Müftüoğlu: Özgür basına baş eğdiremeyecekler

DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, hiçbir gücün özgür basına şimdiye kadar baş eğdiremediğini, bundan sonra da eğdiremeyeceğini söyledi.

Gazeteci Dicle Müftüoğlu,hem tutuklanan hem de onların ardında çalışmalarını sürdüren kadın gazetecilerin, aslında tüm şiddete rağmen sözlerini söylemeye, yaşananları deşifre etmeye dünden daha kararlı olduğunu söylediğini kaydetti.


Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle kadın gazetecilere yönelik basķılara ilişkin ANF’ye konuştu.

Savaşın ve tecridin, kadına ve topluma dönük şiddetin nedeni olduğunu belirten Müftüoğlu, “Kadınların, devam eden savaştan etkilenmemesi düşünülemez. Şiddet birbirini tetikleyen bir olgu. Öyle ki, savaşın neden olduğu şiddet kimi zaman kendini evde de gösteriyor. Bu şiddetin oluşmasının nedeni ise devlet. Bunun en yakın örneklerinden biri, kimyasal silah kullanımına karşı sokağa çıkan insanlara karşı polis şiddetidir.  Bu durumu sahada takip eden gazetecilerin yanı sıra devlet tarafından ‘zayıf halka’ olarak görülen kadınların da şiddete maruz kaldığını gördük. Kadınların söz söylemek istediği her alanda baskının ve şiddetin arttığını biliyoruz. Bu zihniyete sahip devletin, iktidarın, polisin ve askerin, kadının sözüne tahammülü yok. Böylesi bir gerçeklik var. Kaldı ki, bu gerçeklik şimdilerde değil, Türkiye’nin kuruluşundan bu yana yaşanıyor. Gazetecilere dönük baskıların ise özellikle son 6-7 yıldır katlanarak büyüdüğünü görüyoruz” dedi.

ÖZELLİKLE KADIN GAZETECİLER...

Kadına yönelik şiddete karşı büyüyen kadın mücadelesine dikkat çeken Müftüoğlu, şöyle devam etti: “Ancak iktidarın bu mücadeleyi engellemek için gazetecileri hedefe koyduğunu görüyoruz. Gazetecilere dönük büyük bir şiddet hali var. Yapılan tüm eylemlere baktığımızda bu gerçekliği net olarak görmek mümkün. İnsanlar sokağa çıkıp söz söylemek istediklerinde mutlaka şiddetle karşı karşıya kalıyorlar. Bunu kamuoyuna duyurmak isteyen gazeteciler de şiddete maruz kalıyorlar. Şiddete maruz kalanların büyük bir kısmını ise kadın gazeteciler oluşturuyor. Bunun örneklerini yaşadık.”

TÜM GAZETECİLERE MESAJDI

Gazetecilere dönük 25 Ekim’de Ankara merkezli siyasi soykırımı hatırlatan Müftüoğlu, şunları söyledi: “Türkiye kimyasal silah kullanımı konusunda köşeye sıkışmıştı ve bir çok kesim tarafından bu konuya ilişkin araştırma talep edildi. İktidar bu konuya cevabını şiddeti arttırarak verdi. Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı da bu şiddetin hedefi oldu. Şebnem Korur Fincancı söz konusu kimyasal silah kullanımına ilişkin görüntüleri izleyip değerlendirerek, araştırma talebinde bulunmuştu. Gelinen aşamada kimyasal silah kullanımına karşı söz söyleyen gazeteciler 25 Ekim’de özel harekat polislerince çok farklı işkencelerle gözaltına alındı. Gazetecilere işkenceyle aslında kamuoyuna ve tüm gazetecilere bir mesaj verilmek istendi. Gazetecilere dönük şiddet gözaltından sonra da devam etti. Gazeteci Diren Yurtsever’in fotoğrafı bayrakların önünde alınmak istendi. Gazeteci Öznur Değer saçlarından tutularak yerlerde sürüklendi. Zemo Ağgöz’ün bebeğine bile çıplak arama dayatıldı. Bu kadar pervasızlaşan devlet şiddetinden bahssediyoruz.”

SAVAŞ VE TECRİTTEN GELİYOR

Söz konusu devlet-erkek şiddetinin, savaş ve tecritten kaynaklandığını belirten Müftüoğlu, şunları ekledi: “Biz gazeteciler bu şiddeti deşifre ettiğimiz için bizi sessiz kılmayı hedefliyorlar. Hem tutuklanan arkadaşlarımız hem de onların ardında çalışmalarını sürdüren kadın gazeteciler, aslında tüm şiddete rağmen sözlerini söylemeye, yaşananları deşifre etmeye dünden daha kararlı olduğunu söylüyor. Hiçbir güç özgür basına şimdiye kadar baş eğdiremedi, bundan sonra da benzeri saldırılarla, tehditlerle de eğdiremeyecektir.”