahrip edilen, çocuklarının cenazelerine saygısızca davranılan ailelerimiz büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Anadilinde inanç hizmeti alamayan halklarımız, eşitsizlikle ve adaletsizlikle karşı karşıyadır. Dini, dini kurumları siyasi çıkarlarının aracı haline getiren, İslam’ın özünü çarpıtan bir zihniyetin yönetimindeki tüm toplum büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Ödediği vergiler savaş politikalarına, israfa, şatafata ve harama harcanan, alınteri yolsuzluklarla çalınarak açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, çaresizliğe mahkûm edilen yoksul emekçi halklarımız büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. IŞİD karanlığına göz yuman, destek sunan, alan açmaya çalışan zihniyetlerin tehdidi altındaki halklar, inançlar büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır.
Adil olmayan yönetici, adil olmayan hukuk, adil olmayan sofra meşru değildir.
Medine Sözleşmesi’nin tüm maddelerinin toplamı adalet ilkesinin korunması üzerinedir. Adalet olmadan yaşam ve birliktelik hukukunun işlemeyeceği ta o günden vurgulanmıştır. Aynı şekilde Medine Sözleşmesi “topluluk” vurgusu ile başlar. Bunun anlamı ise her türlü tekçiliğin reddedilmesidir. Rum suresi 22. Ayeti “O'nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de; lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır” der. Yani dillerin ve renklerin farklı olmasının güzelliğini anlatır. Farklılıkları tebliğ eden bir inanç varken, tek’leyen anlayışlar nasibini inançtan ve geleneklerimizden değil, ancak ve ancak iktidar hastalığından almaktadır.
Kürt sorununun temelinde inkar, adaletsizlik, eşitsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk vardır.
Bugün İslam Türkiye’de devlet ve iktidarın tahakkümü altındadır.
Dinin siyasallaştırılması ve devletin din-inanç üzerine kurduğu tahakküm Muaviye tarzı bir iktidarı ortaya çıkarmıştır. Nitekim bugün yaşadığımız tam da Muaviye çizgisidir. Bunu milletvekilliği düşürülen sevgili Ömer Faruk Gergerlioğlu arkadaşımıza yapılan zulümde gördük ve yaşadık. Arkadaşımızı sabah namazı için abdest alırken, ibadetini yerine getirmesine dahi izin vermeyerek Meclis’te gözaltına aldılar. Zulmettiler. Büyük bir günah işlediler! Oysa Gergerlioğlu, cinayet işlemedi, yolsuzluk yapmadı, ihaleye fesat karıştırmadı, kimseye kötülük yapmadı. Tek suçu insanlık onurunu, adaleti ve hakikati savunmasıdır. Vicdanlı bir insan olarak mazlumların yanında olmasıdır. Evet, hepimiz hakikatin, vicdanın ve adaletin yanındayız, Gergerlioğlu’nun yanında, zulme karşı direniyoruz, direnmeye de devam edeceğiz.
İslam’ın adalet, eşitlik ve barış fikrini temsil eden, birlikte geleceğini örmeyi hedefleyen bir partidir HDP.
Bizim dinimiz Karun'a karşı Harunlaşmayı, İbrahim gibi bakmayı öğretmektedir.
Ali Şeriati, 'Eğer bir haksızlığı engelleyemiyorsanız en azından onu herkese anlatın' der. Evet, biz hem haksızlığı ve adaletsizliği engellemek için mücadele edeceğiz, hem de adaletsizlikleri ve zulmü her yerde anlatmaya devam edeceğiz!
İşte bugün burada olduğu gibi bu tür buluşmalarımız, özellikle siz ehliyetli âlimlerimizin yaşanan bu manevi marazların tedavisinde acil müdahale için harekete geçeceğinize, teşhis ve tedavide bir çıkış yolu bulacağınıza ve ortaya koyacağınıza inanıyorum. Temennimiz adaletin herkese eşit uygulandığı bir toplum ve bir ülke olmasıdır. Bunun mutlaka başaracağız."

