Cumartesi Anneleri Can ve Kaya için buluştu

Cumartesi Anneleri’nin 781’inci buluşmasında, 1993 yılında JİTEM tarafından katledilen Avukat Metin Can ve Doktor Hasan Kaya için adalet istendi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin 781’inci buluşmasını Galatasaray Meydanı’nda yapması yine devlet tarafından engellendi. Polis ablukasına rağmen Çukur Çeşme'de bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu'nun yanı sıra çok sayıda demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcisi eşlik etti.
Bu haftaki açıklamayı okuyan İHD insan hakları savunucusu Sebla Arcan, "Gözaltında kaybetmelerin yoğun olarak yaşandığı bu topraklarda devlet kaybedilenlerin ailelerinin adalet arayışına cevap vermemiş, etkili bir hukuk yolu sağlama ve hesap verme sorumluluğunu yerine getirmemiştir” dedi.

HİKÂYELERİ

Gözaltında katledilen Avukat Metin Can ve Doktor Hasan Kaya için adalet isteyen Arcan, hikâyelerini şöyle paylaştı:
"İki yakın arkadaş olan Avukat Metin Can ve Doktor Hasan Kaya Elazığ'da yaşıyorlardı. Metin Can İHD Elazığ Şube Başkanıydı, Hasan Kaya ise şubenin üyesiydi. Bu nedenle polis tarafından takip ediliyorlardı. Hak savunuculuğu faaliyetlerinden vazgeçmeleri için her ikisi de ölüm tehditleri alıyordu.
21 Şubat 1993 tarihinde ‘Acil bir yaralı var!’ diyen iki kişi kendileri ile görüşmeye geldi. Yaralıya müdahale etmek amacıyla kendi otomobilleriyle yola çıkan Metin Can ve Hasan Kaya'dan bir daha haber alınamadı.
27 Şubat 1993 tarihinde iki arkadaşın işkence görmüş ve başlarından vurulmuş cansız bedenleri, Elazığ Dersim yolu üzerindeki bir jandarma karakoluna 2 km mesafede yer alan Dinar Köprüsü'nün altında bulundu.
JİTEM adına çalışan itirafçı Ayhan Öztürk basına yansıyan itiraflarında, ‘Avukatla Doktorlu Elazığ Emniyeti’nde Sorguladık’ dedi ve olayı detaylarıyla anlatarak suça iştirak edenlerin isimlerini de verdi. Dönemin basını Metin Can ve Hasan Kaya'nın kaybedilerek öldürülmesinden kamuoyunda Yeşil olarak bilinen ve MİT ve JİTEM için önemli bir operasyon elemanı olarak görev yapan Mahmut Yıldırım'ın sorumlu olduğunu yazdı.
Bu haberlere göre Yıldırım, Elazığ Emniyeti'nden yardım almıştı. "Binbaşı Cem Ersever'in İtirafları” adlı kitap da bu suçun Yeşil tarafından işlendiğine dair bilgiler yer aldı. Onların gözaltında kaybedilmeleri Devletin 1997 tarihli Susurluk Raporu ile da resmi kayıtlara geçti. JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan, faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na 21 sayfalık yazılı bir ifade verdi. İfadesinde JİTEM tarafından öldürülen 117 kişinin isim listesi de yer aldı. Metin Can ve Hasan Kaya da bu listedeydi.
Her şey bu kadar açıkken başta Adalet Bakanlığı olmak üzere, Elazığ, Tunceli ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılan suç duyuruları sonuçsuz bırakıldı.”

'AİHM MAHKÛM ETTİ'

Arcan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınan davada Türkiye‘nin yeterli ve etkili soruşturma yürütmemekten mahkûm edildiğini aktardı. Arcan, yalnız itiraflar, tanık beyanları değil, Can ve Kaya'nın Elazığ'dan Dinar Köprüsü'ne götürmek için beş ayrı arama noktasından geçilmesi, köprünün askeri birimlere ve Jandarma Karakolu'na yakın bir noktada bulunmasının da suçun kimler tarafından islendiğine dair ipuçları verdiğine de işaret etti.

SUÇLULAR

Arcan, son olarak, Metin Can ve Hasan Kaya'yı Mahmut Yıldırım komutasındaki Mehmet Yazıcıoğulları, Ayhan Öztürk, İdris Ahmet ve Mesut Mehmetoğlu'nun da dahil olduğu JİTEM timinin kaybettiği ve bu suça devletin güvenlik görevlilerinin de dahil olduğu iddiaları karşısında savcıları göreve çağırdı.

BİRDAL: KİMLERİN KAYBETTİĞİNİ BİLİYORLARDI

Açıklamanın ardından İHD Onursal Başkanı Akın Birdal’ın gönderdiği mektup okundu. Mektupta şu ifadeler yer aldı:
"Metin ve Hasan kaybedildiklerinde, aileleri ile birlikte her yere başvurduk. Kapılarını çaldık. Sonunda bize söz verdiler. Birkaç gün sonra evlerine dönecekler dediler. Kimlerin kaybettiklerini biliyorlardı. Döndüler. İşkence edilmiş, cansız bedenleri ile döndüler. Metin'i ve Hasan'ı Elazığ da sonsuzluğa uğurladık. Birçok kaybımıza bu görevi de yerine getiremedik.
Ama katillerini de, faillerini de, söz verenleri de unutmayacağız. Bir yandan bunların yargılanmasının mücadelesini verirken, diğer yandan da, eşitlik ve özgürlük için barış ve adalet için verilen mücadelenin bedellerinin böyle yazılmayacağı bir coğrafyanın inşasına çalışacağız."

'POLİS GÜLEREK ALAY ETTİ'

Gözaltında katledilen Metin Can’ın kardeşi Akan Can ise 27 yıldır yaşadığı acının hâlâ ilk günkü tazeliğini koruduğunu ifade etti. Adalet talebini yineleyen Can, “O günden bugüne hiçbir şey yapılmadı. Kaybedildiği günlerde de polis annemin yanına gelip gülerek ‘nerede olduğunu biliyorsun, neden ağlıyorsun' diye sordu. Diyecek bir şey bulamıyorum. İnşallah bir gün suçlar cezalandırılır” dedi.