ESP Eşbaşkanı: Diğer kapatma davaları gibi değil

HDP’yi kapatma davasının, geçmişteki davalar gibi ele alınamayacağını, rejimin topyekun siyasi taarruzun yeni eşeği olduğunu söyleyen ESP Eşbaşkanı Gümüştaş, karşı duruşun da buna uygun olması gerektiğini söyledi.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eşbaşkanı Özlem Gümüştaş, HDP’ye açılan kapatma davasının hiçbir hukuki yanı olmadığını vurgulayan Gümüştaş, iktidarın yeni bir siyasi taarruza geçtiğini kaydetti. Bütün özgürlükçü hareketleri ve kitleyi seferberliğe çağıran Gümüştaş, bunun temel mücadele görevi olduğunu belirtti.

ANF’ye konuşan Eşbaşkanı Özlem Gümüştaş, Yargıtay tarafından açılan kapatma davasının ciddi bir mesele olduğunu ve geçmişteki gibi düşünülmemesi gerektiğini söyledi. Gümüştaş, şunları ifade etti: “Kapatma davası, faşist rejimin politik özgürlük dinamiklerinin tümüyle ortadan kaldırılması hedefinde yeni bir aşamaya geçişidir. Yani geçmiş dönemlerdeki parti kapatmalar gibi bakılacak ya da esprili biçimde ifadelendirilen ‘sadece bir harf değişikliği’ meselesi, yeni bir parti açılır gibi düşünülecek bir konu değildir. Rejimin HDP’yi kapatmakta somutlaşan iradesi ve taarruzu, sonuç alırsa söz, eylem, örgütlenme alanları tümden kuşatılır, kazanılmış haklar tümden gasp edilir. Rejim HDP’yi kapatacağını alenen ilan ederek, bu planı açıklıyor. Yıllardır gözaltı-tutuklama terörü ile sürdürdüğü tasfiyeci kuşatmayı, HDP’yi ortadan kaldırarak yeni bir duruma evriltmek istiyor.”

DAVANIN HUKUKİ, HATTA YASAL YANI YOK

Davanın hukuki bir yanı olmadığı gibi Anayasa ve Türkiye’nin ceza sistemi içerisinde de bir karşılığının olmadığını kaydeden Eşbaşkan Gümüştaş, parti kapatmanın gerekçesi olan ‘terörün odağı haline gelmenin’ yasalarla tanımlanmış çerçevesine işaret etti. ‘Terör’ün ceza hukukunda da somutluğuna dikkat çeken Gümüştaş, “Eğer bu bir ölçü olsaydı Suruç Katliamı’ndan sonra ‘400 oy verseydiniz böyle olmazdı’ diyen; ‘her patlamada oylarımız yükseliyor’ diyen rejim partisi ve ortaklarının söylemlerinin öncelikle araştırılması gerekirdi. Kitle kıyımlarının, kontra saldırılarının yönetmenin günlük parçaları haline getirilmesinin soruşturulması gerekirdi” dedi.

TERÖR REJİMİNİN ANAYASASI İÇİN

AKP-MHP blokunun, sermaye sınıfı için ekonomik paket; rejimin yönetme krizini çözecek hak gaspları ve düzenlemeler için hukuki reform düzenlemesi dile getirildiğini kaydeden Gümüştaş, yeni anayasa tartışmasını ise şöyle yorumladı: “Başkanlık rejimine rağmen aşılamayan yönetme krizini, mevcut terör ve baskıyı, anayasal sisteme kavuşturmak yoluyla çözme amacını taşıyor.”

YENİ BİR SİYASİ TAARRUZ

Rejimin, sürekli artan terör, kontra saldırılar, sayısız gözaltı, tutuklama, eve hapsetmeler, sömürgeci işgal, kadın katliamları, işten atmalar, iş cinayetleri, toplumsal hayatı dinselleştirme zorlamaları ve 20 Temmuz 2015’ten bugüne süren tasfiyeci kuşatma ve çöktürme stratejisine rağmen rejim dikensiz gül bahçesi yaratamadığını kaydeden Gümüştaş, şunları ifade etti: “Üstelik anti faşist kitle hareketi canlanıp gelişiyor. Kürt Özgürlük Hareketi tasfiye edilemediği, politik özneler susturulamadığı gibi, direniş sesleri çoğalıyor. Boğaziçi öğrencilerinin kayyum karşıtı direnişinde, kadınların İstanbul Sözleşmesi’nin feshine karşı birleşik sokak eylemlerinde, Gökhan Güneş’i kontrgerillanın elinden söküp alma muharebesinde; 8 Mart, Newroz alanlarında, işçi direnişlerinde yeni direniş kanalları gelişiyor, kitle öfkesi büyüyor. Faşist rejimin toplumsal meşruiyet alanı oluşmadığı gibi, rejimden kopuşu besleyecek isyan dalgaları gelişiyor. Faşist rejim, işte bu canlanmayı bastırıp boğmak için yeni bir siyasi taarruza yöneldi. Bu, politik özgürlüklerin tümden ortadan kaldırılması hedefine bağlı yeni bir aşamadır. HDP’yi kapatma davası ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, bu planın güncel izdüşümüdür.”

KİTLE SEFERBERLİĞİ AÇIĞA ÇIKMALI

Rejimin bu taaruzunun, hukuki girişimleri beklemeyi, Meclis’teki partilere ziyaretler örgütleyerek istişare etmeyi, CHP ve Millet İttifakı desteği ile aşma siyaseti geliştirmeyi kaldıracak düzeyde olmadığının altını çizen ESP Eşbaşkanı Özlem Gümüştaş, şöyle konuştu: “Tüm devrimci, demokratik kamuoyu, özgürlük güçleri için acilen bir mevzilenmeyi, HDP’yi kapattırmamakta somutlaşacak bir kitle seferberliği ve direniş düzeyi açığa çıkarmayı gerektiriyor. Hem HDP’yi hem de İstanbul Sözleşmesi’ni savunma seferberliği içinde olunmalıdır. Ev ev, sokak sokak yaygın bir politik kitle seferberliği geliştirilmelidir. İmza kampanyasından sesli ajitasyona, bildiri dağıtımından oturma eylemine, mitinge; halkın partisini sahipleneceği kürsüleri yaşamın her yerine kurmaktan ses çıkarmaya kadar her araç devrede olmalıdır. Bu çalışmanın başlıca odağı, muhattabı Birleşik Mücadele Güçleri’dir. Başlıca kitlesi HDP’ye oy vermiş milyonlarca işçi, emekçi, kent yoksulu ve halklarımızdır. HDP’nin kapatılması konusu, rejim ile özgürlük mücadelesi güçleri arasındaki en kritik konudur ve geleceğimizi bu hususta kimin kazanacağı belirleyecektir. Bu görev, tüm özgürlük güçlerinin omuzlarındadır.”