Eliaçık: Dini faşizm hortladı

İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, ibadethanelere, cenazelere ve mezarlıklara yönelik artan saldırıları dini faşizmin hortlaması olarak nitelendirdi. Eliaçık, bu saldırıları yapanların suç işlediğini vurguladı.

İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, son dönemlerde ibadethanelere, cenazelere ve mezarlıklara yönelik giderek artan saldırıları ANF’ye değerlendirdi.

Bütün inançlarla beraber İslam inancında da en kadim, en eski, en temel sosyal değerlerden üçünün cenazeye hürmet, komşuya ve mabetler ile din insanlarına saygı olduğunu belirten Eliaçık, Allah’ın adının anıldığı yerlerin dokunulmaz ve saygın olduğu, korunması gerektiğinin Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette belirtildiğini hatırlattı.

İslam kültüründe komşu hakkının ve cenazenin çok saygın bir konuma sahip olduğunu vurgulayan Eliaçık, bunun sadece İslamiyet’te değil tüm inanç sistemlerinde büyük önem taşıdığının altını çizdi.

‘DİNİ FAŞİZM HORTLADI!’

Son zamanlarda bu dokunulmazlığın ihlal edildiğini belirten Eliaçık, hoyratça bir tutumla ibadethanelerin kapıları kırılarak gaz bombaları atıldığını, cenazelerin en doğal hakkı olan kendi memleketinde gömülmesine izin verilmediğini, defnedilen cenazelerin mezarından çıkartılıp yakılmakla tehdit edildiğini hatırlattı.

Bu yetmiyormuş gibi televizyon programlarına çıkıp, komşuları hakkında, “ölüm listeleri hazır, 50 kişiyi götürürüz” şeklinde tehditler savuranlar olduğunu dile getiren Eliaçık, bu yaşananların adeta dinler öncesi ilkel çağlara geri gidildiğinin göstergesi olduğunu kaydetti.

Henüz daha uygarlık başlamadan, dini metinler ortaya çıkmadan insanların vahşi hayat sürdürdüğünü ifade eden Eliaçık, dini metinlerin de zaten insanları frenlemek, haddini bildirmek ve birtakım yasaklara uymalarını sağlamak için geldiğini belirtti. Bugün bütün bunların hiçe sayıldığının görüldüğünü vurgulayan Eliaçık, “Bu dini faşizmin hortlamasıdır. Bu saldırıyı yapanlar gücünü ülke yöneticilerinden de alıyor. Çünkü ses çıkartmıyorlar, uyarmıyorlar” dedi.

‘SES ÇIKARTMAYANLARIN DA ALEYHİNE DÖNER !’

Cenazelere saygısızlığın Türk Ceza Kanunu’na göre “Kişinin hatırasına hakaret” suçunu oluşturduğunu belirten Eliaçık, mezar tahrip etmenin, cenazeleri zırhlı araçlar arkasında sürüklemenin, yaşamını yitirmiş bir insanın çıplak fotoğrafını çekmenin sadece evrensel insan hakları veya dinlerdeki hükümlere göre değil, mevcut yasalara göre de suç olduğunun altını çizdi.

Bugün barbarlık dönemine geri dönüş yaşandığına işaret eden Eliaçık, bu hususta Cumhurbaşkanı ve Diyanet İşleri Başkanı başta olmak üzere, İçişleri Bakanı, Kayseri’de yaşananlarla ilgili Kayseri milletvekilleri ve vaiz veren din adamlarının açıklama yapıp, “ölüleri rahat bırakın” diye en üst düzeyde uyarıda bulunmaları gerektiğini vurguladı.

İktidar korkusundan bu suçlara karşı mevcut hukuk sistemini işletecek bir savcının da ortaya çıkmadığını hatırlatan Eliaçık, hukukun normlarının bile bu korku nedeniyle işletilmediğini kaydetti.

Suç teşkil eden bütün maddelerin mevcut olduğunu, bu saldırılar hakkında savcıların vakit kaybetmeden derhal harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Eliaçık, “Eğer mevcut hukuku uygulamazlarsa, bu durum yarın öbür gün hem savcıların hem de hükümetin aleyhine döner. Bu hükümet yandaşları veya buna ses etmeyenler gün gelir, ‘ceza yasası niye uygulanmıyor?’ diye bağırmak zorunda kalırlar” dedi.

‘BURADAN ÇIKIŞ YOK, HERKES ZARAR GÖRÜR !’

Yapılanların gerçek İslamiyet ile gerçek Müslümanlıkla bir alakası olmadığını vurgulayan Eliaçık, şöyle konuştu: “Üstelik Ramazan gününde bu yapılanlar, Müslümanlık adına utanç verici bir uygulamadır. Bunu yapanlar hem dini hem hukuki hem evrensel insan hakları açısından, hem de Anadolu töreleri ve gelenekleri açısından suç işlemişlerdir. İslamiyet’in bununla hiçbir alakası yoktur, bunların Müslümanlıkla da hiçbir alakası yoktur. Kendi hırslarını, nefislerini din kisvesi altında sunmaya çalışıyorlar ve mensubu olduklarını söyledikleri dine aykırı hareket edip Kur'an-ı Kerim’i ayaklar altına alıyorlar. Eğer bunlara ses edilmezse iktidar da böyle düşünüyor demektir. Kutuplaşmayla seçimlerde oyları garantilemek maksadı güdülüyorsa memleketi, yaşadığı coğrafyayı, toplumun geleceğini değil, kendi dar menfaatlerini düşündüğü anlamına gelir ki, bu da kendisi için memleketi yakmayı göze aldığı manasına gelir. Buradan çıkış yoktur, buradan herkes zarar görür. Özellikle de iktidar partisini ve ileri gelenlerini, komşu hakkı, mabetlere, mezarlıklara ve ölülere saygı konularında uyarılarda bulunmaya çağırıyorum.”