ZANYAR: SÖZDE DİN ALİMLERİ KATLİAMA FETVA VERİYOR

Toplantıda konuşan Din alimi Ubeydullah Zanyar ise şöyle dedi:
"İslam tarihi, insanlık tarihinin hak ve zulüm mücadelesinden ayrı tutulamaz. Özellikle Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı ülkelerde savaş, yoksulluk, geri kalmışlık, eşitsizlik, adaletsizlik her türlü vahşet sürmektedir. Kadın ve çocuklara işkence devam etmektedir. Müslümanlar kendi ülkelerinde yaşanan vahşeti sadece batılı ülkeleri eleştirerek, suçu onlarda bularak izah edemez. Müslümanlar kendi geçmişiyle yüzleşmelidir. Müslümanlar kendi ülkelerindeki insaniyet dışılıklarla hesaplaşmalıdır. Müslümanlar birçok kez başkaldırmış ama maalesef İslami ilkelere dayanan hiçbir ülke ihya edilememiştir. Mezopotamya ve Ortadoğu'da birçok medeniyete beşiklik eden halklar yeniden kendine gelmeli ve insaniyet ilkelerine dayanan bir birlik kurmalıdır. Burada yaşayan halklar diliyle, rengiyle ve inancıyla hür ve emniyet içinde yaşamalıdır.
İslam bir inançtır, bir idare modelidir. İslam emniyet demektir. İslam hiçbir azasıyla insanlara ve mahluklara zulüm etmemek demektir. Haklarına tecavüz etmemek demektir. İslam ilimdir, akıldır, huzurdur. Maalesef Müslümanlar bu ilkelerden çok uzaklaşmışlardır.
İnsaniyetsiz İslam, abdestsiz namaza benzer.
Devletin yarattığı İslam Allah'ın İslam'ına benzemez, saltanata dayanır.
Sahte İslamlar günümüzde de cübbeli ve kravatlı şahsiyetlerle temsil ediliyor.
Müslümanlar hiç kimseye iradesini teslim edemez.
Coğrafyamızda din kimliği adı altında yapılan bu katliamlara sözde din alimleri fetva vermektedir. Halkımızı bunlara karşı uyarmalı, bunların şerrinden korumalıyız. Mutlaka başarmalıyız. Binlerce yıldır bu coğrafyada hüküm süren ataerki başarı sağlayamamıştır. Umarım anaerkil başa gelir ve adalet sağlar. Analar çok daha adaletli, çok daha vicdanlıdır."

ERTUĞRUL: ADALET İNSANIN İÇİNDE BAŞLAR

Aktivist Nurten Ertuğrul ise şöyle konuştu:
"2015’ten beri Ömer Faruk Gergerlioğlu ile beraber sivil toplumda çalıştık. Onun şahsında kim karşısına çıktıysa mutlaka adil, merhametli ve vicdanlı oldu. Bugüne kadar da getirdi. Ne olursa olsun toplumun gözünde insanlar sözün kıymetine değil, gözlerine bakıyor, hayatta takındığı tavrına bakıyor. Eğer bu tavır hayatına geçmişse mesele bitiyor. Ömer Faruk Gergerlioğlu bütün topluma örnek oldu. Partiler kapatılır ama zihinler kapatılamaz. Neden adaleti konuşuyoruz? Adalet olmadığı için adalet konuşuyoruz.
İslam toplumları sistemin etkisi altına girmiş ve adalet aranır olmuştur. Bugün adalet saraylarda aranıyor. Kardeşlik hukuku ne zaman işletilirse o zaman adalet gerçekleşir. Adalet insanın kendi içinde başlar. İnsanın kendi bedeni iyisiyle kötüsüyle Nuh’un gemisidir. Sen merhamet duygunu geliştirirsen adaleti de geliştirebilirsin. Adalet kadınlara verilen bir isim olarak kaldı. Onlar da katlediliyor…"